Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Trablus kızgın bir sac üzerinde

Libya'nın başkenti Trablus'un kaderi milislerin rehini kalmak, kızgın bir sac üzerinde durmak mı? Meşruiyet için çekişen iki hükümete sadık milislerin başkente girme girişimleri ve onun için çekişmeleri tekrarlanıyor ve bu başkentteki aşırı kalabalık nüfusu tehdit ediyor. Tam 10 yıl boyunca çeşitli ve değişken bağlılıklara sahip milislerin, özellikle de kiralık silah gibi faaliyet gösteren çıkarcı milis gruplarının kontrolüne bırakılan başkenti ele geçirmeye yönelik her girişim sakinlerini korkutuyor.
Trablus’a yönelik son saldırı girişiminde iki hükümetten başkentte kalma savaşını kazanan milisler sayesinde kazandı. Kaybeden de milisler sebebiyle kaybetti, dolayısıyla ortada kazanan bir devlet belirtisi ve tesellisi yok. Başkent Trablus'taki durum, meşruiyet için çekişen iki hükümet arasındaki bir anlaşmazlığın sonucu değil, aksine bu Atlantik’in (NATO), Albay Kaddafi rejimini devirme bahanesiyle Libya devletini başta ordusu olmak üzere tüm kurumlarıyla çökertmesinden bu yana geçen 10 yılın bir uzantısı. NATO Kaddafi’nin çadırını yıkmakla yetinmedi, karargahlar, hava ve deniz üsleri dahil olmak üzere Libya ordusunun altyapısını yok edecek kadar ileri gitti. Dahası denizin derinliklerinde konuşlanmış Libya ordusunun denizaltılarını bile vurdu. Buna karşılık NATO silahları toplamak ve hatta silah depolarını imha etmek yerine kapılarını açtığı için silah kaosundan, hafif, orta ve ağır olmak üzere 40 milyondan fazla silahın Libya'ya ve hatta Ortadoğu’ya yayılmasından birinci derecede sorumlu. Bu durum, eski ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice'ın Ortadoğu haritasını yeniden çizme projesi olarak bahsettiği yaratıcı kaosu yayma halkası dışında açıklanamaz.
Libya'nın başkenti Trablus, yanlış uluslararası politikaların bedelini ödüyor. Güvenlik Konseyi, Kaddafi rejimini devirmeye karar verdiğinde, Kaddafi'nin çok büyük bir silah cephaneliğine sahip olduğunu kesinlikle biliyordu. Ancak o, yani Güvenlik Konseyi, el-Basus Savaşından (ç.n: İki Arap kabile arasında 40 yıl devam eden savaş) daha uzun olabilecek uzun vadeli bir savaşı körükleyebilecek bu devasa cephaneliği toplamak, yok etmek veya elden çıkarmak için herhangi bir plan sunmadı!
Milislerin elinde silah mevcut olduğu ve yenilendiği, hatta bazıları meşrulaştırıldığı ve Libya ordusu içindeki güçler oldukları iddiasıyla kendilerine askeri üniforma giydirildiği sürece Trablus'a saldırma ve ele geçirme girişimleri tekrarlanacak. Buna karşılık Libya ordusu, devlete itibarını geri kazandırma rolünü oynamasını engellemek amacıyla halen yerel ve uluslararası komplolara maruz kalıyor. Güvenlik Konseyi'ndeki bazı aktif ülkeler, belki de Libya ordusunun görevini yerine getirmesini engellemekte ön saflarda yer alıyor. Bu ülkeler tarafından sunulan argümanlar ve bahaneler çok ve çeşitli. Sayısı birkaç yüzü geçmeyen, çoğu ülkeden ayrılan ve görevleri hiçbir zaman savaşmak olmayan Rus Wagner uzmanlarından yardım isteme dosyası da bunlara dahil. Aynı aktif ülkeler başkent Trablus'ta on binlerce Suriyeli paralı askerin varlığına gözlerini yumuyor. Başkenti milislerin kontrolünden kurtarmaya yönelik herhangi bir girişimde milisleri korumak için insansız hava araçlarının kullanılmasından bahsetmiyoruz bile. Şaşırtıcı olan şu ki, Güvenlik Konseyi'ndeki bazı ülkeler başkentteki yerleşik ve sakinlerini rehin almış, herhangi bir savaşta onları canlı kalkan olarak kullanan milisleri koruyorlar.
Trablus kızgın bir sac üzerinde kalmaya devam edecek. Başkentteki milis grupların kendi aralarında bile patlak veren çatışmalar sürecek. Milisler kendi aralarında sokaklar için dahi çatışıyorlar ve her milis grubu başkent içindeki kontrol alanını genişletmeye ve hatta mümkün olduğunca fazla bakanlığı ele geçirip kendisini gasp etmeye çabalıyor.
Libya'daki siyasi çatışma, her şeyden önce milislerden kurtulmakla çözülebilecek bir tıkanıklığa dönüştü. Zira bu milisler, Libya’da para kasalarının anahtarı kimdeyse, siyasi rakiplerine karşı kullandığı kiralık bir silah haline geldi. Hem de Libyalı kurbanlara endişe duygusundan başka bir şey sunmayan uluslararası sessizlik ve yeşil ışık altında. Uluslararası toplumun bu tutumu, politik olarak kaosun ve siyasi tıkanıklığın, hatta savaş ve kavganın devam etmesi için yeşil ışık olarak yorumlanıyor ve açıklanıyor.
Siyasal İslam'ın ürettiği ganimet kavramı milisler, özellikle ideolojik ve ideolojik olmayıp çıkarcı olanları arasında yaygın olduğu sürece, Trablus'taki savaş yinelenmeye devam edecek. Dahası politikacılar, milisler ve diğerleri arasında kamu malını ve başkent Trablus dahil olmak üzere devlet mülkünü çalıp çırpmak dahi neredeyse yaygın hale geldi. Bu nedenle, Trablus milislerin egemenliğinden kurtulup, üzerinde durduğu sac yeniden soğuyana kadar alternatif bir başkent önerisi çözüme en yakın öneriydi.