Yasir Abdulaziz
TT

Rusya neden Arap dünyasında destekçi buluyor?

Batı'da şu anda, Ukrayna kriziyle ilgili ‘çelişkili’ Rus anlatısının ‘gözü dönmüş’ bir medya tarafından taşınmasına, ‘manipülasyon ve dezenformasyona bulanmış olmasına’ ve genel olarak ‘baskıcı’ olarak bilinen bir ülke tarafından yayınlanmasına rağmen bazı Üçüncü Dünya halklarını ‘ikna etme’ gücüne bağlı olarak şikayetler artıyor.
Elbette Rus medya sisteminin boyutu veya etki gücü Batılıların sistemiyle kıyaslanamaz. Ancak, parlak isimlere sahip köklü ve etkili Batı medya sistemi, özellikle Orta Doğu, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde Rus propagandasının bir miktar destek bulmadaki başarısından sürekli şikayet ediyor.
Time dergisi, geçen mart ayında bir Carnegie araştırmacısı tarafından “Arap dünyası Ukrayna'daki savaşa nasıl yanıt veriyor?” başlığı ile kaleme alınan bir yazı yayınladı. Yazıdan anlıyoruz ki, yazar, bir yanda Rusya'nın Ukrayna ‘işgaline’ karşı Batı'nın birleşme hızı ile diğer yanda Arapların bu olayı kınamadaki ‘yavaşlığı ve gecikmesi’ arasında bir boşluk olduğunu fark ediyor.
Yazar bu boşluğu, başlıca Arap ülkelerinin kriz karşısında ‘seçeneklerini açık tutmak’ istemelerine ya da başta Irak ve Afganistan olmak üzere çeşitli konularda ABD’lilerin kafa karışıklığı ve başarısızlığının yanı sıra özellikle Arap ayaklanmalarının patlak verdiği sırada Batı’nın bazı müttefik rejimleri yüzüstü bırakmasının ardından ‘Batı'nın rejimlerine verdiği desteğe olan güvenlerini kaybetmelerine’ bağlıyor.
Yazar analizini, yalnızca Ukrayna krizine yönelik Arap tepkisine odaklamakla kalmayıp aynı zamanda Latin Amerika'da ‘Rus anlatısına duyulan sempatiyi’ de açıklamaya çalışıyor. Yazara göre bu ülkelerde genel olarak Batı ve özellikle ABD’ye karşı ‘yaygın bir güvensizlik’ olduğu göz önüne alındığında, bu sempatinin olması şaşırtıcı değil.
Geçen hafta Bloomberg haber ajansı ‘Rus Propaganda Makinesinin İçinde’ başlıklı bir yazı yayınlayarak, Ukrayna krizine ilişkin ‘yanıltıcı’ Rus propagandasının ‘stratejik ayağı’ olsa da ‘Russia Today’ (RT) ağının Afrika, Asya ve Latin Amerika'da destek ve başarı elde etme yeteneğini açıkça övdü.
Yazıda Avrupa Birliği (AB), İngiltere ve ABD’nin kanalın yayınını yasaklaması ve ‘sosyal medya’daki hesaplarını kapatmasının, platformun Doğu Asya'dan Latin Amerika'ya uzanan geniş bir kitleyi etkilemesini engellemediğinden yakınılıyor.
Alman medya kurulu ‘Deutsche Welle’ (DW) ise Arapça sayfasında “Ukrayna’nın işgali... Rusya Ortadoğu’daki bilgi savaşını kazandı mı?’ başlığı ile dikkat çekici bir yazı yayınladı. Yazının sonuna geldiğinizde, muhtemelen haberin vardığı sonucun ‘evet’ olduğunu anlayacaksınız. Hemen hemen aynı yazının İngilizce versiyonunda “Rusya Ortadoğu’daki bilgi savaşını nasıl kazanıyor?” başlığıyla yayınlandığını öğrendiğinizde bu kanı daha da güçlenecektir.
Her iki yazıda da yazarlar, sosyal medya etkileşimlerinde ve çatışmayla ilgili yayınlanan paylaşımların altındaki yorumlarda görüldüğü üzere, Arap kamuoyunun Ukrayna'ya karşı girdiği savaşta Rusya’ya desteğini ifade etmesinin ve onun için zafer çağrıları yapmasının nedenleri hakkında bir ön soru soruyor.
Ayrıca yazıda krize eşlik eden Rus propagandasının ‘kendi içinde çeliştiğini’ ve ‘yanıltıcı’ bir yaklaşım benimsediğini teyit eden, ancak Arap çevrelerinde ve özellikle diğer Üçüncü Dünya ülkelerinde bu propagandanın kabul gördüğünü inkar etmeyen bazı analist ve araştırmacıların görüşlerine de yer veriliyor.
Yazarın editörü bu satırların yazarına bu paradoksla ilgili görüşünü sorduğunda yanıt basitçe, krizin nesnel verilerinden kopuk nedenlerle ortaya çıkan ‘protesto desteği’ kavramıyla ilgiliydi.
Konuyu daha fazla açacak olursak, Arap, Afrika ve Latin kamuoyu -ki her halükarda Batı kamuoyundan daha hisliler- medya sahnesindeki Batı hegemonyasını, Rus sesinin engellenmesi ve kısılmasını ve en zayıfın tarafının tutulması için Ukrayna kriziyle ilgili Batı anlatısının inşa edilme girişimini görüyor.
Batı medyasına olan güvenin sarsılmasını da gözden kaçırmamalıyız. Zira Irak'ın işgaline zemin hazırlarken ‘manipülasyon yaptı ve yanlış bilgiler yaydı’. Arap dünyasındaki birçok kişiye göre Filistin meselesine yaklaşımında da bir ‘önyargı’ söz konusu.
Örneğin iki gün önce Batı Şeria'da yeni bir şiddet olayı meydana geldi. France 24 haber kuruluşu, bu olayı “Batı Şeria'da İsrail askerini bıçaklayan bir Filistinli, İsrail ordusu tarafından vurularak öldürüldü” başlığıyla servis etti.
Ancak aynı olay RT tarafından şu başlık ile verildi:
“İsrail ordusu, askerlerinden birine bıçaklı saldırı düzenlediği iddiasıyla bir Filistinliyi öldürdü.”
Her iki başlığın da nesnellik anlayışına ve profesyonel standartlara ne kadar uyduğu bir yana, Rus medyasının olaydan bahsetme şeklinin Arap perspektifine daha yakın olduğu görünüyor. Dolayısıyla bu, bölge halkının Ukrayna kriziyle ilgili gösterdiği tepkilerin çoğunu açıklayacaktır. Bu tepkiler, eski acılar ve protesto duygusundan doğuyor ve medyanın ikna edici yeteneklerine ve ışıltılı isimlerine çok itibar edilmiyor.