Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya ve yeni bir Birleşmiş Milletler elçisinin atanması

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi koridorlarında uzun süredir sonuçlanması beklenen tartışmanın ardından nihayet yeni bir BM Libya elçisi atandı. Tartışmanın bu kadar uzun sürmesi, Libya’daki krize çözüm bulma vizyonu üzerindeki uluslararası anlaşmazlığın boyutunu gözler önüne serdi. Daha önce Rusya, ABD’li Stephanie Williams'ın Libya'ya uluslararası bir elçi olarak atanmasını reddetmişti. Bu da BM Genel Sekreteri’ni Williams’ı Libya Özel Danışmanı olarak atamaya sevk etti. Williams, krizi çözmede ve bir uzlaşmaya varmada başarısız olana kadar elçi sıfatıyla çalıştı. Williams başarısız oldu çünkü uluslararası bir elçi olarak değil, ABD’nin bir delegesiymiş gibi davrandı ve herhangi bir seçim kriteri olmadan seçtiği 75 kişilik Libya Siyasi Diyalog Forumu’nu (LSDF) halkın seçtiği parlamentonun yerine alternatif olarak koyarak, parlamentoyu gayri meşrulaştırma girişimi gibi kriz kartlarını yanlış bir şekilde karıştırdı.
Yeni elçi, daha önce BM Libya Destek Misyonu’nun (UNSMIL) çalışmalarını inceleme ekibinin bir parçası olduğu, krize aşina olduğu, eski bir politikacı ve bir Afrikalı olarak Libya ile paylaştığı coğrafi bir kimliği bulunduğu için yeni sayılmaz. Ancak en önemli soru şu: Yeni elçi nereden başlayacak? Stephanie Williams'ın izlediği yanlış yola devam edip yolunu mu kaybedecek, yoksa yeni bir yol haritası mı olacak? Libya’nın etrafındaki bölge şartları en iyi zamanlarını yaşadığı için yeni elçinin, yolunu kaybeden Stephanie Williams’tan farklı bir yolda yürümesi gerekiyor.
Kasıtlı veya kasıtsız olarak krizi yanlış değerlendirmek, çoğu uluslararası elçinin bir özelliği idi. Bu durum çözümün gecikmesine sebep oldu. Libya krizi ya da daha doğrusu ‘Libya'daki uluslararası kriz’ sonunda Libya'ya sekizinci bir elçinin atanması konusunda uluslararası bir uzlaşmaya sahne oluyor. Gassan Selame’nin ve peşinden Libya kriz dosyasında tek bir sayfa dahi okumayan Slovak Jan Kubis’in istifa etmesinden beri iki yıldır bir elçi üzerinde uzlaşı sağlanamıyordu.
Krizi doğru isimlendirmek ve tanımlamak çözümün en önemli parçasıdır. Bazılarının ‘Libya krizi’ olarak adlandırdığı Libya'daki kriz, aslında tamamen Libya kaynaklı olmayan bir krizdir. BM Güvenlik Konseyi’nde iki yıl süren ve en nihayetinde Senegalli diplomat Abdullah Batili’nin görevlendirilmesiyle çözülen elçi atama krizi bunun bir delilidir.
Libya'daki kriz; devletin biçimi, hükümet sistemi, tartışmalı şahsiyetler, milisler ve siyasal İslam'ın emelleri konusundaki Libya-Libya anlaşmazlığına ek olarak uluslararası bir çıkar çatışması krizi olduğundan, yeni bir elçi atamanın çözüme yönelik bir adım olduğu doğrudur. Ancak Libya'daki krizi anlama mekanizması ve yeni elçinin nasıl başlayacağı soruları hala merak konusu. Yeni elçi, BM Genel Sekreteri Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams'ın bitirdiği şeye devam edecek mi?
BM elçisinin Libya’daki krizi değerlendirmesi çözümün anahtarı olacaktır. Ayrıca yeni elçinin özgürlük sınırı ve Libya’daki uluslararası tarafların kontrolü veya nüfuzunun ne kadar derin olduğu hakkında bilgi verecektir. Krizi sadece Libyalılar arasındaki bir anlaşmazlık krizi olarak tanımlamak, krizi yüzeyselleştirmektir. Bu, sahada bir karşılığı olmayan yanlış çözümler doğurur. Bu kriz, siyasi olmadan önce bir güvenlik krizidir. Bu nedenle, siyasi çözüme odaklanıp Libya'daki milislerin ve paralı askerlerin varlığını görmezden gelmek, sorunun ve karmaşıklığının bir parçasıdır, çözümün değil.
Libya 50 yıldan fazla bir süredir anayasasızken, Libya'daki krizin sadece seçimlerle ilgili anayasal zemin üzerindeki bir anlaşmazlık veya anayasal bir anlaşmazlık olduğu şeklinde yanlış yorumlanması, krizin basite indirgenmesidir. Ortada bölgesel ve dış müdahaleler söz konusu. Denizler üzerinden coğrafi sınırları belirlemeye yönelik diğer müdahaleler de cabası. Öte yandan Eni, Total ve BP gibi büyük petrol şirketleri hükümetleri üzerinden Libya’da kavga ediyor. Bu da Libya'yı uluslararası bir çatışma alanı haline getiriyor. Uluslararası bir elçi belirlemek ve üzerinde anlaşmaya varmak, krizin nihai çözümü olmasa da çözümün başlangıcıdır.