Her zamanın bir konumu ve sözü vardır. Konum, evrenin hareketine, somut ve algılanabilir dengelerine, şiddetli ve mutlu olaylarına işaret eder. Söze gelince, bol kelime ve silah içeren etkileşimler dahil olmak üzere zamanın bir bütün olarak nasıl tanımlanacağıdır. Konum genellikle bizi öyle uzağa götürür ki ona kapılırız ve bazen Ukrayna savaşı gibi bir husus saatlerimize hakim olmuş gibi görünür.
Sabahında ve akşamında, kanında ve suyunda olan her şeyi Batılı süreli yayınlarında yaygın bir başlık haline gelen belirsizlik halinin bir ifadesi olarak tanımlamamız şaşırtıcıdır. Ancak söz de, gerçekleşmesi halinde bizi bir bütün olarak büyüleyen vasıflarla doludur. Bunların eksikliği ve yetersizliği ise hata ve kusurdur. Bu sefer sözde adil olmaya çalışacağım, zira her halükarda sözüm, Kahire Üniversitesi İktisadi ve Siyasal Bilimler Fakültesi'nde yarım asırdan fazla bir süre önce öğrendiğim, ekonomist ve devlet ekonomisi yönetiminde görev yapma imkanı bulmuş arkadaşlarla sohbetlerden edinmiş olduğum bilgiler dışında çok az bildiğim bir alanla ilgili olacak.
Sözlerim alışılmış alanın dışına çıkmasın diye kısaca söyleyeyim; konumuz ekonominin tanımlarıyla ilgili. Bir zamanlar, ekonomik mahsullerin altın renkleri vardı. Mısır'da pamuğa beyaz altın denilince hayallerdeki değeri artmıştı. Suudi Arabistan'da ekonomisi siyah altın adını alan petrole dayandığından bu tanım belki de doğruydu. Tanım için renk kullanımının her ikisinin de bir büyüsünün olduğu, gece ve şafağı, uykusuzluk ve umudu temsil eden siyah ve beyaz arasında kalacağı düşünülüyordu. Ama bu olmadı, son yıllarda renkler çeşitlenirken ekonomi tek kaldı; arz ve talep.
Ekonominin rengi artık bir mahsulün veya metanın enderliğiyle bağlantılı değil, bir ilişkiler ağı, ekonomik faaliyetler ve bir enerji biçimiyle ilişkilendiriliyor. Yeşil ekonomi olarak adlandırılan ve eşanlamlıları temiz ve çevre dostu olan şeye bakın. Aslında onun kökeni de altın renkli çünkü güneş enerjisi veya depolanan solar ışınları ile kendisini süresiz olarak çalıştırabilir. 2010 yılında Japonya'yı ziyaret ettiğimde gördüğüm harikalardan biri de Panasonic Corporation'ın yeni icatlarıydı. Bunlardan biri de, ekran yerine evin duvarının bir televizyon ekranı haline gelmesiydi. Ellerinizle ekranın boyutunu ve genişliğini ayarlayabiliyorsunuz ve görüntü de normal bir ekran ile aynı netlik ve odaklıkta. Bu nasıl gerçekleşti diye sorduğumda, “Çünkü biz – bilim adamları - artık çok daha basit düşünüyoruz” diye karşılık verdiler. Ama en basit fikir, kendi enerjisini üreten evdi. Çatısından geçen güneş ışınlarından az miktarda bir enerji üretiyordu ama sonunda lambaların yaydığı ışığı, buzdolabı, fırın ve ocak, bilgisayar ve TV ekranlarının kullandığı enerjiyi aynı evin içinde başka yerlerde tekrar kullanılmak üzere yönlendirerek enerjiyi sürekli geri dönüştürüyordu. Yeşil ekonomi de sadece güneş enerjisi yok, gemileri hareket ettiren ve belki de tüm şehirleri aydınlatabilecek bir enerji kaynağı olarak hidrojen de ona eşdeğer olabilir.
Mavi ekonomi her zaman, mal ve eşya taşıyan, yüzen şehirler gibi görünen dev gemilerin dolaştıkları denizlerle bağlantılı oldu. Mavi ekonomi, küreselleşmenin tüm evreni işgal etmesinden, denizin ulaşım şeklindeki aleni zenginliğinden sonra, petrol, gaz ve turizm gibi gizli zenginliklerinin keşfedilmesinden sonra ortaya çıkan nispeten yeni bir keşif. Danimarkalı uluslararası Maersk Şirketi, Danimarka'nın GSYİH'sının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Eski zamanlarda, Portekiz ve İspanya gibi büyük imparatorluklar dünyayı, tüccarların buğday ve baharatların yanı sıra afyon taşıyarak aralarında dolaştıkları ekonomik duraklar şeklinde paylaşmışlardı.
Yakın zamanda ise Doğu Akdeniz'de, 7 ülkeyi, Mısır, Filistin, Ürdün, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İtalya’yı içeren Doğu Akdeniz Gaz Forumu kuruldu. Forumun ekonomik temeli gaz ve gaz üretimi, sanayisi ve sıvılaştırılması olmasına rağmen, ekonomiyi var eden Doğu Akdeniz'in kendisi. Mavi deniz komşuluğu, sadece ilgili ülkelerin ekonomileri üzerinde değil, aynı zamanda Lübnan ve İsrail arasında varılan ve temelleri çökmekte olan bir ülkeyi kurtarmak için bir sebep olabilecek anlaşma gibi diğer ülkeler üzerinde de etkili olan olanaklar ve etkileşimler yarattı. Gazze gazının çıkarılması durumunda bölgede istikrar için başka İbrahim anlaşmaları fırsatları yarattı. Mavi ekonomi denizde bir iş birliği çerçevesidir ve Doğu Akdeniz'de olduğu gibi turizm ve inşaatın önemli bir ekonomik kaynak olduğu Kızıldeniz'in kuzeyinde de böyle bir iş birliği gerçekleşebilir.
Ekonominin renkleri, bir araya getirdikleri ve belirli bir bölgeyle bağlantılı olması gerekmeyen ilişkiler sayesinde birçok fırsat yaratır. Sözgelimi OPEC+, tamamı siyah altın üreten, ama farklı bölgelerde bulunan birçok ülkeyi bir araya getirir.
ABD, kimsenin istemediği ve oylamadığı bir savaşla sarsılan bir piyasada dengeyi yeniden sağlamak için gerekli olan petrol üretimini azaltmaya karar verdiği için grubu suçlayarak bu ekonomik ilişkiyi aşmaya çalıştı. Ama sadece petrol değil, gıda da bu savaş ile iç içe geçti ve ender bir meta haline gelen buğday da altın oldu. Savaş artık Rusya'nın NATO’nun genişlemesinden korktuğu jeopolitik bir savaş, gaz, petrol ve enerji ilişkilerinin boykot edildiği ve kesildiği bir jeoekonomik savaş olmaktan çıkıp, gıda için, yaşam için bir savaşa dönüştü. Ukrayna’nın Ortadoğu'daki birçok ülkenin bağımlı olduğu altın emtianın temel ihracatçılarından biri olduğu ortaya çıktı. Renkler, yalnızca çıkarların değil, renklerin de örtüştüğü veya çatıştığı başka bir karmaşıklık biçimi haline geldi.
Son zamanlarda ölüm ve yaşamın da eski Mısır mumyalarından doğan bir tür kahverengi ekonomiye dahil oldukları ortaya çıktı. Kahverengi ekonomi, mumyalar öğütüldüğünde birçok sanat eserinde kullanılmaya başlanan belirgin bir renge (mumya kahverengisine) dayanıyor. Ancient Origins dergisi 15 Ekim’de yayınlanan sayısının tamamını ölümden gelen bu servete ayırmıştı. Artık mumyalar, dünyanın dört bir yanından gelen turistler tarafından ziyaret edilen büyük liderlerin kalıntılarının bulunduğu Kahire'deki Mısır Müzesi'nde insanların gördükleri veya firavunların laneti hakkında yaygın olarak bilinenleri yansıtan korku filmlerinde eğlence için kullanılan mumyalanmış bedenlerden ibaret değiller. Mumyalar artık turizm ve tarih ekonomisinin yanı sıra başka türden bir ekonomiye, bir ilaç kaynağı, daha da önemlisi resim sanatı tablolarında kullanılan, bir gramı bir servet değerinde ender bir renk nedeniyle bir kahverengi ekonomiye dönüştüler. 19. yüzyılda Batılı misyonlar Mısır'a geldiğinde, tek amaç eski uygarlıkları keşfetmek, dikilitaşlardan mumyalara onların eserlerini çalmak değildi. Mumyalar öğütüldüğünde kahverenginin tonları arasında benzersiz bir “kahverengi” ekstraksiyonun ortaya çıktığını gören sanatçılar da bu keşiflerden bir pay ve kazanç elde ettiler.
Böylece söz konusu renk, önemli erkek ve kadın şahsiyetlerin portrelerinde kullanılmaya başlandı. Öğütülmüş mumyalardan elde edilen rengin kullanıldığı tablolar fiyatlarının yüksekliğiyle bilinir oldu. Mumyalar, turistik ve tarihi değerlerinin ötesinde bir endüstriye dönüştü. Gramı bir servet eden öğütülmüş mumyalardan üretilen bu renk en büyük değeri oldu. Mumyaların keşfi, çoğunlukla gizli ancak büyük müzelerde ve sanat dergilerinde halka açık bir endüstri haline geldi.
TT
Renkli ekonomiler!
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة