Hüda Huseyni
Lübnanlı gazeteci-yazar ve siyasi analist
TT

İran, Rusya ve Çin'e yaklaşarak ABD yaptırımlarına karşı koyuyor!

ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley, pazartesi gecesi, önümüzdeki haftalarda "İran halkına yönelik acımasız şiddetin" arkasındakilere karşı daha fazla yaptırım açıklanacağını söyledi. Aslında bu, Malley’in pozisyonunda büyük bir değişiklik ve aynı zamanda İran rejimiyle görüşmeyi ve tüm koşullarını kabul etmeyi, yani balistik füze programından söz etmemeyi, Arap ülkelerinde yıkım ve haraba yol açan kollarının akıbetini münakaşa etmemeyi teşvik eden Amerikan medyası ve düşünürlerin pozisyonlarındaki bir değişikliği de yansıtıyor.
Başkan Joe Biden göreve geldiğinde, seçim kampanyası vaatlerinden birini yerine getireceğine, yani ABD'yi İran ile nükleer anlaşmaya geri döndüreceğine söz vermişti. Ancak, kısmen hem Washington hem de Tahran'da anlaşmayı çevreleyen karmaşık politikalar ve ayrıca, Biden'ın selefi başkan Donald Trump döneminde büyük ölçüde gerginleşen iki ülke arasındaki ilişkiler nedeniyle bunu gerçekleştirmenin Biden yönetimi için zor olduğu kanıtlandı.
Mayıs 2018'de Trump, seçim kampanyası sırasında verdiği ABD'yi İran'ın uranyum zenginleştirme programını sınırlayan 2015’teki çok taraflı anlaşmadan çekme sözünü tuttu. Tahran başlangıçta stratejik sabır pozisyonunu benimsediğini iddia etti. Ancak Avrupa'nın anlaşmayı ayakta tutmaya yönelik girişimleri, ABD'nin "azami baskı" kampanyasına karşı herhangi bir soluklanma sağlayamayınca ve Washington'un giderek artan düşmanca söylemleri karşısında İran pozisyonunu değiştirdi.
2019'un başlarından itibaren İran, nükleer anlaşma kapsamındaki taahhütleri konusunda "ters ihlaller" olarak nitelendirdiği, bir dizi kademeli adımını duyurmaya başladı. Zenginleştirilmiş uranyum stokunun sınırlarını ve zenginleştirme düzeyini aştı. İran daha sonra UAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı) ile ek protokolünü askıya aldı. Protokol UAEA müfettişlerine, Ajansın standart izleme anlaşmasına göre İran'ın nükleer programının her aşamasını izlemek için daha sağlam mekanizmalar sunan bir yan anlaşmaydı.
Trump yönetimine nükleer anlaşma konusunda baskı yapmaya yönelik bu eylemlere paralel olarak İran, 2019'un ortalarından itibaren ABD ile askeri gerilimi önemli ölçüde artırmaya başladı. Washington'ın Tahran'ı suçladığı Umman Körfezi'nde petrol tankerlerine yönelik bir dizi saldırının ardından İran kuvvetleri, İran hava sahasında uçtuğunu iddia ettiği bir ABD insansız hava aracını düşürdü. O yılın ilerleyen zamanlarında da İran, Suudi Arabistan petrol tesislerine İHA’lar ve seyir füzeleriyle bir saldırı düzenledi.
Artan gerilimlerin arka planında, 2020 Ocak ayının başlarında işler doruk noktasına ulaştı. Irak'ta İran destekli Şii milisler ile Amerikan güçleri arasındaki bir dizi şiddet olayından sonra ve Amerikalıların sabırlarının taşması üzerine Trump, Şam'dan sonra Bağdat'ı ziyareti sırasında İranlı komutan General Kasım Süleymani'yi öldüren bir İHA saldırısına izin verdi. İran şaşkına döndü, ancak daha sonra her iki taraf da anlaşmazlıklarını temelden çözmeden gerilimi azalttı. İran ve vekilleri, özellikle de Lübnan'daki Hizbullah, Süleymani'nin devasa posterlerini her yere asmanın onu hayatta tutacağına ve Amerikalıları kızdıracağına inanmakla yetindi. Ama bir de baktık ki İran'da bu posterler, göstericiler için bir öfke boşaltma aracına dönüştü. Sosyal paylaşım sitelerine “Diktatöre ölüm” sloganları ile birlikte bu posterleri yutan alevlerin videoları yayıldı.
Trump'ın İran ile ticarete yeniden uyguladığı ABD yaptırımları, Avrupa'dan Asya'ya hükümetleri ve şirketleri Tahran ile ekonomik ilişkilerini sona erdirmeye zorladı ve özellikle İran'ın petrol ihracatını ciddi şekilde etkiledi. Bundan kaynaklanan iç ekonomik çöküş, İran'daki sosyal ve siyasi gerilimleri tırmandırdı. Ancak rejim kendi halkına karşı tavrını yumuşatmak yerine, Şubat 2020 parlamento seçimlerinin ana kazananı olarak öne çıkan Tahran'daki muhafazakarların eli güçlendi.
Washington ve Avrupa'daki İran nükleer anlaşması destekçileri, İran'ın füze programını ve bölgesel davranışlarını ele alacak görüşmeler devam ederken, Biden yönetiminin tek taraflı yaptırımları kaldırarak ABD'yi hızla anlaşmaya geri döndüreceğini ummuşlardı. Ancak Viyana'da Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nı canlandırmak için yapılan müzakereler, anlaşmaya varmanın ABD, İran ve hatta İsrail'de bulunan karşıtlarıyla birlikte beklenenden daha zor olduğunu kanıtladı. Hatta İsrail, gerek Suriye gerekse İran'ın kendi içinde, Tahran ile düşük seviyeli gizli bir savaşa girişti. Ardından, Haziran 2021'deki İran cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçları ve aşırı muhafazakar İbrahim Reisi’nin zaferi geldi ve müzakerelerde ilerlemenin önündeki engeller arttı. Sonra beklenmedik bir şey oldu ve İran'da kadınların başörtüsü takmasını zorunlu kılan yasaya karşı, Ahlak Polisi tarafından alıkonulan bir genç kızın öldürülmesinin alevlendirdiği halk protestoları patlak verdi. Ancak bu protestolar, Tahran'ı Ukrayna'daki savaşta Rusya'ya insansız hava araçları ve füzeler tedarik etmekten caydırmadı ve anlaşmayı yenilemenin siyasi gerçekliklerini Biden için daha maliyetli hale getirmekten alıkoymadı.
ABD-İran ilişkilerinin bozulması, Yemen ve Suriye'deki vekalet savaşlarının yanı sıra Lübnan ve son olarak Irak'taki stratejik rekabet dahil, İran ile ilgili bazı Arap ülkeleri arasındaki bölgesel nüfuz mücadelesinin arka planında gerçekleşiyor. Bu arada, İran halkı giderek artan bir şekilde özgürlüğe susamışlığı ve bunun bedeliyle, ülke içindeki maliyeti ne olursa olsun, gücünü ve etkisini bölgeye yansıtmaya kararlı olan Tahran'daki otoriter rejimin baskısı arasında sıkışıyor.
Buna rağmen, ABD yönetiminin bazı temsilcileri, İran halkının kaderinden ziyade Avrupa'nın oynayacağı rolü ihmal eden ABD icraatlarına karşı İran’ın Rusya ve Çin ile ilişkilerini güçlendirip güçlendirmeyeceği veya koronavirüs pandemisinin etkisiyle birleşen dış baskının rejimin iç kontrolünü zayıflatıp zayıflatmayacağıyla daha çok ilgileniyorlar.
Tahran'daki Şerif Üniversitesi'nde öğrenciler “Özgürlük... Özgürlük” sloganı atıyorlar. Birçok üniversitede öğrenciler, kız ve erkek öğrencileri birbirinden ayıran alanlarının sınırlarını ihlal ederek rejime meydan okuyorlar. İran Devrim Muhafızları'nın kontrolündeki Besic milislerinin üniversite kantinine girmemeleri için kurdukları barikatları da aşıyorlar. İran International tarafından elde edilen bir fotoğrafta Tahran'daki bir grafiti, ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley'i teröristler lehine lobi yapmakla suçlayarak eleştiriyor. Bu grafiti, Malley'in İranlı protestocuların "yalnızca hükümetlerinin onların onurlarına ve insan haklarına saygı göstermesi için gösteri yaptığını" söylediği tartışmalı tweetine karşı bir yanıt. Söz konusu tweet, Washington'daki İran toplumunu da çileden çıkardı. ABD’deki İranlılar, Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan'a yalnızca İran'da rejim değişikliği istediklerini ve Malley'in tweetlerinde İranlıların İslam Cumhuriyeti’ni reddeden tavırlarını sürekli olarak çarpıtmak yerine bunun ne anlama geldiğine bakmasını ilettiler. Malley’in böyle yaparak ABD yönetiminin İran halkı nezdindeki konumuna zarar verdiğini, çünkü Mahsa Amini ve onlarca genci öldüren İran rejiminin reforme edilemeyeceğini belirttiler.
Amerikalı bir nükleer bilim adamı bana, yakın tarihli bir gelişmeden bahsetti ve İran’ın 10 Ekim 2022'den itibaren yeraltındaki Natanz tesisinde daha fazla gelişmiş santrifüj kurmaya başladığını söyledi. İran'ın açıklanmış 3 zenginleştirme tesisinin tamamında 4 bin gelişmiş santrifüj kurulu ve bu da Ağustos 2022'nin sonlarında kurulan 2 bin 782 santrifüjle kıyaslandığında yüzde 44'lük bir artışı temsil ediyor.
Yeni kurulumlar, Natanz Yakıt Zenginleştirme Tesisindeki 6 yeni IR-2m santrifüj kiti ile bir yeni IR-4 santrifüj kitini içeriyor. Her kit yaklaşık 174 santrifüj makinesi içeriyor.
Devam eden son genişletme, Yakıt Zenginleştirme Tesisindeki IR - 2m santrifüj makinesi sayısının hızla iki katına çıkarılmasını içeriyor. İran ayrıca, ikisini kurmuş olduğu 3 IR-2m kiti daha ekleyeceğini de duyurmuştu. Kurulum tamamlandığında İran, Yakıt Zenginleştirme Tesisinde 15 IR-2m kiti dizisine sahip olacak.
İran, Natanz Tesisinde Mayıs ayında kurulumuna başladığı üçüncü "IR-4" model kitin kurulumunu da tamamladı. Yakıt Zenginleştirme Tesisinde 3 “IR-4” kitinin kurulumunun tamamlanmasıyla birlikte İran, burada 6 IR-4 kiti dizisi kurma hedefine giden yolun yarısını kat etmiş oldu. Bu kitler beklenenden daha yavaş kuruldu.
Yavaş kurulumlar, santrifüj makinelerinden kullanılan karbon fiber körüklerle ilgili üretim sorunlarına veya diğer üretim, montaj veya çalıştırma sorunlarına işaret ediyor olabilir.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı veya nükleer anlaşma yeniden canlandırılırsa, İran tüm bu gelişmiş santrifüjleri tahrip etmek yerine faaliyetlerini durdurabilecek. Bu, daha sonra yeniden canlandırılabilecek bir anlaşmanın da bozulması durumunda zenginleştirme kapasitesinin daha hızlı veya daha kısa bir zaman çizelgesinde yeniden oluşturulmasına olanak tanıyacak.
Teoride, bir anlaşma hâlâ mümkün. İran liderliğinin en katı unsurları bile uzlaşının ekonomik faydalarına değer veriyor. ABD Başkanı Joe Biden yönetimi ve Washington'ın Avrupalı ​​müttefikleri, çatışmaya diplomatik bir çözümden daha iyi bir alternatif düşünmüyor. Ancak uygulamada, süreç ne kadar uzarsa, başarılı bir sonuca ulaşmak için gerekli tavizleri vermek her iki taraf için de o kadar zor olacak.
Bunu akılda tutarak, iyi bir sonuç olduğu için değil, bunun olma ihtimali arttığı için, anlaşmasız bir geleceğin nasıl görünebileceği sorusu tekrar gözden geçirilmeye değer.