Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

İran: Sarık ve ordu

İran'da süregelen protestoların bize gösterdiği şey şu: Tahran rejiminin meşruiyeti zayıflayıp parçalanıyor ve karşımızda sıradan bir senaryo gerçekleşmiyor. Daha önce sözde ‘Arap Baharı’ ile bilinen ülkelerdeki durumların birbirine benzer olmadığını söylediğimiz gibi İran modelindeki değişim olasılıkları da diğer modellerdeki olasılıklara benzemiyor.
Tahran’da değişim olursa bu, İran tarihinde bile görülmedik bir biçimde olur. Diğer bir deyişle, Dini Lider’in Şah’ın yaptığı gibi bir uçağa binip ülkeyi terk etmesi beklenmez. Çünkü şu anki rejim daha karmaşık bir durumda, ki bugünkü rejimin zayıf noktalarından biri de bu.
İran rejiminin sarık taktığı doğru ama aynı zamanda bunun altında askeri bir üniforma saklıyor. Yani rejimin askeri yönü artık bir gerçeklik halini alırken, sarık sadece bir siyasi görünüşten ibaret oldu. Belki de sarığın gerçek son yüzü Dini Lider’in kendisidir.
Hamaney’in ölümünün sarık ve ordu arasındaki ayırıcı bir nokta olması bekleniyor. Zira Hamaney’in ölümünün ardından ordunun öne çıkacağı ve Veli-i Fakih’in nüfuzunu yaymak için askerlerle birlikte hareket etmesi gereken Hamaney’in yaptığı gibi ordu için bir dinamo değil, sadece bir yüz olacağı düşünülüyor.
Humeynici yönetici tabakanın yani Humeyni'nin nesli ve onu takip eden neslin gidişiyle birlikte ordu kademeli olarak kurumlara sızarak, başta ekonomi olmak üzere rejimin her alanında kendisine sağlam bir temel oluşturdu.
Ali Hamaney bu dünyadan göçer göçmez ordunun kontrolünü artırması bekleniyor. Hamaney'in sağlığının kötüleştiği haberleriyle birlikte protestolar devam ederse, ordu, direkt veya yumuşak bir darbeyle iktidarı ele geçirme sürecini hızlandırabilir.
İran sahnesini kim incelerse, molla rejiminin tüm iç fırsatlarını ve hilelerini tükettiğini ve dışarıya doğru kapasitesinin ötesinde genişlediğini görecektir. ABD aynı anda iki savaş yüzünden -Irak ve Afganistan- sıkıntıya girmişken, dört ülkeye ve şimdi de Ukrayna’ya yayılan İran rejimi düşünün ne durumdadır.
Ruslar da Ukrayna ile yaptıkları savaş yüzünden Suriye'deki varlıklarını azaltmak zorunda kaldılar. Peki; iç protestolar, dış yaptırımlar ve izolasyon ile boğuşan ve ekonomik olarak bitmiş olan İran'ın durumu ne olacak? Elbette mantıken düşünüldüğünde İran'ın bu genişlemeyi daha fazla büyütemeyeceği veya sürdüremeyeceği ortada.
Buna bir de ABD siyasetinde yaşanabilecek değişimleri ve özellikle de Demokratların Kongre’nin iki kanadını kaybetmeleri ile bunun sonucunda Cumhuriyetçilerin gelmesi halinde mollaların üzerindeki baskının artmasını ekleyin.
Bu doğrultuda Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ve genel olarak İran'daki askeriyenin hem içeride hem de dışarıda siyasi manevralar yapma alanı var. Bu alan kontrolü ele geçirmeye karar verirlerse onlara 20 yıl verebilir, ki bunu da yapmak üzereler. Ancak koşullar onları şimdi daha da acele etmeye itebilir.
Dolayısıyla DMO Genel Komutanı’nın geçtiğimiz cumartesi günü göstericilere sokaklardaki son günleri olduğu yönündeki uyarısı halka tepki verme açısından değil, sarıklıların sesinin kısılıp ordunun İranlıların önünde yer alması ve gösterilerin devam etmesi açısından bir dönüm noktası sayılıyor.
Bu nedenle, protestocu İran halkı önünde sarıklıların prestiji kaybolurken, ordunun prestiji hatta girdi. Bu bize ordunun gerçekten sahaya indiğini gösteriyor. Dini Lider’in gitmesini mi bekliyorlar, yoksa şimdi hakimiyetlerini pekiştirmek için acele mi ediyorlar?
Bölgemizin ve bölgemizle ilgilenenlerin her türlü ihtimale hazırlıklı olması gerektiğini düşünüyorum.