Husam İytani
TT

Herson, Kremlin’in birliğine darbe mi indirdi?

Bir Rus füzesinin Polonya'ya düştüğünün söylenmesinin ardından füzenin gerçek kaynağı tespit edilmeden önce saatler süren bir gerginlik yaşandı. Olay, Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşındaki birçok muğlak olaydan biri. Bu, Kremlin’de olup bitenlerin belirsizliği ışığında benzer olayların trajik bir boyut alabileceği düşüncesine ve savaşın yönetilme biçimini eleştiren seslerin yükselmesine yol açtı.
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) üye olan bir ülkeye isabet eden füzenin gündeme getirdiği sorular, Rusya söz konusu olunca alışılmış türdeydi. Örneğin: Bu, Rusya'nın Herson'daki yenilgisinden sonra savaşın genişletilmesine karşı kasıtlı bir mesaj ve uyarı mıydı? Yoksa füze, teknik bir arıza veya operasyon görevlisinin yetersizliği nedeniyle yanlışlıkla rotasından mı saptı? Tüm bunlar, füzenin Ukrayna'ya ait olduğu ve bir hava savunma operasyonu sırasında fırlatıldığına ilişkin haberler çıkmadan birkaç saat önce tartışıldı.
Gelgelelim, bu sorular ilk günden beri savaşa eşlik ediyor. Kiev girişlerinde duran büyük Rus konvoyunu çevreleyen gizem, hala Rus kuvvetlerinin hareketi ve çalışmasıyla ilgili çok sayıda açıklamanın tipik bir örneğidir. Konvoyun durduğu gün, çamurlu zemin yüzünden konvoyun durmak zorunda kaldığı ve lojistik yakıt ile yedek parça eksikliğinin binlerce zırhlı aracı, personel taşıyıcıyı ve tankı Batı uydularının mercekleri altında görünür bir şekilde durmak zorunda bıraktığı söylenmişti. Ukrayna insansız hava araçlarının (İHA) konvoyun büyük bölümünü imha etmesine ve Rusya'nın Kiev'e saldırma planlarının rafa kalkmasına kadar spekülasyonlar devam etmişti.
Savaş özel bir mantığa sahiptir ve olacağına varır. Her zaman askerler tarafından operasyon karargahlarında verilen kararlarla sınırlı değildir. Zira savaşın yaşandığı arazinin alanı, kuvvetlerin dayanıklılığı ve iyi hesaplanamayan başarısızlıklar veya zaferler, çoğu zaman liderlerin ölçüsüz kararlar almasına neden olur. Her savaşta ilk kurban giden hakikat olursa, toplar lavlarını fırlatmaya başladıktan sonra savaşların gidişatının ve sonuçlarının kontrol edilebilmesi neredeyse imkansız olur. Bu, bireyin merkezi bir rol oynayıp geri adım atma veya bir hatayı kabul etme becerisine sahip olmadığı şeffaflıktan yoksun rejimlerde öne çıkan bir durumdur.
Bu, kış gelmeden önce elektrik şebekesini yok etmek ve Ukraynalıları ısı veya ışık olmadan keskin soğuğa mahkum etmek için sert bir Rus kampanyasına dönüşen savaşın kapsamının genişletilmesinin, savaşı yöneten Rus ‘zihniyetinde’ bir değişikliği içerdiğine ilişkin endişe verici bir ihtimali güçlendiriyor. Batılı bir dizi medya kuruluşu Rus liderliğinin askerleri Herson ve çevresinden çekmek için kullandığı ‘sağlıklı yöntemi’ övdükten ve bu yöntemin son nefese kadar savaşmayı ve stratejik Ukrayna kentinden çekilmemeyi savunan garnizonlara karşı Kremlin'de akılcılığın üstün geldiği şeklinde yorumlanmasından sonra Rusya'nın Ukrayna altyapısına yönelik sistematik yıkım operasyonu başladı.
Herson'dan çekilmenin siyasi yorumu, Rusların Ukraynalılar ve Batı ile müzakerelere başlamak istediğini gösteriyor. Özellikle Ruslar, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley barışçıl diplomatik çabalar başlatmak için muharebe operasyonlarının kışın yavaşlamasından faydalanılması gerektiğini söylediğinden beri ABD'ye bel bağlamış durumdalar. Biden yönetimi, Kiev'e Rusya ile müzakerelere başlamayı kabul etmesi için baskı yapma gibi bir niyetinin olmadığını söylese de, askerlerin Herson'dan çekilmesinden diplomatik süreci başlatmak için nasıl yararlanılacağı arayışı başladı.
Ukrayna tesislerine yönelik ağır bombardımana gelince, bu ille de Rusların müzakerelere başlamak istemediği anlamına gelmez. Büyük olasılıkla sadece, sürekli askeri başarısızlıklar kaydetmelerine rağmen Ukrayna devletini ağır zarara uğratmaya ve böylece elektrik ve bununla ilişkili ulaşım ve tıp gibi temel hizmetlerin çökmesinden rahatsız olan vatandaşlarının öfkesiyle karşı karşıya bırakmaya yetecek kadar güce sahip olduklarına dair bir mesaj göndermek istiyorlar.
Rus gözlemcilerin karşı karşıya olduğu bir diğer bilinmez ise, Başkan Vladimir Putin'in etrafındaki yönetici grubun birliğiyle ilgili. Wagner grubunun başında bulunan Yevgeniy Prigozhin ve Çeçen lider Ramazan Kadirov'un Rus ordusunun üst düzey subaylarına yönelttiği hakaretler ve başarısızlık suçlamaları, Rus savaşını denetleyen piramidin tepesindeki kanatların çatışması olarak değerlendirildi. Bununla birlikte diğer taraftan, birkaç ay önce kızını Ukraynalı birimlerin sorumlu tutulduğu bir patlamada kaybeden Rus düşünür Alexandr Dugin'in açıklamasına dikkat etmek gerekiyor. Açıklama Putin'e yönelik üstü kapalı tehditlerle dolu. Dugin ayrıca, Batı'ya karşı yapılan savaş kışkırtmasının akli selim düşünmekten sapma noktasına ulaştığını söylüyor. Ayrıca, böyle bir kışkırtmanın dünyanın yıkımına yol açabileceği konusunda da uyarıyor.
Dugin, Rusya'da bir karar merci değil. Ancak Kremlin yanlısı medya, onu gerçek bir düşünür ve Rus halkının vicdanının sesi olarak servis etti. Bu, iki mesele üzerinde düşünmeye itiyor: Birincisi, Kremlin'deki yönetici grup varlığının bir gerekçesi olarak savaşa ihtiyaç duyuyor ve bu da gerek barış müzakereleri yoluyla gerekse başkanın savaşı durdurma kararı yoluyla olsun mevzilerden geri çekilememesine yol açıyor. İkincisi ise, Putin'in gönüllü olarak başlattığı savaş, kontrolden çıkmaya yakın mekanizmalar üretti.