Cuma Bukleyb
TT

İngiltere: Hoşnutsuzluk Kışı’nın ikinci versiyonu

İngiliz “Hoşnutsuzluk Kış”ının meşhur ilk versiyonunu izlemeyi kaçıranlar, bugünlerde ikinci versiyonunu izleyebilirler. 2022 yılı 1978 yılından farklı olduğu için elbette aralarında dikkate alınması gereken önemli farklılıklar var, lakin eski ve güncel iki versiyonu birleştiren pek çok ortak unsur keskin gözlemcinin gözünden kaçmayacaktır.
Kasım 1978 ile Şubat 1979 arasındaki dönem İngiltere'de Hoşnutsuzluk Kışı olarak biliniyor. Özel ve kamu sektörleri çalışanlarını kapsayan, İşçi Partisi iktidarı dönemine perde indiren, İşçi Partisi'nin, tabiri caizse, siyasi kayboluş çölüne girmesine yol açan, yani İşçi Partisi’ni parlamentoda muhalefet sandalyelerine gönderen bir genel grev hareketi bu döneme damgasını vurmuştu. İşçi Partisi'nin yeni lideri Sayın Tony Blair 1997'de onları yeniden iktidara taşıyana kadar partililerin yıllarca beklemekten başka çareleri olmamıştı. İşçi Partisi’nin Downing Sokağı 10 Numara’dan uzak kaldığı bu uzun dönemde, İngiliz siyasi arenasının çehresi değişti. Demir Leydi Margaret Thatcher, her düzeyde bir devrim yaratmayı başardı. Bu devrim, siyasi etkilerini İşçi Partisi'ne kadar genişletti. İşçi Partisi liderleri, kendilerini korumak ve daha sonra yeniden toparlanmak, karşı saldırıya geçmek umuduyla kapsamlı Thatchercı saldırıyı püskürtebilmek için bu aşamanın ve tarihin gerekliliklerine yanıt vermek zorunda kaldılar.
Ve işte İngiliz siyasi arenası, bu günlerde, bir öncekinden daha az hoşnutsuz olmayan, birçok unsuru ona benzeyen Hoşnutsuzluk Kışı’nın ikinci versiyonunun gösterilerine tanık oluyor. Bu kez farklı olan, vitrinde İşçi Partisi'nin değil Muhafazakar Parti'nin olması. Şu anda İşçi Partililerin ve dünyanın dikkatli gözleri altında Muhafazakar Parti her yönden darbeler alıyor. En yıkıcı darbe, birçok önemli hizmet sektöründe grevlerin yeniden başlaması oldu. Grev dalgası demiryolu işçilerinin greviyle başladı ve bunu son günlerdeki hemşireler, öğretmenler, üniversite profesörleri, posta ve devlet memurlarının grevleri izledi. Hepsi, yüksek enflasyon oranı, yüksek fiyatlar, yüksek akaryakıt ve doğal gaz fiyatlarıyla orantılı olarak ücretlerinin yükseltilmesi için hükümete baskı yapıyor. Grevlerin zamanlaması, özellikle de Batı’da Noel sezonuna çok yakın olan bu zamanda gerçekleşmesi, krizi daha da derinleştirdi ve yoğunluğunu şiddetlendirdi.
İngiliz hükümeti, tabağının ekonomik sorunlarla dolu olduğunu ve daha fazlasına tahammül edemeyeceğini, kitlesel grev hareketinin getirdiği diğer sorunları kapsayacak kadar fazladan tabağı olmadığını biliyor. Grevcileri grevlerini başka bir zamana ertelemeye ikna etme gücü yok. Aynı zamanda, kamu hazinesinin büyük bir bütçe açığından muzdarip olduğu, bu durumun onu bir kemer sıkma politikası uygulamaya ve benzeri görülmemiş bir şekilde daha fazla vergi koymaya zorladığı bir dönemde, onların taleplerini kabul edemez. Basında çıkan haberlere göre, hükümet sağlık ve eğitim sektörlerini çöküşten kurtarmak için, 317 milyar sterlin borç almaya çalışıyor. Ufukta Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın sona ereceğini gösteren, ekonomik büyümenin durduğu ve durgunluk canavarının dişlerini göstererek tehdit ettiği bir zamanda, İngiliz hazinesini Kiev hükümetine askeri yardım için harcadığı milyonlarca sterlinden kurtararak rahatlatacak hiçbir işaret şey yok. Hükümetin mali piyasaların güvenini yeniden tesis etmek için gösterdiği tüm çabalar, aradaki uçurumu çok az ölçüde kapatabildi. Umduğu gibi, kamuoyu yoklamalarında seçmenler arasındaki popülaritesini artırmadı ve Muhafazakar Parti ile rakibi İşçi Partisi arasındaki puan farkı hala dikkat çekici. Önerilen çözümler, Muhafazakarların gerçekten Hoşnutsuzluk Kışı krizinin üstesinden gelebilecekleri olasılığını teyit eden hiçbir şey taşımıyorlar. Tarihsel olarak İngiliz seçmenler, bilhassa gelirlerinde düşüşe yol açan ekonomik kriz tuzaklarının üstesinden gelemeyen hükümetlere karşı hoşgörülü olmamakla tanınıyorlar. Muhafazakarlar da seçmenlerin birinci Hoşnutsuzluk Kışı’nda İşçi Partisi ve lideri Sayın James Callaghan hükümetine verdikleri cezayı daha unutmadılar. Bu, zamanın Sayın Rishi Sunak hükümetinin partiyi olası bir seçim kaybının pençesinden kurtarma umuduyla ekonomik durumu kontrol altına alma çabalarının aksi yönünde aktığı anlamına geliyor. Aynı zamanda bu, seçim yenilgisinin bu kez yaşanması durumunda, eşi benzeri görülmemiş bir boyutta olacağı anlamına da geliyor. 1997’de İşçi Partisi’nin başına geldiği gibi, bu kez Muhafazakar Parti’yi uzun yıllar siyasi kayboluş çölünde ve muhalefet saflarında dolaştırabilir.