Nedim Kuteyş
Lübnanlı gazeteci
TT

Zelenskiy ABD kamuoyunu arkasına almaya çalışıyor

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin Washington ziyareti ve Kongre'deki tarihi konuşması, iki parti içinde merkezci Amerikan elitinin demokrasiler ittifakının mümkün olduğuna, demokratik ortaklığa olan inancın, en azından sahadaki gerçeklerin öngördüğü ölçüde azalmadığına dair umutlarını canlandırdı.
Zelenskiy, bilhassa Amerikan halkının temsilcilerine "dünyada çok şey size bağlı" dediğinde, ABD'ye hem yalvarma hem de kışkırtma içeren sözlerle hitap etti.
Nitekim mesela, The Atlantic dergisinin kıdemli yazarlarından biri ve eski ABD Başkanı George W. Bush'un konuşma metinlerinin yazarı olan siyaset yazarı David Frum, Zelenskiy'nin yukarıda alıntılanan ifadesinin günümüzün en önemli ve ısrarlı ifadesi olduğuna dikkat çekiyor. Zira Zelenskiy’nin konuşması, demokrasiler arasındaki ortaklık fikrinin gerilediğinin ve belki daha da önemlisi, demokrasilerin kendi içlerinde demokrasiye olan güvenin azaldığının net gibi göründüğü bir anda geldi.
Gerçekten de Zelenskiy, nesnel gerçeklerden ziyade seferberlik, kışkırtma ve Amerikan taahhütleri geçmişini hatırlatma içeren, ABD'nin Ukrayna'ya karşı tutumunun birliğine ve bu konudaki uzlaşıya uzun uzun değinen bir söylem kullandı. Silah, para, istihbarat ve insani yardım açısından Kiev'e verilen Amerikan ve uluslararası desteğin boyutuna rağmen, Ukrayna Cumhurbaşkanı ABD ve Avrupa'nın Ukrayna'yı destekleme taahhüdünün kapsamıyla ilgili tereddütlerinin gayet farkında. Bu desteğin maddi ve zamansal çıtasının, destekleyen tarafların maliyeti karşılama gücünün ötesine geçecek şekilde ucunun açık kalması konusundaki endişeleri onun için gizli değil. Zelenskiy'i endişelendiren, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ise üzerine bahse girdiği şey de bu.
Zelenskiy'nin konuşması bana Henry Kissinger'ın son kitabı "Liderlik"te eski Fransa cumhurbaşkanı Charles de Gaulle hakkında yazdıklarını hatırlattı.
1940 yazında de Gaulle sadece Savunma Bakanlığı müsteşarıydı. Dönemin Fransa başbakanının istifası, hükümetin başkentten çekilmesi ve Hitler ile Fransızların yenilgisini deklare edecek bir ateşkes anlaşması imzalamaya yönelmesinden sonra Bordeaux'dan Londra'ya kaçmıştı.
Londra'da çok tanınmayan bu subay ve küçük bakan, Fransız ulusunun ruhuna hitap etmeye ve ona bir Fransız direniş hareketi oluşturma çağrısı yapmaya karar verecekti.
Nitekim dönemin İngiltere Başbakanı Winston Churchill'in izniyle bunu yaptı. Kissinger, de Gaulle'ün stratejisinin, sözlerini alternatif gerçeklikler yaratmak için kullanmak ve dinleyicilerde onları gerçeğe dönüştürmek için bastırılamaz bir istek uyandırmak olduğunu söylüyor. 14 Haziran 1944'te İngilizlerin bir hafta önce ele geçirdikleri ve Hitler ile iş birliği yapan Fransız yönetiminden geri aldıkları Fransa'nın Bayeux kasabasında de Gaulle, sanki Fransız direnişi kasabayı kurtarmış gibi bir konuşma yaptı, asıl kasabayı özgürleştirmiş olan İngiliz ve Amerikan güçlerinden ise kasıtlı olarak bahsetmedi.
Birkaç hafta sonra bu strateji de Gaulle'ün Paris'teki zafer konuşmasıyla doruğa ulaştı. Bir kez daha, yeni Fransa'nın lideri, nankörlükten değil, daha ziyade ulusun özgüvenini yeniden kazanmasını, büyük ölçüde bir Anglo-Amerikan olan zaferi bir Fransız zaferine dönüştürmek istediği için Fransa'nın kurtuluşunda Müttefik ordularının rolünden bahsetmedi.
Zelenskiy de Charles de Gaulle gibi yaptı ve sözleriyle dünyadaki liberallerin ve demokrasilerin pozisyon birliği hakkında alternatif bir gerçeklik yaratmaya çalıştı. Ülkesinin savaşını, ABD Başkanı Joe Biden'ın ulusal güvenlik belgesinde yer alan dünyadaki çatışmanın bir demokrasiler ve diktatörlükler mücadelesi olduğu görüşüyle buluşan daha geniş bir küresel bağlama oturtmaya çabaladı. Zelenskiy, ABD içindeki ideolojik ruha hitap etti. Pek çok insan, ABD'yi anlamaya çalışırken bir şeyi gözden kaçırır, o da Amerikan halkının son derece ideolojik olduğu, ulusal kimliğini şekillendiren temel özgürlük doktrinini benimsediğidir.
Peki, Ukrayna savaşı ve ona yönelik tepkiler, demokrasiler ittifakı projesine olan güveni yeniden tesis etmeye yetecek mi? Zelenskiy'nin konuşması bir önceki Cumhuriyetçi yönetimin görünüşte farklı,  içerikte aynı şablon ve yaklaşımlarla uyguladığı gibi bugün de Demokrat yönetimin uyguladığı "Önce ABD" ve diğer milliyetçi sloganların etkisini silmeye yeter mi?
Cevap kolay görünmüyor, zira küresel bir sancının başlangıcındayız. Hem özgür dünya düzenini savunmak hem de bölgesel, uluslararası istikrar sistemlerini savunmak için ABD’nin liderlik rollerine ihtiyacı olan dünyanın ABD'ye güvenmediğini, ABD’nin kendisinin belki de bu sorumlulukları üstlenme konusunda kendine güvenmediğini söyleyen ciddi emarelere sahibiz. Ama yine de bu sancının yönelimleri ve gelişimi hakkında karar vermek için henüz çok erken.
Avrupa içinde ABD'yi eleştiren en güçlü sese dönüşen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçtiğimiz günlerde, Avrupa ülkelerini NATO içinde daha kararlı ve güçlü olmaya, güvenlik konusunda ABD'ye bağımlılığı azaltmaya çağırdı. "Güçlü bir Avrupa’nın, kıtanın askeri ittifak içinde daha bağımsız hale gelmesine, NATO içinde ve onunla çalışmasına, ancak aynı zamanda yalnızca ona bağlı olmamasına olanak tanıyacağını" vurguladı.
Macron, "Avrupa'nın ABD'den uzakta, teknoloji ve savunma kapasitesi alanında daha fazla bağımsızlık kazanması gerektiğini" teyit etti. Fransa Cumhurbaşkanı daha önce de Rusya-Ukrayna çatışmasının maliyetlerinin adil olmayan bir şekilde paylaştırılmasını eleştirmişti, Avrupa’nın bu nedenle çok zarar ederken, ABD’nin çok kâr elde ettiğini söylemişti. Haftalar önce Macron, ABD'nin şirketleri sübvanse etmeye ilişkin iklim politikalarının Avrupalı ​​şirketler için "fazla agresif" olduğunu söylemiş ve ayrıca Avrupa şirketleri için zararlı addederek, ABD'nin enflasyonla mücadele önlemlerini sert bir şekilde eleştirmişti.
Aynı devasa ABD çevre yardım paketine yönelik Avrupa eleştirilerine İngiltere de katılmış ve bunun İngiltere’deki elektrikli araç, batarya ve diğer yenilenebilir enerji kaynakları üreticilerini vuran korumacı önlemler olduğuna dair uyarıda bulunmuştu.
ABD’nin Ortadoğu'daki müttefikleri ile Washington arasındaki güven uçurumu en az Avrupa ile ABD başkenti arasındaki güven uçurumu kadar büyük. "Özgür liberal dünya", iki taraf arasındaki ortak değerler sistemini korumak için ortak çıkarlar nedeniyle Washington'a nasıl ihtiyaç duyuyorsa, ABD'nin bölgedeki müttefikleri de nihayetinde bir bütün olarak küresel istikrar için faydalı olan bölgesel istikrar sistemini korumaya dair ortak çıkarları nedeniyle ona ihtiyaç duyuyorlar. Zelenskiy'nin ziyareti, konuşması, buna yönelik tepkiler ve ABD'nin uluslararası rolleri konusunda yarattığı nostalji dalgaları, en iyi ihtimalle, çeşitli tarafların, ABD'nin dünyanın birinci gücü pozisyonunun sorumluluklarını üstlendiğini görme arzusunu ifade etti. Ancak ABD kendi sancılarını çekiyor ve Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ABD'nin dünyadaki rolünü şekillendiren dış politikalara sahip olmadan önce ekonomisi, sosyal politikaları ve kimlik mücadeleleri için yeni temeller arıyor.
ABD bir sancı yaşıyor ve onun gibi dünya da bir sancı yaşıyor. Rusya-Ukrayna çatışması, dünyayı, kurallarını, ilişkilerini ve çıkarlarını yeniden şekillendirme bağlamında insanlığın bir bütün olarak maruz kaldığı sınavlardan yalnızca biri.