Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Cahiliyeyenin panzehiri: Felsefe ve bilim

Felsefe, dünya ve insan hakkında düşünme ve onları yenileme faaliyetidir. Bilim, dünyanın, doğanın ve insanın gerçeklerine uygun davranma faaliyetidir. Felsefe ve bilim, insanı içinde bulunduğu çocuksuluktan, yanılgılardan, yanılsamalardan, saplantılardan ve sapkınlılardan çıkarmaya çalışır. İnsanın çocuksuluktan kurtulması için saplantı, yanılsama ve yalandan başka bir şey olmayan inançlardan, hurafelerden, geleneklerden, kurumlardan, kaynaklardan ve kişilerden kurtulması gerekmektedir. Felsefe ve bilim, insanın olgunlaşması ve aydınlanması için aklını faal olarak kullanmasını, faaliyet halinde olmasını, tecrübe etmesini ve yenilenmesini şart koşmaktadır. Felsefe ve bilim, insanın sahiden yaşamasıdır.
Felsefe ve bilim, insana maneviyat, ahlak ve inanç adına yalan söylemez, sahte ütopyalar vaad etmez. İnsanın kendisiyle, hayatıyla ve doğayla ilişkisini kuracak dinamik güç, gene insanın kendisidir, aklıdır, çabasıdır, öğrenmesidir, tecrübe etmesidir ve değişmesidir. İnsanın gerçeği nasıl öğreneceği, nasıl düşüneceği ve nasıl yaşayacağının sorumluluğu, tamamen insana aittir. Felsefe ve bilim, insana aklını, emeğini, hayatını ve üretimini asla başkalarının emrine vermemesini ve hiçbir otoriteye bağımlı olmamasını insana öğretir. Felsefe ve bilim, insanın üstünde insanı kendisine köle ve kul eden hiçbir otorite ve güç kurgulamazlar ve dayatmazlar.
Cahiliyenin en nefret ettiği şey, felsefe, bilim ve sanattır. Cahiliye, bilim, sanat ve felsefeyle hiçbir şekilde var olamaz. Cahiliye olarak adlandırdığımız durum, insanın insanı menfaatleri uğruna hurafelere, otoritelere, saplantılara, sapkınlıklara kul ve köle etmesidir. İnsan aklını ve düşüncesini körelten cahiliye, felsefeyi, bilimi ve sanatı kendisine düşman olarak görmektedir. İnsanın tapacağı sahte putlar, inançlar ve hurafeler üreten cahiliye, insanlığı çocuksu, ilkel ve vahşi bir durumamahkum etmektedir.
Felsefe ve bilim, insana mutlak doğruyu gösterme, tek doğru olma gibi bir iddiada bulunmazlar. Felsefe ve bilim, insanları putlara, otoritelere ve hurafelere tapmaya mahkum etme gibi otoriter ve totaliter bir dayatma içinde değildirler. Felsefe ve bilim, bir manevi hidayet yolu veya din olma iddiasında değildirler. Felsefe ve bilim, insana sürekli olarak aklını ve emeğini kullanarak kendini geliştirmesini ve hayatı dolu dolu yaşamasını, doğayla, toplumla ve gerçeklikle ilişkisini kaybetmemesini öğretirler.
Cahiliye, sapkınlık ve vahşet, bilimden, felsefeden ve sanattan kaynaklanmaz. Geçmişin ve günümüzün cahiliyesi, hala sahte inançlardan, hurafelerden ve akıl düşmanlığından beslenmektedir. Felsefeyi, bilimi ve aklı karalayarak ve kötüleyerek varolmaya çalışan cahiliye, kendisini kutsallaştırmakta, tartışılmaz ve dokunulmaz hale getirmeye devam etmektedir. Cahiliyenin en belirgin özelliği, kendisini kutsallaştırması, dokunulmaz ve tartışılmaz hale getirmesidir. İnsana ve hayata dair her şeye dokunan, her şeyi düşüncenin, aklın ve tecrübenin konusu yapan felsefeden ve bilimden cahiliyenin nefret etmesi kadar doğal hiçbir şey yoktur. Felsefe ve bilim, cahiliyenin tartışılmaz ve dokunulmaz ilan ettiği her şeye dokunmakta ve tartışmaktadır. Felsefe ve bilim, cahiliyenin dokunulmazlarına ve tartışılmazlarına dokundukça ve tartıştıkça insan olgunlaşmakta ve özgürleşmektedir.
Cehalet, ticaret, siyaset, tarikat ve maneviyat adı altında yaratılan bir durumdur. Ekonomik, siyasal ve sosyal güçler, menfaatlerini korumak ve toplum üzerinde hakimiyetlerini ve tahakkümlerini sürdürmek için cehaleti kasıtlı, istendik ve organize edilir bir durum haline getirirler. Felsefe ve bilim, insanın   diğerlerinin menfaalerinin aracı, kurbanı ve mağduru haline gelmemesi için insana aklını, düşüncesini ve emeğini kullanması gerektiğini söylemektedir.
Siyaset, ticaret ve diğer içtimai güçler, kabileciliği ve kamplaşmayı toplumda yayarak alternatif gerçeklerin toplumsallaşmasına engel olurlar. Cahiliye, din, milliyet, ırk, cinsiyet, renk ve sınıf adına insanları kabilelere ve kamplara böler ve birbirleriyle çatıştırır. Felsefe ve bilim, insanlara kendi kamplarının ve kabilelerinin ötesinde farklı gerçekler ve dünyalar olduğunu insanlığa gösterir. Başka bir ifade felsefe ve bilim, insana aklını kullan, kendi kabilenin ve kampının kölesi olarak yaşama demektedir. Felsefe  ve bilim, kendi  kampımızın ve kabilemizin dışına çıkarak kendi cehaletimizle savaşma, ondan özgürleşme ve olgunlaşmanın imkanlarını önümüze sunmaktadır.