Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Libya ve İran'da monarşi solukları

Eski İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi’nin oğlunun adı, İran'da Humeyni rejimine siyasi bir alternatif oluşturacak potansiyel bir varis olarak sık sık tekrarlanıyor.
Bir dizi gözlemci her ne kadar Şah'ın geri dönüşü vaadine karşı bir bakış açısı ve hatta bakış açıları olduğunu düşünse de, Şah’ın oğlu yurtdışındaki faaliyetlerini, basın toplantılarını, konuşmalarını ve gezilerini sıkılaştırdı. Saddam Hüseyin rejimi 2003 yılında devrilip, Londra, Suriye, İran, ABD ve diğer ülkelerde sürgün muhalifler yeni Irak'ı yönetmek için geri döndüklerinde, Irak Haşimi Krallığı rejiminin varisleri de kendilerini bir alternatif olarak sunmaya çabaladılar. Bu çabanın başını Anayasal Monarşi Hareketi’nin lideri Şerif Ali bin el-Hüseyin çekiyordu, ama kendisi 2022’de hedefine ulaşamadan öldü.
Bugün, Libya’da siyasi hastalığın kötüleşmesi, Albay Muammer Kaddafi’nin “yeşil” rejiminin devrilmesinden bu yana seçkinlerin ülkede istikrarlı bir siyasi yapı kuramaması nedeniyle, Libyalı elitler arasında da monarşinin geri dönüşü çağrısı yapanlar bulunuyor.
Lübnan merkezli “Al-Nahar” gazetesi Adil bin Hamza’nın, "Monarşi Libya'ya geri mi dönüyor?" başlıklı yazısını yayınladı. Yazar, Libya’nın 24 Aralık 1951'deki bağımsızlığından sonra kabul edilen Libya Krallığı bayrağının, Kaddafi rejiminin devrilmesinden sonra batı, doğu ve güneydeki tüm Libyalı güçlerin gölgesi altında bir araya geldiği bayrak olduğunu söylüyor.
Bingazi şehrinde Libya Ulusal Meclisi tarafından onaylanan ve 7 Ekim 1951'de yayınlanan Libya Anayasası’nın girişinde şöyle deniyordu: “Barka, Trablusgarb ve Fizan bölgelerinden gelmiş Libya halkının temsilcileri olarak bizler, Allah’ın izniyle kurucu Ulusal Meclis altında Trablus ve ardından Bingazi şehrinde toplandık. Kral Muhammed İdris el-Mehdi es-Senusi tacı altında aramızda bir birlik oluşturmayı kararlaştırdık ve bu konuda anlaştık… Ulusal birliği güvence altına alan, iç güvenceyi koruyan ve ortak savunma araçları yaratan, adaleti sağlamayı özgürlük, eşitlik ve kardeşlik ilkelerini garanti eden, ekonomik ve sosyal gelişmeyi, kamunun iyiliğini gözeten bağımsız, egemen bir demokratik devlet oluşumu üzerinde mutabakata vardık.”
Milliyetçi Nasırcı gelgitin neden olduğu çalkalanma, Kral İdris Senusi’nin iyi huyluluğu, daha doğrusu zayıflığı vb. bir nedenler karışımı nedeniyle çok yaşamayan Libya Krallığı’nın hayali buydu.
Bugün, Kaddafi rejiminin on yıllar boyunca Libya’ya yaşattığı karmaşanın, Kaddafi tutkalının erimesinden sonra yıllardır yaşanan siyasi parçalanmanın ardından, yazar Adil bin Hamza dahil Libyalılar şunu soruyor; Libya’da bağımsızlığın başlangıcında olduğu gibi monarşi, yeniden ulusal birliğin bir etmeni olabilir mi? Tarihte, Batı'da İspanya ve modern çağda geçici bir Irak istilasından sonra Kuveyt’te olduğu gibi, monarşinin geri döndüğü durumlar var. Ancak gidişinin ardından monarşinin geri dönme süreci tek bir düzen ve birleşik bir rota izlemez. Her vaka kendine hastır.
Bununla birlikte, monarşi rejimlerine karşı yıllardır yürütülen siyasi, devrimci ve popüler seferberliğe rağmen, bu tür senaryoların sadece gündeme getirilmesi dahi alternatif devrimci modellerin iflasının açık kanıtıdır. Nihayetinde insanlar için önemli olan, devrimci kardeş veya yoldaşın attığı nutuklar değil, güzel bir yaşamdır.