Lübnanlı kardeşlerim bana çok iyilik yaptı. Onlar hem acil hem acil olmayan durumlarda yardım çağrılarına cevap verirler. Bu yardım anlarında onları ne kadar takdir ediyorum (solcuların deyimiyle değer veriyorum). Bazen dünyada bu köşede yazacağım bir konu aradığımda, karşıma duvarlar, engeller çıkıyor. Böyle durumlarda hep ülkemdeki mizahi haberlere yöneliyorum ve herkesi mutlu eden, kimseyi kızdırmayan bir şey buluyorum. Kavgacı ve öfkeli bir millet olduğumuz doğru, ama aynı zamanda anlayışlı bir milletiz ve zor veya zorlayıcı koşulları da takdir ederiz. Bugün bazı meslektaşlarımın “tıkanıklık” olarak adlandırdığı şeyi yaşadım. Bu tıkanma bazen düşüncelerde de yaşanır ve bu durumda beni kendi halkımdan başka kim kurtarabilir? El-Ahtal el-Sağir şöyle dememiş miydi:
Ciğerim yaralı, kim bana yarasız bir ciğer verebilir?
Bugünkü konumuz, değerli vatandaşlar; Lübnan Başbakanı. Bu adamın nadir görülen bir kişisel geçmişi var: Önemli bir ailenin çocuğu, saygın bir üniversite profesörü, eski Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi, Uluslararası Ceza Mahkemesi yargıcı, yüksek ahlaklı ve mükemmel dostluklara sahip bir insan. Ancak Lübnanlıların ona eleştirileri bitmiyor. Bu adam birinci sınıf bir solcuydu ve Ebu Ammar ile birlikte çekilmiş fotoğrafı, gençliğinde okuduğu kitaplar ve arkadaş çevresi de bunun kanıtı.
Nevaf Selam hükümetini kurduğundan beri, bir araya gelen her üç kişi arasında ikisi onun hakkında kimsenin bilmediği bir sırrı biliyor. Genellikle bildiklerimi ifşa etmem çünkü bunların herhangi bir şekilde saklanmayı, özellikle de bankada saklanmayı hak etmediğini düşünürüm. Bunun dışında üst düzey yetkililerin hayatları ile ilgili küçük şeyleri araştırmak ne benim doğamda var, ne de böyle bir alışkanlığım ya da ilgim var.
Ben Başbakan Selam ve ailesi ile 50 yıldır görüşürüm, onlara muhabbet duyarım. Bizi bir araya getirenler arasında en-Nahar'da büyük Gassan Tueni’nin kanatları altında birlikte çalışmak da var. Ben çok seyahat ettiğimden, o da birçok görev üstlendiğinden, bu dünyanın yörüngesinde ve onun New York'tan, Lahey, Paris ve diğer yerlere uzanan iş merkezlerinde buluşuyorduk
Peki bütün bunların bir haber değeri var mı; Nevaf Selam ile bu şekilde bir araya gelen onlarca insan var. Yahut bu konuda büyük halkımızı mizah konusu yapacak ne var?
Yakın zamanda Selam’ı çekemeyenler, kin duyanlar, sevenler ve dedikodusunu yapanlar, kendisine yakın ve akraba olduğunu iddia edenlerin bulunduğu bir ortamdaydım. Herkes kendisine öncelik kazandıracak bir hikaye anlatmaya başladı. İçimizden biri, Nevaf'ın çocukluğundan beri arkadaşı olduğunu ve kendisinin yürümekte geciktiğini söyleyerek hepimizi şaşırttı. Gülümseyin, burası Lübnan.