İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

CPAC: Trump'ın başarıları ve Cleveland deneyimi

2024 ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmak için çabalayan eski ABD başkanı Trump’ın rakiplerini büyük bir farkla geride bıraktığı Muhafazakâr Siyasi Eylem Konferansı (CPAC) sonuçlarının ardından şu sorulmaya başlandı: "Trump, 22. ve 24. ABD başkanı Grover Cleveland'ın başarısını tekrar edebilecek mi?" Bu konferans, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki muhafazakâr hareketin bir platformu olarak görülüyor ve ülkenin önde gelen muhafazakâr düşünürlerini bir araya getiriyor.
Trump oyların yaklaşık yüzde 62'sini alırken, olası rakibi Florida Valisi Ron DeSantis oyların sadece yüzde 20'sini alarak ikinci oldu.
Amerikan başkanlık tarihi boyunca, başkanlık koltuğunu kaybettikten sonra Beyaz Saray'a dönmeye çalışan 5 başkan var ve sadece Demokrat Grover Cleveland bunda başarılı oldu. Art arda olmayan iki dönem başkanlık yaptı; ilk olarak 1885'te başkanlığı kazandı, ardından 1889'da Cumhuriyetçi rakibi Benjamin Harrison'a yenildi ve 1893'te geri dönerek ABD’nin 24’üncü başkanı oldu.
Trump'ın hala Cumhuriyetçilerin kazanan atı olması dikkat çekiyor. Örneğin geçen Ağustos ayında Dallas'ta yapılan ankette Trump oyların yüzde 69'unu almıştı. Geçen Şubat ayında Orlando'da katılımcıların yüzde 59'unun oyunu kazandı. Bu ise bizi “2 yıl önce Beyaz Saray'dan ayrılan adam, takipçilerinin nezdinde nasıl varlığını korudu ve güçlü kaldı?” diye sormaya sevk ediyor.
Cumhuriyetçi Amerikalılar arasında yaklaşan seçimlerde Trump tarafından temsil edilmeye yönelik güçlü bir eğilim olduğunu ve bunu dört gözle beklediklerini neredeyse kesin bir şekilde teyit eden başka bir anket örneği, 6 ve 13 Şubat arasında yapılan Reuters Ipsos anketiydi. Trump oyların yüzde 43’ünü alırken, DeSantis yüzde 31, ön seçim yarışının en yeni yüzü eski Güney Karolina valisi ve Trump tarafından atanan BM daimî temsilcisi Nikki Haley sadece yüzde 4 oy aldı, onu yüzde 7 ile Trump'ın başkan yardımcısı Mike Pence de geçti. Trump'ın tekrar Beyaz Saray'a dönme yolunun taşları çoktan döşendi mi?
Birçok engel olduğu göz önüne alındığında bu cevabı vermek için biraz erken olabilir. Bu engellerden biri de ABD Adalet Bakanlığı'nın 3 Mart’ta yaptığı açıklama. Bakanlık açıklamasında, 6 Ocak 2021’de Kongre binasına düzenlenen baskın sırasında yaralanan Capitol Polisi üyeleri ve Demokrat milletvekilleri tarafından eski başkan Trump'a dava açılması olasılığını ve Trump’ın bu tür davalara karşı dokunulmazlığının olmadığı duyurusu. Buradan Demokratların Trump'a yönelik siyasi ve partizan husumetleri ve onun önüne engeller koymaya çalıştıkları anlaşılabilir.
Ancak ilginç olan, Cumhuriyetçi Parti içinde de ne pahasına olursa olsun Trump'ı sahne dışına itmeye çalışan unsurların var olması.
Bunlardan biri olan eski Maryland valisi Larry Hogan, “eski Başkan Trump'ın çok sayıda adayın var olmasından yararlanma şansını istemeden artırmamak için gelecek yıl yapılması planlanan başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olmaya çalışmayacağını” açıkladı. Hogan, New York Times'ta yayınlanan makalesinde, "Başarılı bir iktidar partisi olmak için bir kez daha Sayın Trump'tan uzak hareket etmeliyiz" diye yazdı.
Şubat ayı sonlarında, 100’den fazla etkili Cumhuriyetçi şahsiyet ve figürün katıldığı dikkat çekici bir toplantı yapıldı.
Toplantı, Florida Valisi Ron DeSantis'in katılımıyla ve Trump'ın Mar-a-Lago'daki ünlü tatil konutundan birkaç mil uzakta gerçekleşti. "Washington Post" gazetesinin değerlendirmesine göre bu, Trump'ın arka bahçesinde verilmiş bir güç gösterisi mesajıydı.
Cumhuriyetçi Parti artık Trump'ın dönüşünden çok mu korkuyor?
Trump, son konferansta yaptığı konuşmada, kendisine göre partisinin ABD düşmanlığını temsil eden, çarpık vizyonlarını sahte medya aracılığıyla yayan küreselciler ve komünistler diye tanımladığı semboller tarafından rehin alındığından uzun uzadıya bahsetti.
Trump, Cumhuriyetçi Parti'yi eski Temsilciler Meclisi başkanı Paul Ryan'ın, oğul Bush’un Beyaz Saray'da iki dönem kalmasını garanti eden siyasi danışmanı Karl Rove'un partisi olmaya asla geri dönmemekle tehdit etti. Aynı şekilde, partinin gelecekte ünlü ailenin son sembolü olan Jeb Bush'a ait olma ihtimalini de reddetti.
Başkanlık yarışı, ABD Adalet Bakanlığı'nın Trump'ın Beyaz Saray'dan yasadışı yollarla yaklaşık 3 bin belge elde etmiş olabileceğine, 2020 seçimlerinin sonuçlarını manipüle etmenin yanı sıra "Kongre baskını" gününde bazılarının demokrasiden kopmaya yönelik bir zorlama ve Amerikalıların hayatlarına yönelik bir tehdit olarak gördüğü olayları kışkırtmaya çalışıp çalışmadığına dair devam eden soruşturmasının ortasında sürüyor.
Gelgelelim siyasi oyunda tartışmasız bir şekilde iyi bir oyuncu haline gelen Trump, kendisine yöneltilen alev toplarını büyük bir ustalıkla geri çeviriyor.
Muhafazakârlar konferansında yaptığı konuşmasında "Amerikalılar, Demokrat Soruşturma Bürosu (DBI)- FBI demedi- üyelerinin kazanacağımı bildikleri için benim başkanlığa aday olmamı engellemeye çalıştıklarını anlıyorlar. Tüm bu kovuşturma işi, Demokrat Parti’nin beni ve Cumhuriyetçi Parti'yi marjinalleştirmeye yönelik bir partizan girişimine dayanan izolasyon uygulamalarına çok benziyor.” Trump'ın partisinin adaylığını gönüllü olarak değil, zorla kazanma şansını artırabilecek yeni bir gelişme var mı?
Geçtiğimiz salı gününden beri sosyal medyada ünlü Amerikalı yayıncı ve gazeteci Tucker Carlson'ın yayınladığı bir video dolaşıyor. Videoda, Kongre'ye yapılan saldırının ertesi günü başındaki boynuzları ve kürk şapkalı görüntüsü ortaya çıkan QAnon'un Şamanı Jacob Chansley’in, Kongre koridorlarında ve onu Nancy Pelosi'nin ofisinin bulunduğu yere yönlendiren bir Kongre güvenlik görevlisinin eşliğinde serbestçe dolaştığı görülüyor.
Trump gerçekten Amerikan derin devletinin komplosunun bir kurbanı mı?
Hikâye yeniden doğum sancıları çekiyor.