Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Bilim kervanı yolda düzelir!

İnsan, bilim yapan bir varlıktır. Bilim, diğer insan tecrübe alanları olan felsefe, sanat, edebiyat, ekonomi, siyaset, kültür ve ahlak ile ilişki içinde olup onları etkilemekte ve onlardan etkilenmektedir. Bilim, insanın kendisi ve doğa hakkındaki karmaşık, açık ve gelişen sorularına cevaplar bulumak için   sürdürdüğü  asli faaliyetin adıdır. İnsan, sahip olduğu her şeyi bilime borçludur. İnsan, sürekli olarak bilimsel faaliyet içindedir. Bilim, donuk ve durağan bir doğma değil, sürekli gelişen, değişen ve yenilenen bir etkinliktir.Newton, bir bilim insanı olarak doğanın ve insanın gizemler dünyası karşısındaki psikolojisini şöyle ifade etmektedir: “Deniz kenarında oynayan, arada bir daha düzgün bir çakıl bulup oyalanan bir çocuk gibiyim… oysa önümde büyük hakikat okyanusu keşfedilmeden duruyor.”Bilim, zaman ve mekanla sınırlı bir faaliyet değildir. Linus Pauling şöyle demektedir: “Dünyada bilim insanlarının araştırmayacağı hiçbir alan yoktur. Yanıtlanmamış bazı sorular hep olacaktır. Genel olarak, henüz sorulmamış sorular vardır…”Bilim, hayata ve doğaya dair  kendini zaman ve mekanla sınırlamadan  her şeyi  kendine konu edinebilen  çok yönlü  kompleks bir süreçtir.
Bilim  kelimesinin İngilizce karşılığı olan Science  terimi, Latincedeki scientia  sözcüğünden türemiştir. Latince kökü  ışığında  anlamını düşündüğümüz zaman bilim, doğanın, doğal olguların, insanın ve insani olguların  işleyişini anlamak, açıklamak ve  kavramak için yapılan  yapılan insani çabadır. Bilim, doğayı ve insanı illüzyonlar, kurgular, fantaziler ve spekülasyonlar çerçevesinde  anlamaz. Bilim, doğaya ve insana dair sürekli gözlemlenebilir ve elle dokunulur somut kanıtları keşfetmenin çabası içindedir. Bilim sürekli olarak  gözlem yaparak, doğal ve insani olaylara dair deneyler yaparak somut  bilgilere ve verilere ulaşmaya çalışır. Bilim, insanın doğa ve hayatla gerçekçi bir ilişki kurmasının  yoludur. Bilim sayesinde insan, düşünebilmekte, sorgulamakta, gelişmekte ve değişmektedir. İnsan, kendisine ve doğaya dair en hakiki bilgiyi bilim yoluyla elde etmektedir. Evrene ve insana dair her şeyi bilme arzusu, isteği ve motivasyonuyla insan doludur. Merakını ve bilme ihtiyacını tatmin etmek için insan, deneysel yöntemler ve gözlemler yapmak ve gerçeklikten kopmayarak açıklamalar ve sonuçlar üretmek suretiyle düzenli ve sistematik biçimde bilimsel bilgi tecrübesini gerçekleştirmektedir.Bilimsel bilgi, insanın başı boş, amaçsız ve gereksiz bir faaliyeti değildir. Bilimsel bilgi, insanın bilme tutkusundan neşet ederek amaçlı, sistemli ve metodik bir araştırma ve arama sürecidir.
İnsan, olguların  görünen bilgisiyle yetinmemektedir. Doğal ve insani olguların arkasındaki sebebleri ve işleyiş süreçlerini insan bilmeyi ve anlamayı istemektedir. Bilim, bilgimizi, anlayışımızı, algılarımızı ve düşüncelerimizi bir düzene ve sisteme kavuşturtmaktadır.Dış dünyadan maruz kaldığımız   ve duyularımız ile algıladığımız bilgileri mantığımızı kullanmak suretiyle  düşünerek   anlamaya çalışırız. Bilim, duyusal, düşsel ve düşünsel  olanın birlikte  bilgi üretme  çabasının adıdır.Bilim, insana ve evrene dair olgular arasında duyularımızı, düşlerimizi ve düşüncemizi kullanarak ilişkiler kurma ve yasaları keşfetme faaliyetidir.
Bilim, gerçeğe ve gerçekliğe dairdir. Bilim, doğanın ve insanın gerçekliğine dair bir tecrübe olmasına rağmen, gerçeğin  kendisi ve kesinliği  değildir. Bilim, kendisini gerçeklikle ve kesinlikle özdeşleştirmez. Gerçeği aramanın ve test etmenin peşinde olan bilim, mutlak ve kesin gerçekliği ürettiğini ve bildiğini iddia etmez. Bilim dahil hiçbir insani faaliyet, gerçeğin kendisi olduğunu ve mutlak kesin gerçek olduğunu söyleyemez.Bilim kervanı, sürekli olarak yolda düzelmekte, doğrulmakta ve dizayn edilmektedir.Bilimsel faaliyet sürecinde ortaya atılan tezler ve teorilerin doğruluğu ve yanlışlığı sınanmakta, eksik, yanlış ve isabetli yönleri bulunmakta, bütün bilimsel teoriler ve tezler sürekli olarak gözden geçirilmekte, yenilenmekte ve değiştirilmektedir. Bilim, insan ve doğayla bir inatlaşma içine girmemektedir. Bilim, doğa ve insanla açıklık ve değişime temelinde bir ilişki kurmaktadır.