Yasir Abdulaziz
TT

‘Muz cumhuriyeti’ değil!

2021 yılında ABD eski Başkanı Donald Trump, başkanlık seçimlerinin sonuçlarına itiraz ederek destekçilerine protesto çağrısı yaptı. Bu çağrının ardından Kongre binasına düzenlenen saldırı olayları sonrası sosyal medya şirketlerinin kendisini yasaklaması üzerine Trump, ana ‘sosyal medya’ mecralarını yöneten dev teknoloji şirketlerine dava açtı.
Trump'ın beklenmedik bir şekilde ABD Başkanlığı pozisyonuna gelişi, bu etkili ve popüler platformları kullanmasaydı elde edilemezdi. Daha önce kendisinin de itiraf ettiği gibi, hepsinin onu yasaklamayı kabul etmesi karşısında şoke oldu ve çok üzüldü.
Bu şirketlerin ne kadar tehlikeli hale geldiklerini, kamu işlerinin gidişatına müdahale etme, politikacıların ve siyasi partilerin şanslarını etkileme konusundaki artan yeteneklerinin altını çizdi. Trump, söz konusu şirketlerin kontrolden çıktıklarına dair ‘ABD Başkanı'nı yasaklamış olmalarından daha iyi bir kanıt olmadığını’ gördü.
Evet, bu şirketler ABD Başkanı’nı görev süresi boyunca ve ayrıca eski bir başkan ve ‘önemli’ bir Cumhuriyetçi aday olduğun dönemde yasakladı. Bu yasakla onun sesini susturmayı ve tüm bu platformlarda yaklaşık 146 milyon takipçisine erişimini sınırlandırmayı başardılar. Bu şüphesiz, onun hassas ve önemli siyasi mesajlarının, destekçilerine ve ulusal ve küresel izleyici kitlesine ulaşmasını sınırladı.
Donald Trump, siyasi yaklaşımında mükemmel şekilde popülist bir yaklaşım sergiliyor. Bu çok fazla kafa karışıklığına neden oldu ve farklı düzeylerde birçok eleştiri aldı. Hem başkan adayı iken hem bir sürprizi gerçekleştirip iktidara geldiğinde, hem de son başkanlık seçimlerini ‘hileli’ olarak nitelendirdiğinde eleştiriler aldı. O hileli olarak nitelendirdiği seçimlerin ardından ABD’lileri ve diğerlerini şoke eden bir sahnede, destekçilerini protestoya ve Kongre Binası’na saldırmaya çağırdı. Öyle ki, eski Başkan George W. Bush bu görüntüyü ‘muz cumhuriyeti sahnesi’ olarak tanımlamıştı.
Trump'ın sosyal medyadaki uygulamalarından bazıları, özellikle Kovid-19’un ciddiyetini küçümsediği, tutarlı kanıtlar olmadan başkanlık seçimlerinin bütünlüğüne meydan okuduğu veya destekçilerini protestoya teşvik ettiği zamanlarda çok fazla tartışma ve rahatsızlığa yol açtı. Ancak teknoloji devlerinin platformlarında Trump'ı yasaklaması kötü düşünülmüştü. Bu şirketler, sorumluluk ve yetkilerinin kapsamı dışında kalan, kurallarını ihlal etme bahanesiyle, seçilmiş bir devlet başkanının veya geniş halk tabanına sahip bir siyasi liderin sesini susturma hakkını kendilerinde buldular. Oysa bu hak, ülkenin yasal ve siyasi kurumlarına emanet edilmiştir.
Trump, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik kısıtlayıcı önlemleri yasaklayan ABD Anayasası'nın Birinci Değişikliğine dayanarak dava açtı. Yasağı savunanlar, anayasa değişikliğinin, kamu görevlilerinin düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamasını engellediği bahanesiyle kararı savundular ki bu kendilerine göre özel şirketler için geçerli değildi.
Bu özel savunma, şirketlerin sınırlarını aştıklarının açık bir kanıtıydı. Çünkü yazarlarının sesleri susturma ve ifade özgürlüğünü kısıtlama yetkilerinin özel sektördeki bazı yatırımcıların eline geçebileceğini hayal etmemiş olan anayasa değişikliğinden etkilenmemekle birlikte, artık yetkililerin ve siyasi liderlerin iletişim alanını kontrol edebilecek konuma geldiler.
Trump ‘ana etki medyasından’ menedildiği 2021'de yaşanan söz konusu savaştan yıllar sonra kendi ‘Truth Social’ platformunu geliştirdi. Bu gelişmelerden sonra, insanlarla konuşabilmek için bu şirketler Trump'ı hayata döndürmeye karar verdiler. Elon Musk, geçtiğimiz Kasım ayında onu Twitter'a geri getirdi. Ardından Meta iki ay önce Facebook ve Instagram üzerindeki yasağını kaldırdı. YouTube ise geçtiğimiz Cuma günü kanalını yeniden etkinleştirdi.
Görünüşe göre Trump söz konusu medyaya dönüşüne sevinmiş ve geri döndüğünden beri Twitter'da tweet atmamış olmasına rağmen, YouTube'a dönüp takipçilerine bir mesaj göndermek için hevesliydi: “Geri döndüm. Beklettiğim için üzgünüm.” Bu süreç uzun sürmedi. Trump, kendi kurduğu sosyal medya platformu Truth Social'dan bir açıklama yaparak 21 Mart Salı günü tutuklanmayı beklediğini duyurdu. Trump, destekçilerine ‘ulusu geri almak için’ protesto çağrısı yaptı.
Önümüzdeki günler ABD için şoklarla ve heyecan verici gerçeklerle dolu olacak. Göründüğü gibi dev teknoloji şirketleri bu gerçeklerde ve olası geri dönüş faktöründe önemli bir oyuncu olacak. Bu sayede popülist liderler ilerler ve iktidara gelirler veya yasaklanırlar. Böylece itibarları ve etkileri kaybolur. Ya da insanlara ilham vermek ve güçsüzken onları protesto etmeye ve değişiklik yapmaya teşvik etmek için geri gelirler. Anayasa ve değişiklikleri, mahkeme kararları ve köklü siyasi ve medya kurumları, ‘muz cumhuriyetlerinden’ birinde değil, mükemmel bir demokratik cumhuriyette durumu kontrol etmek veya benzer bir etki yaratmakla ilgilidir.