Emel Musa
Tunuslu şair ve yazar
TT

Aile dayanıklılığını güçlendirmek, bugün ödenebilecek en düşük maliyet

Neredeyse 20 yıl önce, devletin çabuk etkilenen gruplarla, özellikle çocuklar ve yaşlılarla ilgilenme yöntemi, kurumsal barındırmaya başvurmak ve gerekli insan kaynaklarını ve ödenekleri tahsis etmekti. Ancak günümüz gerçekliğinde, toplumların ve bir bütün olarak dünyanın ve toplumsal ilişkilerin geçirdiği değişimlerden ötürü, sonuçlar özellikle çocuklar söz konusu olduğunda, kurumsal barındırma seçeneğinin başarısızlığını göstermeye başladı. Bu başarısızlık birkaç noktada ortaya çıkıyor. Bunların belki de en önemlisi, barındırılanların çoğunluğunun eğitim düzeyinin düşük olmasıdır. Bunun yanı sıra, özellikle entegrasyon çabalarını vuran ve bunların olumlu yönlerini sınırlayan bir dönem olarak güçlü şokların yaşandığı ergenlik döneminde psikolojik sorunların üstesinden gelmek için gerekli uzlaşmayı göstermemek de var.
Şu açık ki desteklenmeyen ergenleri yatıştırma ve başarılı bir şekilde kucaklama sorunu gittikçe büyüyor. Çünkü çocuğun hakları artıyor ve ergenlerin sorunları sürekli katlanarak karmaşıklaşıyor. Zor durumlarda ergenlerle baş etmede ciddi zorluklarla karşılaşılıyor. Bugün dünyanın her yerindeki ailelerin bu sorunu yaşadıkları ortadayken, destek alamadıkları için devlet kurumlarında barınan çocuklar sizce nasıldır?
Bu yüzden bugün, ailenin çocuğa ve onun psikolojik ve fiziksel güvenliğine yönelik bir tehdit kaynağı olduğu durumlar dışında, psikolojik ve duygusal olarak çocuğun doğal ortamında bulunmasından daha değerli bir şey olmadığı konusunda bir tür görüş birliği vardır. Bu bağlamda, yeni yaklaşımın, çocuğu doğal ortamında, ailesinin yanında veya kabul eden ailelerin yanındayken maddi olarak desteklemeye dayandığına dikkat çekmek istiyoruz.
Bununla birlikte, çocuğu yetiştirememe ve ona bakamama nedeniyle desteksiz veya uç bir noktada olmaktan koruyan en ideal mekanizma, ailelerin ekonomik olarak güçlendirilmesidir. Zira aile sorunlarını ele almaya odaklanmak, pratikte sokak çocukları olgusunu engellemek ve çocuklara yönelik bariz şiddeti, ihmali ve özensizliği önlemek demektir. Çocukları korumanın geleceği ve nesilleri korumak olduğunu unutmamalıyız.
Bu nedenle günümüzde baskın olan yaklaşım, aileye odaklanarak beşeri sermaye sorunlarını ele alan yönetişimdir. Aile toplumun çekirdeğidir ve birliği olmadığında, acı çeken kadınları ve ihmal edilen çocukları görürüz. Aileleri yıkan sorunların çoğunun arkasında ekonomik nedenler yatmaktadır.
Elbette bazıları, ekonomik desteğin büyük fonlar ve bütçeler gerektirdiğini sorgulayabilir. Ancak bu tür bir düşünce, gerçeğin yanlış anlaşılmasına ve finansal tahminlerin ayarlanmasında ve maliyetlerin belirlenmesindeki bir zayıflığa işaret eder. Şiddetin maliyeti pahalıdır. İhmal edilen, devletin müdahalesine rağmen sorunlu olarak kalan bir çocuğun bedeli tahmin edebileceğimizden fazladır. Bedelini düzensiz göçle, terör şebekelerinin onları cezbetmesiyle, zekayı ve emeği ziyan etmekle ödüyoruz. Barınma merkezlerinde çocuklar ve yaşlılar gibi destekten yoksun gruplar için ayrılan ödenekleri hesaplasak bile, kurumlar oluşturmayı, onları hazırlamayı, donatmayı ve çarkını döndürmeyi içeren devasa ödenekler olduğunu göreceğiz. Bu, yoksul veya düşük gelirli aileleri ekonomik olarak güçlendirmek için açıkça tahsis edilebilecek fonlardan çok daha yüksek bir maliyettir. Bu sebeple aileyi, kadını, çocuğu ve toplumu bir bütün olarak korumakla ilgileniyoruz.
Mantığımız bize, ailelerin ekonomik olarak güçlendirilmesinden başka bir çözüm olmadığını, aksi takdirde ülkelerin yakında aynı sosyal müdahale metodolojisiyle devam edemeyeceklerini söylüyor. Durum şu ki, destekten yoksun bir çocukluğu üstlenme ve barındırma metodolojisi tarafından bilinen çeşitli başarısızlıkların tezahürlerinin kanıtladığı gibi, önlem almak hiçbir şekilde garantisi olmayan tedaviden daha iyidir.
Metodoloji iyi ve kurumsal barındırma etkili olsa bile, bugün hangi ülke binlerce evsiz ve desteksiz çocuğu barındırabilir? Binlerce çocuğa bakmak için uzman yöneticiler görevlendirebilecek hangi devlet var?
Ortalama yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak artan nüfus, bu yukarıda söylediklerimi sağlamayı imkansız hale getiriyor. Ülkeler ne kadar çaba harcarlarsa harcasınlar eksik olacaktır. Bu nedenle mantıklı düşünüldüğünde, ailenin güçlendirilmesi ve desteklenmesi ile geçim kaynağına ihtiyaç duyan ailelere yardım edilmesi ilkesine öncelik verilmesi gerekmektedir. Bu noktada, bugün sıkıntılarla boğuşan ve beklenmedik bir anda krize giren bir dünyada ailenin dayanıklılığının nasıl güçlendirileceğine dair derinlemesine ve üzerinde iyi düşünülmüş bir strateji geliştirmek önemlidir.
Ailenin dayanıklılığını güçlendirmeye yatırım yapmak, parasal açıdan gerilim, şiddet, boşanma, ihmal, bozulma ve suç giderlerinin azalması demektir. Bu da farklı bir hesaplama yeteneği gerektirir.