Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

‘+’ ülkeler ve ‘-’ ülkeler

Sevgili okur; yukarıdaki başlık sizi şaşırttı mı? Açıklaması basit. Bugün dünya, özellikle Kovid-19’dan sonra sayısız krizden geçiyor. Ancak en önemli kriz Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşı değil, bu yıkıcı savaşla nasıl başa çıkılacağıdır.
Dolayısıyla artık kalkınma ve istikrar peşinde koşan, kendi coğrafi çevrelerinin ve dolayısıyla uluslararası toplumun büyümesine ve istikrarına katkıda bulunan ulusal projelerinin başarı şansını artıran “devletler” olarak tanımlanabilecek ülkelerle karşı karşıyayız.
Başta ABD önderliğinde olan ülkeler olmak üzere  “-” nitelendirilebilecek devletler ve bunlara siyasi olarak eklenen İsrail var. Zira İsrail, dünyadaki olaylara kısaca baktığımız zaman tüm uluslararası camiaya olumsuz yansıyor.
Bu giriş neden? İşte basit bir örnek: OPEC+ tarafından yapılan üretimi kısma duyurusunu yorumlayan ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, bunun “yapıcı olmayan bir davranış” olduğunu ve artan enflasyon ortamında küresel büyüme beklentilerine ilişkin belirsizliği ve tüketicilerin üzerindeki yükü artıracağını söyledi.
Aslında bu açıklama, OPEC'in kararından çok Washington'ın Ukrayna'daki savaşı ele alış tarzıyla ilgili. Bugün Ukrayna'daki savaşın ikinci yılına girilmesiyle birlikte bunun sadece Ukrayna'da değil uluslararası toplum üzerinde yarattığı krizleri saymak zorlaştı.
Dünya Bankası Grubu, web sitelerindeki politik bir tartışmanın girişinde şöyle deniliyor:
“Savaşların ilk gerçek kurbanlarından” alıntı yapılarak tartışmaya sunulan Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin “insan refahı üzerinde geniş kapsamlı sonuçları” vardır. Öncelikle Ukraynalılar için ama “tüm dünyada da.”
Savaşın maliyetlerini belirlemenin, “Gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) gibi standart göstergeler kullanarak savaşın karmaşık refah etkilerini belirlemenin zorluğuna ek olarak, güvenilir verilerin olmaması nedeniyle zor bir iş olduğu” da ekleniyor.
Sonuç olarak bu savaş, Ukrayna'da enerji ve gıda krizlerinin yanı sıra insani krize neden oldu ve bugün hiç kimse bu krizin yansımalarının dışında değil. Tüm bunlara rağmen Washington, krizi siyasi olarak çözmek için diplomatik yollara başvurmadan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i yenmek konusunda ısrar ediyor.
Buna göre Suudi Arabistan ve Körfez Arap ülkelerinin başını çektiği kalkınma, istikrar ve vatandaşlarının refahını arayan ve bunun ancak bölgesel ve uluslararası iş birliği ile sağlanabileceğini açık bir şekilde beyan eden “ ” devletler ile karşı karşıyayız.
Uluslararası toplumun, kendi iç rekabet meselelerine uygun hareket etmesini isteyen “-”  ülkeler ve “ ” ülklerin meseleleri benzer meseleler değil. Örneğin İsrail, Arap barış girişimine ve İbrahim barışına rağmen asla bölgede barışı sağlamaya çalışmadı ve birbiri ardına fırsatları kaçırdı.
Dolayısıyla, net bir vizyonla refah ve istikrara götüren hedeflere ulaşmaya çalışan ‘ ’ ülkelerle karşı karşıyayız. ‘-’ ülkeler ise krizlerin bir strateji olmadan veya Ukrayna krizinin hem Ukraynalılar hem de uluslararası toplum için ciddiyetini dikkate alarak devam etmesini istiyor.
Net bir vizyon olmadan derken buradaki en basit örnek -Hazine Bakanı'nın açıklamalarına rağmen- ABD Başkanı Joe Biden'ın, OPEC'in üretimi kısma kararının “düşündüğünüz kadar kötü olmadığını” söylemesi. Bana bu çelişki nedir diye soruyorsan? Cevabım: Yorum yok.