Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Büyük şov

ABD’de her şey şovdur. Her şeyde bolca Hollywood endüstrisi ve felsefesi vardır. Sahne baskın olmalıdır, gerçek kahraman oyuncu değil yönetmendir. Oyuncu yönetmenin onu istediği gibi hareket ettirdiği bir araçtan ibarettir. Bu nedenle her filmin sonundaki kapanış jeneriğinde akan tüm isimlerin sonunda yönetmenin imzası bulunur.
Las Vegas'ta zenginler kumar kulüplerinde paralarını ve servetlerini kaybetmeye davet edilirler. Kurbanları cezbetme, onları kesime götürülen koyunlar gibi kaybetmeye sürükleme sürecini kolaylaştırmak amacıyla da onlar için en büyük ve pahalı sanatsal gösteriler düzenlenir ve bunlara her zaman en ünlü Hollywood yıldızları katılır.
Donald Trump'ın New York'taki duruşması ise tarihin en heyecanlı ve ilginç gösterisiydi; kameralar, mavi uçağını New York hava sahasına girdiği andan itibaren takip etmeye başlıyorlar. Büyük bir uçak, suya bitişik dev bir pist var. Uçak gergin bir iniş yapıyor, tekerlekler yere değiyor ve frenler kudretli kuşun hızını kesmeye başlıyor. Hoş geldiniz Sayın Başkan.
Uçak durduktan sonra içinden art arta adamlar iniyor. Yardımcılar, eskortlar, korumalar ve kim bilir kimler. Bu andan itibaren yerdeki kameralar, uçağın sahibini Columbus Meydanı'ndaki sahibi olduğu kuleye kadar takip ediyor. Dünya genelinde milyonlarca insan biletsiz, ücretsiz olarak bunu izliyor. Sonra kestik deniliyor ve çekim duruyor.
Ertesi günün sabahı ABD'nin en ünlü adamı mahkemeye geliyor ve kendisine adı, yaşı, mesleği ve doğum yeri soruluyor. Bu adam hayatında ilk kez kibirli, gürültülü ve telaşlı değil, sakin, sessiz ve keyifsiz. Yönetmen ona, insanların sempatisini kazanmanın en iyi yolunun bu olduğunu tavsiye etmiş. Sakin olun Sayın Başkan, duygularınızı ve ellerinizi tamamen kontrol edin. Hiçbir şekilde gülümsememelisiniz ve evet, çekim başlasın.
Sayın Savcı görünüyor ve ilk kez eski bir başkana suçlamalar yöneltiyor. O da ne, savcı siyahi bir genç adam. Hayır, hayır gösterinin bu kısmı en güzel ve şaşırtıcı kısmı. Artık siyahi bir adam beyaz bir başkanı yargılıyor ve ona itibarını tehdit eden, onu hapse atabilecek suçlamalar yöneltiyor. ABD bu büyük gösteri karşısında şaşkına dönmüş, neyi alkışlayacağını bilmiyor; hukukun üstünlüğü mü yoksa saygınlığının zedelenmesini mi? Başkanın yargılanmasını mı yoksa küçük düşürülmesini mi? Bu şov, Trump'ı yaklaşan seçimleri kazanan bir kurban mı yoksa halk nezdinde kahraman, anayasa nezdinde bir kaybeden mi yapacak?
Trump, şehirdeki en yüksek kulesinden edindiği deneyimlerden nasıl şov yapması gerektiğini bildiği için, hukuku ve mahkemeyi sunduğu realite televizyon şovunun bir devamı haline getirdi. Sahneleri arasında, aile ile birlikte dinlenmesi tavsiye edilen sıradan ve klişe bir hikaye anlatılıyor.