Dr. Muhammed Nuğaymiş
Kuveytli yazar
TT

Sayılarla kandırmak

İstatistikçiler, insanları sayılarla nasıl kandırabileceklerine dair bir hikâye anlatırlar! ABD'nin Seattle eyaletinde bir gazetecinin bir otobüse bindiğini düşünelim. Otobüste dünyanın en zengin insanı kabul edilen Bill Gates ve diğer dokuz kişinin olduğunu hayal edin. Gazeteci, otobüsteki tüm yolculara ortalama yıllık gelirlerini sorarak bir rapor oluşturmak ister. Her bir kişinin yıllık geliri 100 bin dolar ve Bill Gates'in yıllık geliri ise altı milyar dolardır. Bu bilgiler yayınlansa raporda şu ifadeler yer alır:

“Seattle eyaleti sakinlerinin yıllık ortalama geliri yaklaşık 600 milyon dolar!”

Bu hesap, tüm geliri kişi sayısına (10 kişi) bölerek yapılır. Oysa milyarder Gates otobüsten inse ve gelirler o olmadan toplanıp kalan sayıya (dokuz kişi) bölünse yıllık ortalama 100 bin dolara dönüşür. İki rakam arasında büyük fark var.

Bu alegori, sayıların manipülasyonunu temsil ediyor. İstatistik dersinin başında kıdemli bir profesör bize şöyle demişti:

“Biz istatistikçiler en tehlikeli yalancılarız. Çünkü istersek size sayılarla yalan söyleriz ve siz de bize inanırsınız.”

Böylece istatistikte, bir veri setindeki uç değerlerin ortalamasını, ortancasını ve modunu nasıl etkilediğini öğrendik. Bu, alıcının münferit veya nadir olaylara aldanmaması için istisnai sayıları hariç tutmamızı sağlayan şeydir. Son yirmi yılda yüzde 2'lik artış olduğunu bildiğimiz trafik kazaları oranı, bir yıl içinde meydana gelen deprem veya afet nedeniyle yüzde 35'e yükseldiğinde, raporlarımızda veya kararlarımızda istisnai yılın hariç tutulmasını gerekçeli olarak belirtmemiz gerekir.

Yani istatistiklerin sağladığı veriler bizim için önemli olduğu gibi aynı zamanda da tehlikeli. 1868 yılında İngiltere Başbakanı Benjamin Disraeli'nin ‘sıradan yalanlar, büyük yalanlar ve istatistikler’ olduğunu söylemesine neden olan da buydu! Halefi olan İngiltere Başbakanı Winston Churchill daha sonra, ‘Gerçek çok değerlidir ve bu yüzden onu yalan ordularıyla korumalıyız’ demişti.

Rakamların yalan söyleme veya manipüle etme yeteneği, sadece ekonomi ve siyasetle sınırlı değildir. Pazarlama, satış, yönetim ve hatta çalışanların, yıllık ikramiyeden yararlanmak için şişirilmiş bir istatistiğe dayalı olan müşteri memnuniyeti anketinde bile bu durum vardır! Sık sık merak ettiğim şeylerden biri de bir çevrimiçi film ve dizi platformunun ‘en çok izlenen filmler/diziler’ olduğunu iddia ettiği yapımların acaba gerçekten baştan sona izlenmiş olduğu mu yoksa istatistikleri güzel olduğu için insanların kapak fotoğrafına ‘tıklayarak’ mı en çok izlenenler arasına girdiğidir.

İstatistikteki ihmal sorunu, karar vericiyi bir yasayı değiştirirken veya önemli bir kararı engellerken temel ve tehlikeli kararlar almaya itebilir. Çünkü etrafında istatistik biliminde çok bilgili danışmanlar ve onların diğer disiplinlerden muadilleri yoktur. Örnek vermek gerekirse; yıllık boşanma oranlarının evliliklere kıyasla olduğuna inanmak mantıklı değil. Biz de bu yıl “Kim evlendiğinden çok boşanıyor” diye soruyoruz. Peki, uzun yıllar evvel yapılan eski evliliklerle bu yıl yapılan yeni evlilikleri nasıl kıyaslayacağız? Karşılaştırma, dedikleri gibi, iki elma arasında olur. Bir elma ile bir portakal arasında değil.

Yalan ipinin kısa olduğu doğrudur. Ancak bazı yalanlar başarılı olur ve sonra saygı ve sevgi duydukları yüksek bir yetkili tarafından aldatılanların vicdanlarında derin bir yara haline gelir. Bu nedenle filozof Nietzsche şöyle demiştir:

“Bana yalan söylediğin için değil, bundan sonra sana inanmayacağım için üzgünüm.”