Kasım 2024’teki başkanlık seçimleri yaklaşırken ABD’deki olayların hızı, kafa karıştırıcı bir seviyeye ulaştı. Bu, aynı sahadaki siyasi yorumcularda bile açıkça görülüyor ve tabii ki dışarıdan bir gözlemcinin yaşanan gelişmeleri anlamasını da zorlaştırıyor. Kafa karışıklığının kaynağı, eski başkan ve önümüzdeki başkanlık seçimlerine aday olan Donald Trump ve ona karşı peş peşe açılan davalar ile onun, yolculuğu bitiş çizgisine kadar sürdürmedeki ısrarı. Trump’ın niyeti; bedeli ne olursa olsun tekrar Beyaz Saray’a ulaşmak.
Sayın Trump bazen, haberlerinden takip ettiğimiz kadarıyla, insanların onun şerrinden emin olması için zapt edilip demir bir kafese konması gereken tehlikeli bir canavar olarak karışımıza çıkıyor. Bazen de bunun tam tersi. Yani bu adam halihazırda, kamuoyu yoklamalarında gittikçe artan popülerliğinden destek alarak ve yoluna konan tüm engelleri aşma isteğiyle güdülenerek alışılmadık bir siyasi çekişmenin ortasına gırtlağına kadar dalıyor. Amacı, 2016’dan beri dillendirdiği sloganını gerçekleştirmek: ABD’yi bir kez daha itibarlı hale getirmek.
Kendisine açılan yargı davaları çeşit çeşit. Bunlardan biri, siyasi meseleye ilişkin. 2020’deki son başkanlık seçimlerinin sonuçlarını inkâr edip bozma girişimi ve eyaletteki Cumhuriyetçi Parti’ye mensup seçim yetkililerinden oylar üzerinde onun lehine oynamaları yönündeki talebi ile ilişkili olarak Georgia eyaleti mahkemelerinde bekleyen davayı kastediyoruz.
Bir diğeri de avukatının, daha önce bir porno film yıldızına susup uzaklaşması için ödediği bir miktar parayı gizleme teşebbüsüyle ilişkili olarak New York eyaletinde açılan davadır. Bir mahkeme, avukatı üç yıl hapis cezasına çarptırdı ve kendisi, şu an davanın iddia makamının tanığı. Sonra, yakın zamanda New York eyaletindeki bir mahkemede E. Jean Carroll adlı meşhur bir yazarın kendisine yönelttiği bir tecavüz iddiasında bir jüri tarafından suçlandığı davayla şaşkınlığa uğradık. Kendisinden, kadına 5 milyon dolar tazminat ödemesi talep edildi. Jüri, tecavüz iddiasını düşürerek cinsel saldırı ve itibar zedeleme olduğuna hükmetti. Bu, Amerikalı yorumculara, ilgililere ve hukuk uzmanlarına bile garip geldi.
İlginçtir ki Trump, tüm bu iddiaları ve suçlamaları inkâr ediyor ve bunların geleneksel ABD siyaset kurumunun onu başkanlık yarışından uzaklaştırma çabalarının kapsamında olduğu konusunda ısrar ediyor. Ne zaman kendisine yönelik bir dava açılsa kamuoyu yoklamalarındaki popülerliğinin artması da ilgi çekici. Bu durum, kafa karışıklığını daha da artırıyor. Zira ABD ve Batı’daki siyasi yorumcuların iddiasına göre bu davalar başka bir siyasetçiye karşı açılsaydı siyasi tabutuna son çivinin çakılmasını garanti ederdi! Yani Trump, yerçekimi kanunlarının dışında da kendine has bir yörüngede mi dönüyor?
Trump, Cumhuriyetçi Parti içerisinde ön seçimlere aday gösterilen en yakın rakibinden 30 puan önde. Ona en yakın olan, Florida Valisi Ron DeSantis. DeSantis ve diğer Cumhuriyetçi Parti adayları, Sayın Trump’ın başına gelen hadiseler karşısında ya onun şerrinden sakındıkları için sustular ya da aleyhine açılan davalarda ona olan desteklerini ortaya koydular. Bunun tek istisnası, Arkansas eyaletinin eski valisi Asa Hutchinson’dı. Eski muhalifleri de dahil olmak üzere Cumhuriyetçi Parti liderleri de ya sessizliğini korudu ya da desteğini açıkladı. Yakın zamanda bir Cumhuriyetçi senatör, mahkeme kararının ardından Sayın Trump’a iki kez oy vermeye hazır olduğunu dile getirdi. Bu, şaşırtıcı ve kafa karıştırıcı bir şey değil mi? ABD’de bir başkanlık adayının bu kadar ağır ahlaki ve mali davaları yüklenip de devrilmemesi ya da önünün alınmaması mantıklı mı?
Onunla görüş birliğimiz veya ayrılığımız olmasını bir yana bırakarak söyleyelim ki Trump, son yılların da ispat ettiği üzere benzersiz bir savaşçı. Birçok cephede savaşıyor ve sadece ABD’de değil, dünyanın en önemli konumunu ele geçirme yolunda safların ve kamuoyu yoklamalarının ön sıralarında yürüyor.
Suçluluğu ispatlanmadıkça sanığın masum olduğu yönündeki meşhur hukuk ilkesi, hâlâ yürürlükte. Davalar ve adli suçlamalar, psikolojik ve mali açıdan yorgunluğa sebep olabilir, ancak ne kadar çok olursa olsun cezai mahkûmiyete yol açmadığı sürece bir kıymeti yok. Muazzam parasıyla Trump, kendisini savunması için ABD’nin en dâhi avukatlarını seferber edebilir. Son davada suçlamayı hemen reddetti, aleyhine verilen karara çıktı ve avukat ekibine de hükme itiraz etmelerini emretti.
En önemlisi de hakkında yayılan iddia ve suçlamaları duymazdan gelerek onun arkasında yürüyen kalabalık bir destekçi ve taraftar ordusu tarafından destekleniyor olmasıdır.