Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

İçimizdeki beyinsizlere rağmen…

“Süfehâ’ /akletmeyenler-beyinsizler” kavramı Kur’an’ı Kerimde dört ayette beş defa kullanılmaktadır. Bu kullanımlarda inkarcılar iman edenleri “süfehâ” olarak nitelerken aynı ayette Allah Teala tarafından asıl “süfehâ”nın kendileri olduğuna vurgu yapılır.[1] Kıblenin değişmesine itiraz edenler de yine Allah Teala tarafından aynı sıfatla nitelenirler.[2] Diğer iki kullanımın birinde Hz. Musa buzağıyı ilah edinenleri “süfehâ” olarak nitelerken bunların yaptıkları sebebiyle onlarla helak edilme endişesini dile getirir.[3] Son kullanımda da “süfehâ” malları koruyup kullanabilme hususunda  muhakeme yeteneği zayıf ve aklı ermeyenler[4] manasında kullanılmıştır. Bu son ayet hariç diğer bütün kullanımlarda “süfehâ” kavramı aşağılayıcı bir manada kullanılmıştır.

Süfehâ’ kelimesi, “cahillik, ahmaklık, akılsızlık, beyinsizlik, malı boş yere harcama veya barbarlık, küstahlık” gibi anlamlara gelen sefeh kelimesinden ‘sefîh’in çoğuludur. Sefîh “akıllı, olgun ve ağır başlı davranışlarıyla uygar olduğunu gösteren kişi” anlamındaki ‘halîm’in, fıkıh dilinde ise “belli bir zihnî olgunluk düzeyine erişmiş kişi” manasındaki reşidin zıddıdır. Türkçe’de ‘sefih’in karşılığı olarak genellikle “akılsız, beyinsiz” deyimleri kullanılmaktadır. [5]

Süfehâ’ kavramına değinmemizin sebebi 14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde istedikleri sonuçları alamayan özellikle de deprem bölgesinde hezimete uğrayan tarafın bazı yandaşları ve sempatizanları, kendilerini desteklemeyip hali hazırdaki Sayın Cumhurbaşkanını desteklemeleri sebebiyle halka yaptıkları hakaretlerdir. Zira bu güruh kendisini akıllı, zeki, entelektüel, her şeyi iyi bilen olarak gördükleri için kendileri gibi düşünmeyen veyahut da en azından kendilerinin işaret ettiği tarafa destek olmayanları ahmak, beyinsiz, amip, akledemeyen vs. görmektedir. Kendilerine tabi olmayınca da onlara hakaret etme ve onları aşağılama hakkını kendilerinde görebilmektedirler. Hatta yardım yapmışlarsa bu yardımları kendilerinin peşinden gelsinler diye yaptıklarını içlerinde gizleseler de söylemlerinde bu durum çok net bir şekilde ortaya çıktı. Bu söylemlere birkaç örnek verecek olursak; 

"Bu ülke için bu kadar geri zekalı çok fazla...”[6]

"Yardımlar haram zıkkım olsun. Sizler alçaksınız."[7]

“Gönderdiğim bütün yardımlar haram olsun… Ulan Kahramanmaraş siz nasıl insansınız ya. Daha toprağı soğumadı cenazelerinizin. Yazıklar olsun size. Tü Allah sizi kahretsin be, size her şey müstahak cahil amipler. Allah sizi kahretsin. Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya… Allah’ın bir bildiği varmış…”[8]

Bu ve benzeri ifadeleri görünce vahyin çağlar üstü mesajının hikmeti bir kez daha anlaşılmaktadır. Bu anlamaya katkı sunacak şu iki örneği verebiliriz: Birincisi diğer insanların iman edip kabul ettiği hakikate iman etmeye davet edilen münafıklar; “Ne yani, şu süfehânın/akılsızların inandığı gibi mi inanalım?” diyerek kendilerini akıllı, iman eden insanları akılsız-beyinsiz görmekteydiler. Çağdaş versiyonları da onların izinden aynen gitmektedir. Zira eskiler de yeniler de ataların izinden akılsızca gitmekte mahirdirler! İkinci örnekte Münafikun suresinde hatırlatılan  husus şudur: Vahyin nazil olduğu dönemde yaşayan bazı münafıklar ve hakikat inkarcıları yapacakları yardımı şartlı yapıyorlar ve şu sözlerle bunu dillendiriyorlardı: “Allah’ın Elçisinin yanında bulunanlardan maddî desteğinizi kesin ki, böylece onun etrafından dağılıp gitsinler!”[9] bugünkü versiyonlarının da deprem bölgesindeki afetzedelere aynı mantıkla yardım ettikleri anlaşılmaktadır. “RTE”yi desteklememek şartı ile size yardım ettik. Size yardım etmemize rağmen onlara destek olursanız siz beyinsizsiniz!” Oysa eskilerde yeni versiyonları da göklerin ve yerin hazinelerinin ve hükümranlığın Allah’a ait olduğunu ve onu dilediğine dilediği ölçüde vereceği gerçeğini idrak etmemişlerdir. Kendini müstağni gören müstekbirlerin tavırları her daim aynı olmaktadır. Çünkü inananlara dokunacak-ulaşacak her hayır ve iyilik onları üzmekte ama inananların başına gelebilecek kötülükler-sıkıntılar onları sevindirmektedir. Ama şunu unutmamak gerekir ki baskı ve eziyetler karşısında direnerek sabreder ve kötülüklerden dikkat ve titizlikle sakınıp korunursak, onların hile, entrika ve tuzakları bize hiçbir zarar veremeyecektir.[10]

Bütün bunları görüp yaşadıktan sonra Rabbimize şöyle yakarmaktan başka bir yol yok gibi;

“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk etme Allah’ım!”[11]

 

[1] el-Bakara 2/13

[2] el-Bakara 2/142

[3] el-A’raf 7/155

[4] en-Nisa 4/

[5] TDV. Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, 2/1375

[6] https://www.sabah.com.tr/galeri/magazin/chp-kafasi-yine-bildiginiz-gibi-secim-sonucunu-hazmedemeyen-zeynep-beserlerden-halka-hakaret/5, Erişim tarihi: 16.05.2023

[7] https://www.aksam.com.tr/guncel/baskan-erdoganin-destekcilerine-hakaretler-yagdirdi-tepkiler-cig-gibi-buyudu/haber-1367168, Erişim tarihi: 16.05.2023

[8] https://twitter.com/secimtr2023/status/1657866704096043011, Erişim tarihi: 16.05.2023

[9] Münafikun 63/7

[10] Âl-i İmrân 3/120

[11] el-A’râf, 7/155