Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Tunus’ta Burgiba’nın mirası için verilen mücadele

Tunus Başbakanı Yusuf Şahid’i destekleyen Ulusal Uzlaşı Bloğu’nun Yaşasın Tunus Partisi’nin kuruluşunu deklare etmesi, dünün kardeşleri arasında bir savaş mı alevlenecek sorusunu akla getirdi. Bazıları, parti programı, hedefleri, hatta planlarında bile Nida Tunus Partisi’ne benzeyen, klonlanmış bir ikizi gibi olan, aralarındaki tek farkın kişiler olduğu bu yeni partinin kuruluşunu, iki taraf arasındaki siyasi hesapların görülmesinin ve partinin dağılmasının başlangıcı olarak görüyor.
Bazıları ise bunun, Nida Tunus Partisi içerisinde yapılmış ve diğer tarafların çıkarlarına hizmet eden bir darbe olduğunu düşünüyor. Ancak dünün kardeşleri ve ortakları arasında bu yaşananlar, bölünme, parçalanma, dağılma veya parti içi darbe gibi nasıl bir siyasi vasıf ile tanımlanırsa tanımlansın sonuç olarak en çok Nahda’nın işine yarayacağı kesindir. Bu ayrışmadan en çok çıkar sağlayacak olan taraf Nahda’dır. Zira sivil akımın bölünmesi, özellikle de dış kaynaklı ideolojilere sahip olan radikal parti ve grupların çıkarınadır.
Nida Tunus Partisi içerisinde bu siyasi ve partisel parçalanma yaşanırken Nahda Hareketi’nin eski müttefiği ve cumhurbaşkanı Munsif Marzuki de yeniden siyaset sahnesine dönmeye çalışmaktadır. Yakın bir zamanda açığa çıkarılan ve “gizli servis” olarak bilinen dava nedeniyle her ne kadar sorunlar ve suçlamalar ile karşı karşıya kalsa da ne pahasına olursa olsun siyasi areneya dönmek isteyen Marzuki, Nahda Hareketi ile yeniden ittifak çağrısı yaptı.
Başbakan Yusuf Şahid’in koalisyon ortaklarından biri olan Nahda Hareketi bu gizli servis suçlamaları nedeniyle zor günler geçiriyor. Suikaste kurban giden siyasetçiler Muhammed İbrahimi ve Şükrü Belayid’i savunmak için kurulan komisyonda Nahda Hareketi’ni şu sözlerle suçladı, ”Cumhurbaşkanı’na Nahda Hareketi’nin gizli bir servisi olduğunu vurgulayan son derece tehlikeli belgeler hakkında bilgi verilmiştir.” 
Kartaca Sarayı’ndan yapılan son açıklamasında Cumhurbaşkanı  El-Baci Kaid es-Sibsi ise bu konuda şunu söyledi, "Mensubu olduğum görüşten uzakta bulunduğum Cumhurbaşkanlığı makamına dayanarak şeffaflığı desteklediğimi bildirmek isterim. Nahda Hareketi eğer gerçekten bir şeyler gizlemiyorsa bu soruşturmadan da korkmamalıdır. Ayrıca biz de Nahda Hareket’in gizli bir kolu olup olmadığından emin olmalıyız.” Nahda Hareketi ise başta lideri Gannuşi olmak üzere önde gelen yöneticilerinin yaptıklar açıklamalar ile bu suçlamaları redderek, yalan ve haksız olarak niteliyor.
Nahda Hareketi’nin suikastler planlamak ve uygulamak için bir gizli servisi bulunduğuna yönelik suçlamalar tekrar Tunus’un gündemini meşgul ediyor. Aralarında merhum siyasetçi Muhamme İbrahimi’nin siyasi partisi olan Halk Cephesi ve Genel Sekreteri Züheyr Hamdi gibi birçok taraf ise bu suçlamaların doğru olduğunda hemfikir.
Müslüman Kardeşler’in ideolojisini benimseyen Nahda Hareketi siyaset arenasında yer alırken ve herkes Tunus Genel İşçi Sendikası’nı egemen kılmaya çalışırken, Nida Tunus ile Yaşasın Tunus partileri arasında Burgiba’nın mirası hakkında yaşanan mücadele, gelecekte yaşanacak herhangi bir seçimde her iki partinin de oylarının gerilemesine neden olabilir.
Ancak  modern Tunus’un kurucusu ve medeniyetinin sembolü sayılan  merhum Tunuslu lider Habib Burgiba’nın sloganlarının ve düşüncelerinin taşıyıcısı bu iki ulusal sivil güç arasındaki mücadele, bölünme, parçalanma ve ayrılık gerçekten gerekli midir?
Toplumun farklı kesimlerini hedef alan ekonomik sorunlardan muzdarip olan Tunus’ta memurların ekonomik durumlarının düzeltilmesi için grev çağrıları yapılırken, ülkenin ana gelir kaynağı ve tek döviz giriş kaynağı olan turizm sektörünü vuran terör saldırıları nedeniyle kamu, özel ve ekonomik hayat bir de grevler nedeniyle durma noktasına gelmişken bu gruplar arasındaki gibi anlaşmazlıklara ülkede yer var mıdır?
Partilerin yeniden üretilmesinin, kopyalanmasının ve bölünmesinin demokratik sürecin bir parçası olduğu bahanesi,  gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü demokrasi sadece partilerle yaşayıp onlar sayesinde ayakta kalmaz. Partiler aslında iktidara ulaşmaya çalışan siyasi örgütlerden ibarettir ve  demokrasinin uygulanmasına yardımcı olan araçlardan biridir.
Partiler demokrasinin işlemesi için gerekli olan tek yol ve metod değildirler. Partiler olmadan da siyasi çatışmaların yaşanmadığı ve çok daha sağlam ve olgun bir demokrasi kurulabilir. İlk demokrasi deneyimi olan Atina demokrasisinde partiler yoktu. Dolayısıyla demokrasi partiler olmadan da yaşayabilir. Aynı şekilde partiler demokrasiyi öldürüdüğü için halkçı bir demokrasi kurduğunu söyleyen Muammer Kaddafi’nin bu sözlerinin de doğru olması gerekmiyor.
Tunus, Arap Baharı adı verilen olayların ardından Libya, Suriye ve Yemen gibi kaosa yakalanmadı. Ama bunun yerine ülke, bu dönemden sonra kurulan ve iktidara gelen partilerinden biri olan Nida Tunus Partisi’nde olduğu gibi parti içi bölünmelere tanıklık etti. Her ne kadar Tunus siyasi olarak  istikrarlı görünse de hem Nida Tunus hem de Yaşasın Tunus partilerinin düşmanlarının kendilerini Şükrü Belayıd ve Muhammed İbrahimi’nin ölümlerinden siyasi çıkar sağlamakla suçlamaları gibi partiler arasındaki mücadeleler ve karşılıklı suçlamalar ne çalışan ne de işsiz Tunuslulara bir fayda sağlamamaktadır.