Halid Kıştini
Iraklı gazeteci - yazar
TT

Açgözlülük hakkında ne çok şey söylendi

Açgözlülük hakkında çok sayıda atasözü ve özlü söz söylenmiştir. Eskiden Araplar, açgözlülüğü ile ünlü biri olan Eşab’a atfen açgözlü kişiler için “Eşab’tan daha açgözlü” derlerdi. Keza “Tufeyl’den bile daha açgözlü” (Kufe’deki otlakçılara kendisine nispeten Tufeyliler denirdi), “Felhasan’dan daha açgözlü” veya “Kumarbazdan daha açgözlü” de derlerdi. Bu sonuncusunun söylenme nedeni, kumarbazların kaybettiklerini geri kazanma hırsına kapılarak her şeylerini kaybedene kadar oynamalarıdır. Bunlara ek olarak, “Kayayı çevirenden daha açgözlü” diye bir atasözü de vardır ki anlatılana göre hikayesi şöyledir: Yemen’de Ma’ad kabilesinden bir adam, üstünde “Beni çevir, sana faydam dokunur” yazılı bir kaya parçası görmüş. Uzun bir uğraşıdan sonra çevirmeyi başardığında diğer tarafta “Açgözlülük sahibine ancak kötülük getirir” yazısının yer aldığını görmüş. Adam çok öfkelenmiş ve başından oluk oluk kanlar akıp ölene kadar başını kayaya vurmuş. Açgözlülük hakkında söylenen atasözlerinden biri de “Ele geçirme hırsına kapıldılar ama ellerine geçen sadece acı ve ıstırap oldu.”
Arap halkları arasında da bu konuyla ilgili birçok söz vardır. Suriye ve Lübnan’da “Açgözlülük faydadan çok zarar verir”, Suudi Arabistan’da “Açgözlülük birleştirmez ayırır” denir. Kuveyt’te ise “Açgözlülük basireti bağlar”. Açgözlüler hakkında ayrıca birçok alaycı söz de söylenmiştir. Örneğin; “Kendisine kapımızı açtık hayvanıyla evimize yerleşti” veya Tunuslu atasözü, “Akşam yemeğine kal dedik, yatıya kaldı” gibi. Filistin’de ise kadınlardan bahsetse de aslında açgözlülüğü anlatan “Tenceresi ateşte ama gözü komşusunun tenceresinde” atasözü kullanılır. Arap Yarımadasında açgözlüler için “Açgözlü insan ucuza bile tamah eder” denir.
Batılılar da açgözlülüğü yedi öldürücü hatadan biri saymış ve  açgözlülük ile zenginlik arasındaki bağa dikkat çekmişlerdir. Eski Romalı şair Horatius şöyle der:
Açgözlülük zenginlikle bağlantılıdır
Zenginliğin artması ile artan bir susuzluktur
18. yüzyılda İngiliz düşünür Thomas Fuller açgözlülerle şu şekilde alay etmiştir: Zenginlik, açgözlülüğün doğurduğu zenginlerden daha fazla açgözlü doğurmuştur. Bunun genel olarak Avrupa halk kültüründe de yansımaları olmuş ve bununla ilgili Fransızlar, “Bütün hatalar yaşlansa da açgözlülük genç kalır!” derken İtalya’da şu söz meşhurdur, “Nice büyük lokma sahibini boğmuştur.” Bu konuda belki de en yaygın olanı “açgözlülüğü onu öldürdü” sözüdür. Bununla ilgili farklı hikayeler anlatılır ama benim en sevdiğim versiyonu “Tüccar ve şair” hikayesidir.
Anlatılanlara göre, şairin biri büyük bir tüccarın karşısına çıkmış ve onu öven bir şiir söylemiş. Tüccar şaire kendince uygun ve yeterli bir mükafat vermiş. Fakat şair bundan daha fazlasını hak ettiğini düşünmüş ve tüccarın da fark edeceği şekilde soğuk davranmış. Bunun üzerine tüccar kendisini geri çağırmış ve ona: Sana verdiğim mükafata ek olarak yarın yürüyebileceğin kadar toprağı sana bağışlayacağım demiş. Ertesi gün, şair mümkün olduğunca geniş bir mesafe kat etmek için güneşle yarışırcasına hızlı bir şekilde yürümeye başlamış. Ne zaman yorgunluğu ağır basıp dursa açgözlü nefsi, bu çiftlik, şu köy ya da tarla diye onu daha uzağa gitmeye kışkırtıyormuş. Güneş batana kadar kendisini daha fazla koşmaya, daha ileri gitmeye teşvik edip durmuş. Tam güneş batarken bitkin ve tükenmiş bir halde yere yıkılıp ruhunu teslim etmiş.
Büyük tüccar adamlarına şair için düştüğü yerde bir mezar kazmalarını emretmiş. Onu defnedip üzerini toprakla örtmüşler. Elde ettiği toprağın tamamı mezarının kapladığı yer kadar olmuş. Mezarının üzerine de şöyle yazmışlar: Bu, açgözlülüğü onu öldüren filan şairin mezarıdır.