İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Afganistan: Bugünün beklentileri ve geleceğin korkuları

ABD Başkanı Joseph Biden yönetimi, kararlaştırılandan daha hızlı bir tempoda, 11 Eylül’den önce Afganistan'dan çekilmek için zamanla yarışıyor.
Oğul Bush’un Afganistan'da Taliban ve el-Kaide tarafından temsil edilen terörizmi kovalamak amacıyla bu ülkeye askeri harekatı duyurmasının üzerinden 20 yıl geçti.
Bu hızlandırılmış geri çekilmeyle ilgili öne çıkan soru şu: ABD, özellikle birkaç bin ölüm, birkaç trilyon dolar,  fiziksel olarak yaralı, psikolojik ve ruhen kirlenmişliğin temsil ettiği ağır bir bedel ödemişken Afgan topraklarındaki hedeflerine ulaştı mı?
ABD Savunma Bakanlığı'na doğrudan bağlı askeri istihbarat biriminin bir raporuna göre Taliban ile Kaide arasındaki ilişki güçlendi ve dostluk bağları da sıkılaştı. Ünlü Amerikan haber ağı CNN geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir haberde de buna dikkat çekti ve aralarındaki bağın artık sadece ideolojik olmadığını, karma evlilikler nedeniyle bir aile bağına ve akrabalığa dönüştüğünü aktardı. Bu yüzden Taliban’ın ülke dışında bir eylem yapmak isterse Kaide’ye karşı durmasının imkansız olduğu vurgulandı.
ABD askerlerinin Afgan topraklarındaki varlığı 20 yılı geçti. Bu süre boyunca tüm sert güç uygulamalara başvuruldu. Bazı kesimler gözden kaçmayacak şekilde ABD’nin terörizmi ortadan kaldırmaya yönelik özel mekanizmasına atıfta bulunarak ülkede yaptıklarını çekiçle zayıf sinekleri ezmeye benzettiler. Peki, sonuç ne oldu?
İşte Taliban Hareketi, Afganistan'daki etkisini yeniden genişletmeye hazırlanıyor. Sahnenin belki de en trajik yanı bir yandan içeride, kadınların özgürlüklerini kısıtlamaktan cep telefonlarını yasaklamaya kadar hakim olan geleneklerini ve ikincil kökenlerini sürdürürken diğer yandan Taliban’ın 2001’deki ABD işgalinden önce ulaşmayı düşünemeyeceği denli bir dış rol oynamak için hareketlendiğini görmemizdir. Taliban son aylarda bölgesel güçler ve Batı karşısında kendisini etkili ve sorumlu bir aktör olarak sunmaya çalıştı.
Taliban'ın kaderinde şu an bir hamlede Afgan sahnesini ele geçirip yönetmek olmasa da en azından ulusal hükümet içinde etkili ve aktif bir ortak olacağı hemen hemen kesinleşti. Büyük bir olasılıkla belirli bir zamanda da ülkenin ve halkın yönetiminde tek söz sahibi olacak.
Sırtlanılan yük beraberinde iki soru getiriyor. Öncelikle Washington bu geri çekilme için neden acele ediyor ve Amerikalılar bu konuda mutabıklar mı?
İkinci soru ise Doğu Asya'da bir kez daha Afganistan'dan harekete geçerek büyüyen bir terör olgusunun geleceğiyle bağlantılı. Geri çekilme kararının, ABD’nin dünyanın polisi olduğu fikrini reddeden izolasyon yanlıları için bir zafer olduğu, bu konuda Başkan Biden'ın selefi Başkan Trump ile hemfikir olduğu aşikar.
Afganistan'daki ABD askeri varlığının bütçeye yük getiren mali karşılıkları olduğuna inananlar var. Buna bizzat ABD içinden sesler karşı çıkıyor. Defense One internet sitesinde yapılan bir karşılaştırmada; geri çekilmenin yılda yaklaşık 3,2 milyar dolar tasarruf sağlayacağı, buna karşılık Afgan güvenlik güçlerine verilecek destek için 3,3 milyar dolara ulaşan bir fona gereksinim olduğu belirtildi. Yani harcama gerekçesi doğru değil.
Diğer yandan bazıları da komplo teorilerine kapı aralıyorlar. Mesela Amerikalıların Afganistan'ı bir kez daha modern araçlarla kitlesel radikalizmin kalesi haline getirmeyi arzuladıklarını savunuyorlar. Bunun Çin'in içinde ve çevresinde köktenciliği teşvik ederek büyümesini durdurmak ve kalkınma sürecini engellemek gibi tehlikeli bir rol üstleneceğini belirtiyorlar. Diğer bir deyişle Washington, 1980’li yıllarda Sovyetler Birliği’ne kurduğu tuzağı tekrarlıyor.
Demokrat Başkan Jimmy Carter zamanında Afganistan'daki Amerikan direniş operasyonunun mimarı olan ulusal güvenlik danışmanına bir keresinde şu soru yöneltilmişti:
“Taliban gibi köktenci bir grubun bu rolü oynamasına nasıl izin veriyorsunuz?”
Yanıtı, Sovyet imparatorluğunu içeriden yıkmanın en iyi yolunun bu olduğuydu. Bu noktada okuyucu, tarihe ve onun kendisini tekrarlayıp tekrarlamadığıyla ilgili ikileme bakmalı.
Pentagon’un birçok dört yıldızlı generali söylemlere rağmen çekilme kararına itirazlarını dile getirdiler. Cumhuriyetçi Parti’nin eski Senato lideri Senatör Mitch McConnell gibi üst düzey politikacılar bile kararı "büyük bir hata" olarak nitelendirdiler. Peki, ama neden?
Nedeni basit. Taliban, son çekilme tarihine kadar Amerikalılara saldırmama sözüne uysa da şu ana kadar Kaide ile arasındaki mevcut bağı kopardığını da deklare etmedi. Bu sayede Kaide’ye bir kez daha Afganistan'da yer edinme imkanı sağlıyor.
Bugün Amerikan istihbarat servisleri arasında ABD'nin çekilmesinden sonra Afganistan’ın geleceğine dair korkulan konuların gerçekten endişe verici olduğuna dair büyük bir kanaat var gibi görünüyor. Zira yalnızca Kaide’nin varlığı Taliban tarafından hoş karşılanmayacak, DEAŞ da mutlaka orada kendine bir yer bulacak. Hem El Kaide hem de DEAŞ yandaşları orantısal olarak azalsa da aralarındaki gücü ve iş birliğini artırdılar. Bu da Afganistan'ı kara bulutları tüm dünyayı kaplayacak olası bir terör dalgası için lojistik bir zemin haline getirecek. Washington, insansız hava araçları ve uzun menzilli füzeler yoluyla düzenleyeceği uzaktan operasyonlarla, Afganistan topraklarında her türlü terör dalgasını takip edebileceğine ve hatta onunla mücadele edebileceğine güveniyor.
Ancak bu önerme doğru değil. Çünkü 20 yıldır sahada bu konuda başarısız olmuşken uzaktan nasıl başarı sağlayacak!?
Geri çekilme, terörle silahlarla mücadelenin başarısızlığına dair bir Amerikan deklarasyonudur. Düşünce ile mücadele yalnızca fikren vardır. Öfkeye karşı bir operasyon düzenleyemezsiniz. Tarihin hatalarının tekrarlanmasının sorumlusu onu okumayanlardır.