Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Solcu Batılı gözlüklerle Usame bin Ladin

İngiliz gazetesi The Independent, 11 Eylül saldırılarının 20. yıldönümü münasebetiyle İngiliz solcu gazeteci merhum Robert Fisk'in Usame bin Ladin ile gerçekleştirdiği ünlü röportajı yeniden yayınladı.
Usame’nin kişiliğini röportajda sinematik bir görüntüde sunan Fisk, azılı savaşçı muhalif devrimci Ladin’in Suudi ‘krallığını’ devirmeyi ve ‘krallıktaki ABD varlığını sonlandırmayı’ planladığını yazmıştı. Riyad’da ve Dahran üssünde 24 ABD’linin öldürüldüğü bombalamaları ‘ABD güçlerinin Suudi halkına hakaret sayılan varlığına karşı Suudi öfkesinin sembolik bir ifadesi’ olarak nitelendirmişti.
Bin Ladin’in “Avrupalılar İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman işgaline direnmedi mi?” sorusu üzerine Robert Fisk ise “Hiçbir Avrupalı ​​bu argümanı kabul etmez; çünkü Naziler milyonlarca Avrupalıyı öldürdü. Amerikalılar ise şuana kadar hiç Suudi öldürmedi” yanıtını verdi.
Nitekim Fisk ile dünyanın en tehlikeli terör örgütünün kurucusu Usame bin Ladin arasındaki bu ilişki ve fikir alışverişi, daha tehlikeli boyutları, kökleri ve sonuçları içerisinde barındırıyor.
Al Arabia, 2017 yılında ABD güçlerinin Usame'nin Pakistan'ın başkenti İslamabad yakınlarındaki gizli karargahında elde ettiği Abbottabad belgelerine yönelik ciddi bir gazetecilik soruşturmasını yayınlamış, ardından bu belgelerin büyük bir kısmını halka arz etmişti. Bu belgeler, Usame ve Robert arasındaki özel ilişki de dahil olmak üzere sürprizlerle dolu.
Bin Ladin, Robert Fisk'e ve Suudi Arabistan'dan nefret eden Londralı bir Arap gazeteciye göndermeleri için örgüt liderlerine bir mektup yazdı. Söz konusu Arap gazeteci, 11 Eylül olaylarının 10. yıldönümü vesilesiyle, bir belgesel film hazırlamak için Usame bin Ladin ile bir araya geldi. Bu, El Kaide’yi tanıtmak için iyi bir fırsattı.
Hatırlatmanın amacı, Batı solunun radikalliği ile militarize siyasal İslam örgütleri (Usame ve El Kaide’nin temsil ettiği) arasındaki iş birliğini izlemek.
Bu ittifak henüz ölmedi; bu muhabbet henüz çürümedi. İslamcıların militarize örgütleri ile kastedilen devrimci isyancı hareketler. Batı'yı nasıl anlayacakları konusunda ayrı düşseler bile.
Bu eski diyalogda dikkat çekici olan, Usame'nin Hobar bombalamalarını Suudi halkının iradesinin bir ifadesi olarak pazarlamasıdır. Halbuki bunun İran’ın amaca hizmet etmek için İran Devrim Muhafızları tarafından planlanan ve Hizbullah ve Suudi Arabistan'daki takipçileri tarafından yürütülen bir operasyon olduğunu herkes bilir. Bu aynı zamanda Suudi Arabistan'a yönelik saldırganlık ile işbirliği yapmanın İran ve Müslüman Kardeşler’in işi olduğunu da ortaya koyuyor (Hatırlatmak gerekirse Usame üniversite yılları itibariyle Müslüman Kardeşler’in yolunda yürüdü).
Diyaloğu yeniden yayınlamak, ülkelerimizdeki krizi solcu Batılı gözlüklerle anlamak anlamına gelebilir.