Yasir Abdulaziz
TT

Yetkililerden bir yanıt alamadık!

Bu asil, resmi bir Arap adetidir. Sıcak ve tartışmalı hikayeleri aktarmaya çalışan basın mensupları, kurumlar ve kamu performanslarıyla ilgili konuları cevaplamaları ve aydınlığa kavuşturmaları için yetkililerle iletişime geçer, ancak hiç kimse kendilerine cevap vermez. Ya da iki kelimeden oluşan şöyle bir cevap gelir: “Yorum yok.” Veya bir yetkili meseleyi anlamak ve buna uygun bir cevap hazırlamak için zaman isteyip gider ve geri dönmez. İçlerinden bazıları dönse de hikaye devam eder ve verdikleri geç cevap hiçbir şeyi değiştirmez.
Bu yüzden, tarafsızlığı yakalamak ve ilgili tarafların tavırlarını ve görüşlerini ifade etme haklarını korumak için medya haberlerini gerekli dengeyle desteklemeyi tercih eden profesyonel gazeteci, bazen görevini yerine getiremeyen ve meydanı eleştirmenlerine bırakan resmi tarafın görüşü olmadan hikayesini yayınlamak zorunda kalır.
Son 30 yıldır, haberlerini ele alırken objektif bir yol izlemek isteyen veya objektif olmamakla suçlanmamak için teorik olarak tarafsızlığı sağlama prosedürlerini yerine getirmeyi arzulayan ancak tek bir cevap bile alamayan medya kuruluşlarının haberlerinde Arap resmi çevrelerine suçlama ve eleştirilerin yöneltildiği bu basın tartışmasını takip etmekten vazgeçmedim.
Bu problemin arkasında yatan üç ana sebep var. Birincisi Arap resmi kurumlarının eleştirildiklerinde veya suçlandıklarında yaşadıkları kafa karışıklığı ile ilgili. Bu durum genelde korku duymaya kadar varıyor. Çünkü yetkililerin büyük bir bölümü, bir haberde kurumlarının performansının eleştiri konusu olduğunu ya da kurumlarının yaptığı bir hatanın ortaya çıkarıldığını veya bir yolsuzluk veya sıkıntı olduğunun iddia edildiğini öğrendiklerinde paniğe kapılıyor. Bu panik, kurumun iletişim performansını bozuyor ve kurumu çaresiz bir pozisyona sokarak işlerliğinin aksamasına yol açıyor. Bu yüzden kurum meseleleri doğru bir şekilde ele alamıyor.
Bu problemin ikinci sebebi ise Arap resmi kurumları için bir iletişim stratejisinin olmaması ya da bu stratejinin hazırlanması, sürdürülmesi ve uygulanmasından sorumlu kişilerin seçimindeki sıkıntıyla ilgili. Sorumlu kişiler çoğu zaman kıdem veya bağlılık kriterleri üzerinden seçilir. Hepimizin de bildiği gibi, bu iki kriter çoğu zaman en iyi unsurları beraberinde getirmez.
Bu problemin üçüncü sebebi, Arap kurumlarının performanslarına egemen olan bürokratik eğilimde vücut buluyor. Ne yazık ki bu, ulusal çıkarlarla bağlantılı olarak en önemli, en prestijli ve en riskli kurumlarda yaşanan bir şey. Mesleki kural ve ilkelere göre kurum çerçevesinde anlayış ve uzlaşma sağlayan önceden hazırlanmış bir yaklaşım ve strateji ile sürpriz gelişmelerle başa çıkmak için eğitimli, yeterli güven ve yetkiye sahip kişilere acil durumlara karşılık verme fırsatı tanımadan mesleki hiyerarşi hususlarına ve mesuliyete odaklanmaya öncelik veriliyor.
Tüm bu nedenler olayın tek bir yönünü gösteren (one side story) haberlerin yayınlanmasına yol açıyor. Bu tür haberlerde genelde, haberin konu aldığı kurumların ve ülkelerin çıkarlarını büyük ölçüde etkileyebilecek karmaşık bir konuda tek bir tarafın görüşü paylaşılır.
Önemli bir habere yerilen medya yayınlarında “yanıt alamadık” ifadesi yer aldığında, sıradan izleyicilerin ve hatta uzmanların gazeteciyi veya medya kuruluşunu, iddiaları yanıt olmadan ya da ilgili tarafın yanıtını sunarak denge sağlamadan yayınladığı için objektif olmamakla suçlaması çok zor olacak. Çünkü bu ilgili taraf, cevap verme hakkını kullanmamış, tutumunu açıklamadan hikayenin devam etmesine izin vermiş ve iddiaları çürütmeyerek eleştirmenlerin kendisine karşı suçlamalarda bulunmasına zemin hazırlamıştır.
Arap resmi kurumlarında iletişimden sorumlu yetkililer, kurumlarının ve ülkelerinin çeşitli medyalarda imajlarını çeşitli bahaneler öne sürerek koruyamadıkları yönündeki bu suçlama karşısında kendilerini savunmaya çalışıyorlar. Bu bahaneler arasında bu ciddi bir mesele, bu yüzden bir şey söylemeden önce üzerinde dikkatli bir şekilde çalışılması gerekiyor, bu, nefret duygusu besleyen bir devlet tarafından finanse edilen yandaş bir medyadır, konu öncelikle en üst yetkiliye sunulmalı ancak vakti buna müsaade etmedi ve önemli sorumlulukları olan prestijli bir kurumuz ve medya çalışmalarımızın temposunu belirlememeli ifadeleri yer alıyor.
Kendi açımdan söyleyecek olursam ben bu bahaneleri ikna edici bulmuyorum ve etkileyici basın hikayelerinin olmayışını haklı çıkarmak için de yeterli görmüyorum. Bu bahaneler, söz konusu kurumların iletişim ile ilgili rolünü oynayamayışlarını gerekçelendirmek için yeterli olmamakla birlikte, basına, halka ve hakikate de hizmet etmemektedir.
Muhtemelen bu yetkililerin büyük bir kısmı, medyanın kamuoyunu şekillendirmede ve ülkelerin ve kurumların zihinlerdeki imajlarını oluşturmada önemli ve etkin bir rol oynadığının farkında. Ancak çoğu, basın tarafından servis edilen bir hikayenin oluşturduğu ilk izlenimlerin kalıcı olduğu ve geç bir şekilde en iyi ve en inandırıcı argümanların getirilmesinin genellikle bu izlenimleri değiştirmediği gerçeğini gözden kaçırıyor olabilir.