Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Ukrayna savaşının faturasını kim ödüyor?

Ukrayna'daki savaş faturası Ortadoğu'ya ulaşana kadar ikiye katlandı. Ortadoğu’da çoğu taraf savaşı desteklemiyor ya da savaşa katılmıyor. Hatta tutumlarında baskın görülen tavır tarafsızlık oldu. Ancak bu tarafsızlık kendilerini sadece ekonomik değil, aynı zamanda gıda güvenliğini de büyük ölçüde tehdit eden bir krize karşı güvende kılmıyor. Nitekim sadece yolculara değil, emtia taşımacılığı da dahil olmak üzere ulaşım araçlarına da yansıyan yakıt fiyatlarındaki artışla birlikte un ve ekmek fiyatları ateş pahası oldu. Çünkü Rusya ve Ukrayna, özellikle Ortadoğu ve Afrika için en büyük buğday ve yakıt ihracatçısı sayılıyor.
ABD Ticaret Bakanı Yardımcısı Don Graves, Rusya’ya uygulanan yaptırımların tüm dünyayı etkileyeceğini ve Ortadoğu ülkelerine de yansıyabileceğini söyleyerek bu endişelere dikkat çekti.
Güvence verme girişimlerine ve ABD’nin ‘Build Back Better’ (Yeniden Daha İyisini İnşa Et) girişimi ile ekonomik olarak ‘zayıf’ ülkeleri koruma girişimini duyurmasına rağmen, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde yüksek fiyat ve ekonomik zarar dalgası başladı. Hedefi, ekonomik açıdan Rusya'yı zor durumda bırakmak olan yoğun yaptırımlar, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri gibi ekonomik ilişkileri karmaşık olan hatta tüketici ilişkilerine sahip olan ülkelere olumsuz yansıyacaktır. Rusya’ya Ukrayna’ya -iki ülke genel olarak Avrupa, özel olarak ise Ortadoğu için en önemli buğday üreticisi ve ihracatçısı sayılıyor- savaş açtığı ve köşeye sıkıştırdığı için uygulanan sert yaptırımların artırılması, krizle bağlantılı diğer ürünler bir yana, bir somun ekmekle de olsa savaşa katılmayanlara, hatta desteklemeyenlere faturasını ödetecek. Bu, özellikle kriz ve savaş sona erse bile devam edeceği kesin olan yansımaları ile mücadele edecek gücü olmayan zayıf ekonomilere zarar vermek üzere olan bir pahalılık dalgasına yol açıyor.
Rusya'nın Ukrayna'ya düzenlediği askeri operasyon, yolları keserek, bombalamalar yüzünden malların bir yerden başka bir yere taşınmasını engelleyerek ve iş gücünün ülkeden kaçmasına yol açarak da olsa Ukrayna tarımına darbe indirdi. Bu durum tarımsal ürünlerde bozulmaya ve dolayısıyla fiyatları olumsuz etkileyen ciddi bir üretim eksikliğine neden oldu.
Savaşın faturası sadece tarımsal değil. Zira yaptırımlar eşi görülmemiş bir ekonomik durum yaratacak. Batı dünyasının Rusya'ya sert yaptırımlar uygulamasının, sadece kendisine ceza olarak görülen Rusya değil, bu yaptırımları uygulayanlar üzerinde bile büyük bir küresel etkisi olacak.
Ortadoğu'da ihmal edilen tarım, nükleer olarak bir üçüncü dünya savaşı patlak verirse, herhangi bir açlık veya kıtlık dalgasından kurtulmak için gelecekteki çözüm anahtarıdır. Ekonomik açıdan bakarsak, üçüncü dünya savaşı ekonomik ve politik olarak başladı. Şu anda Ukrayna’ya ekipman ve teknoloji ile lojistik destek sağlayarak aslında askeri bir çatışma başlamış oldu.
Görünen o ki savaş faturasının bir kısmını istese de istemese de herkes ödeyecek. Zira başlamasından nefret ettiğimiz, katılmadığımız ya da taraflardan birini desteklemediğimiz savaşın, öyle ya da böyle sonuçlarının kurbanı olduk. Bu da bizi, bölgemizin dışındaki savaşların neden olduğu pahalılık ve kıtlık felaketleriyle mücadele edebilecek yerel alternatifler bulma konusunda adım atmamızı gerektiriyor.
Ukrayna'daki savaş başlayalı daha iki haftayı geçmemişken Ortadoğu'yu kasıp kavuran fiyat artışları dalgasının nedeni ilk olarak tüccarların açgözlülüğü olabilir. Zira kriz ve beklenen etkileri henüz başlamadı. Ancak ürün kıtlığının yüksek fiyatlara yol açacağını varsaymak, genel olarak dünyada, özel olarak da Orta ve Yakın Doğu bölgesinde acı verici bir ekonomi politikasıdır.
ABD Ticaret Bakanı Yardımcısı'nın sözlerine göre ABD’nin liderliğindeki yedi zengin ülke ‘zayıf’ ülkeleri koruma konusunda başarılı olup olmayacağı bilinmeyen girişimler ile dünyaya ne kadar güvence vermeye çalışırsa çalışsın, petrol fiyatlarının varil başına 100 doların üzerine çıkması ve yüzde 16’ya çıkan buğday vadeli işlem sözleşmelerinin yüzde 20’ye çıkma tehdidinin olması; Ortadoğu ve Afrika'da gıda güvenliğini ve yaşamı tehdit eden tehlikeli göstergeler olmaya devam edecek.