Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nun sona ermesiyle birlikte, katılımcıların birçoğu olumsuz duygulara kapıldı. Zirâ küreselleşme fikrine, bunun sınır ötesi ve kültürler arası ticarette bir düzen oluşturmadaki önemine kâni kimselerin yöneldiği kapı olan forumun bugün büyük güçler arasındaki sıcak ve soğuk çatışmaların yeni, güçlü ve ürkütücü yükselişi dolayısıyla statüsünü ve etkisini kaybettiği düşünülüyor.
Ukrayna ile Rusya arasındaki savaş gerçek ve tam anlamda bir üçüncü dünya savaşına doğru felaket şekilde yol almazken tedbirin belirleyici bir faktör olmaya devam edişi dolayısıyla gözlemciler, odağın geniş dijital arenaya yönelik olacağı kanaatine varmış durumda.
Nitekim bir zamanlar internetin küresel ticaret ve küreselleşmeye sürat verecek etkili bir araç olacağı, dijital çağın dünya için yeni bir tarih yazacağı düşünülüyordu. Bugünkü tablo ise oldukça farklı. Dijital güç; ABD, Çin ve bazı Avrupa ülkelerindeki teknoloji devlerinin tekelinde. Bilhassa teknik sektörde Çin ile ABD arasında artmakta olan delice rekabet, hedef alınanlar taraflardan birine bağlı üçüncü şahıslarla sınırlı olsa dahi sayı ve etki bakımından yoğunlaşan siber saldırılara yol açıyor. Dijital düzeyde fikir ve para hırsızlıkları da ürkütücü şekilde artıyor. Dijital arenadaki dikkat çeken önemli gelişmeler yoğunlaşırken büyük teknoloji şirketlerinin ehemmiyeti de artıyor, rolleri daha riskli hale geliyor. Bu şirketlerin vazgeçilmez varlıklar haline gelme yolunda gelecekte hükümetlerle yapacağı müzakerelerde kendilerine daha iyi şartlar sağlama şansı da tüm bunların beraberinde artıyor.
Dünya, 11 Eylül olaylarında veya ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na girmesine sebep olan Pearl Harbor saldırısında olduğu gibi küresel düzeyde dijital bir olaya veyahut siber saldırıya hazırlanıyor. Buradan şu fikirler doğuyor: ‘siper kazma’ zihniyeti hakim olduğu müddetçe hükümetler ekonomik ve teknik açıdan rekabet avantajını sürdüremeyecektir.
Çin'in yükselen gücünün meşruiyeti ile ülkede teknolojiyi geliştirme yönünde küresel bir merkez kurulabilmesi gerektiğini söyleyen küreselci bir ses var. Dolayısıyla, küresel ve ulusal sesler arasındaki çatışma, modern teknolojiyi yalnızca dijital arenadaki hedefleri için kullanarak kazanan kişilerce sonlandırılacak.
Büyük teknoloji şirketlerinden hükümetlerin ellerindeki araçlar olarak bahsedilemez artık.
Zirâ uluslararası jeopolitik haritada nüfuzlu oyunculara dönüşmüş haldeler. Söz konusu şirketlerin kültürlerinin, toplumlarının aynası olduğunu, ideolojik mücadelelerini yansıttığını belirtmek çok önemli. Vatanseverler, küreselciler ve teknolojinin toplumları ideal ve daha iyi toplumlara dönüştürebileceğine inananlar seçkin teknikerleri içerisinde barındırıyor aynı zamanda. Büyük teknoloji şirketleri, cephaneliklerinde silah bulundurmaları yönünde hükümetlerinin eşi görülmemiş baskısıyla karşı karşıya.
Birçoğu, küreselcilerin ve vatanseverlerin hedefleri hakkında bilgi sahibi iken seçkin teknikerlerin de onlardan geri kalır yanı yok. Kısacası büyük teknoloji şirketlerinin güçlü ve etkili CEO’ları bu kapsama giriyor. Şirketlerinin iş hedeflerinin geleneksel çerçevelerinin ötesine geçen hedefleri, emelleri ve hayalleri olan bu kişiler, böylece hastalıklara son vermek, aşı dağıtımı, gezegenimizin iklimini kurtarmak gibi önemli konulardan sorumlu hale geliyor. Bu sebeple bazen bazı hükümetlerle doğrudan karşı karşıya gelebiliyorlar. Bu hususta gözlemcilerin sorusu şu: Hükümetler büyük teknoloji şirketlerinin büyüyen boyutunu, gücünü ve nüfuzunu görmezden mi gelecek, yoksa bu şirketleri parçalayıp zayıflatmaya çalışarak aslında ekonomiyi destekleyen rekabet avantajlarını tehdit mi edecek? Bu soruya verilecek olan cevap, bir sonraki küresel dijital savaşın formuna vâkıf olunmasını sağlayacak.
TT
Dijitalleşen dünya: Yeni bir savaş alanı!
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة