Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

ABD demokrasisi neden tehdit altında?

İç savaş söylentileri ve demokrasi ile ilgili endişeler arasında ABD’deki ara seçimler önümüzdeki hafta yapılacak.
Bu seçimler, sadece Kongre’ye hakim olacak tarafı belirlemekle kalmayacak, aynı zamanda Başkan Joe Biden’ın Beyaz Saray’daki geri kalan döneminin nasıl olacağını ve yakın bir zamanda Eski ABD Başkanı Donald Trump’tan 2024 seçimlerine aday olma konusunda bir duyuru duyup duymayacağımızı belirleyecek.
En önemlisi de bu seçimler, ABD’yi demokrasisi açısından yeni ve farklı bir meydan okumayla karşı karşıya bırakacak.
Seçimler, şiddetli bir siyasi kutuplaşma, toplumsal bölünme ve boğucu bir ekonomik krizin ortasında yapılacak. Seçmenler oy kullanmaya giderken ABD, 6 Ocak 2021'de Kongre merkezine yapılan saldırı kabusunun etkilerini yaşamaya devam ediyor. ABD’yi sarsan bu olayla ilgili Kongre'de soruşturmalar ve Kongre binasına yapılan baskına katılanlardan bazılarının yargılanma süreci hala sürüyor. Son başkanlık seçimlerinde hile yapıldığını ve Joe Biden’ın lehine olacak şekilde Trump’tan oyların çalındığını savunan komplo teorisinin peşinden gidenlerin sesleri yükseliyor.
Trump, bu seçimlerde desteklediği adayların kampanyalarında, basın röportajlarında veya sosyal medyadaki paylaşımlarında bulduğu her fırsatta bu iddiayı kızıştırmaktan vazgeçmedi. İki gün önce Truth Social platformunda yaptığı bir paylaşımda Trump, seçim sürecini ve ABD demokrasisinin mekanizmalarını yeniden sorgulayarak sağcı bir web sitenin Senato’yu kontrol etme mücadelesinde belirleyici olabilecek eyaletlerden biri olan Pensilvanya'da önümüzdeki hafta yapılacak ara seçimlerin sonuçlarını değiştirmek için operasyonların yapıldığı yönündeki iddialarına arka çıktı.
Bu gergin hava pek çok kişinin demokrasinin geleceği için endişelerini ve aynı zamanda siyasi şiddetin tırmanmasına ve belki de bir iç savaşın patlak vermesine ilişkin korkularını dile getirmesine sebep oluyor. Nitekim Kongre baskını ve aynı şekilde Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin geçen hafta San Francisco'daki evinde kocasına yapılan saldırı bu şiddetin bir tezahürüydü. Aşırı sağcı söylemden, komplo teorisinden ve başkanlık seçimlerinin sonuçlarının ‘çalındığı’ yönündeki iddialardan etkilenen saldırgan, Temsilciler Meclisi Başkanı'nın diz kapaklarını kırarak onu rehin almak istediğini itiraf etti.
Bu gergin ortamda, seçmenler önümüzdeki hafta seçimlerde oy kullanmak için sandık başına gidecek. Seçimlerin sadece Biden’ın başkanlığı üzerinde etkisi olmayacak. 2024'teki başkanlık seçimleri savaşından önceki iki yıldan ziyade daha uzun bir süreliğine ABD siyaset sahnesinin yapısı üzerinde büyük yansımaları olacak.
Tarih Biden'ın lehine değil. Zira başkanlar genellikle ara seçimleri kaybediyor. En son bir başkanın partisinin Kongre ara seçimlerini kazanması 2002'de George W. Bush'un başkanlığı sırasında yaşanmıştı. Bunda 11 Eylül 2001 saldırıları büyük bir rol oynamıştı. Zira bu saldırılar ABD başkanının ülke içindeki popülaritesini artırmış ve Cumhuriyetçi Parti, Kongre ara seçimlerinde bu durumdan faydalanmıştı.
Biden'ın popülaritesi tüm zamanların en düşük seviyesindeyken, Demokratlar önümüzdeki hafta seçimlere girecek. Ekonomik baskılar yüzünden öfkeli olan seçmenlerin çoğu oylamada Biden’ı ve partisini cezalandıracak. Çoğu tahmin ve anket, Demokratların Temsilciler Meclisi'nin kontrolünü kaybedeceğini gösteriyor. Senato'nun kontrolü ise son kamuoyu yoklamalarına göre Demokrat ve Cumhuriyetçi adaylara verilen desteklerin birbirine yaklaştığı Georgia, Nevada ve Pensilvanya da dahil olmak üzere az sayıda eyaletin sahne olacağı belirleyici savaşlara bağlı. Sadece bir koltuk Senato'daki durumu değiştirebilir ve her iki taraftan birine kontrolü verebilir. Senato’da iki partinin temsiliyetleri eşit durumda. Demokratlara bağlı iki bağımsızın oturduğu iki sandalyeye ek olarak Cumhuriyetçiler 50 ve Demokratlar 48 sandalyeye sahipler. Senato’daki Demokratların kefesi şu anda yalnızca Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in oyu ile ağır basabilir.
Bu seçimlerde Cumhuriyetçilerin herhangi bir zaferi, Trumpçı akım için bir zafer olacaktır. Çünkü Cumhuriyetçi Parti’den gerek Kongre gerekse eyalet veya yerel yönetim pozisyonları için adaylığını koyanların önemli bir kısmı eski başkanın yolunu takip ediyor ve 2020'deki başkanlık seçimlerinin kendilerinden ‘çalındığı’ düşüncesini paylaşıyorlar. Bu akımın ABD demokrasisi ve onun mekanizmaları için oluşturduğu problem üç noktada özetlenebilir. Bunlardan ilki şu ki, seçimlerin şeffaflığından şüphe duyan bazı Cumhuriyetçiler, 2024'teki seçimler de dahil olmak üzere, gelecek seçimlerin sonuçlarının onaylanmasını denetleyecek pozisyon ve kurumlara gelecekler. Bu da seçimlerin engellenmesi veya iptal edilmesi ihtimalini artırıyor. Nitekim Trump ve yönetiminin bazı yetkililerinin, son başkanlık seçimlerinin sonucunu belirleyen eyaletlerdeki oylama sonuçlarını iptal etmek veya değiştirmek için yaptığı baskı hala akıllardan silinmiş değil.
İkinci nokta şu: Çeşitli seviyelerdeki bir dizi Cumhuriyetçi aday, artık demokrasiye dayalı oylamanın sonucunu kendi lehlerine gelmedikçe kabul etmeyi reddediyor ya da hile yapıldığını öne sürüyor. Önümüzdeki hafta yapılacak seçimlere aday olan bazı kişilerin böyle bir üslupta konuştuklarını ve seçimlerin ‘adil’ ve ‘şeffaf’ olması gibi yoruma açık ifadeler kullanarak sonuçları şartlı olarak kabul ettiklerini işittik.
Üçüncü noktaya gelirsek, demokrasi mekanizmalarına yönelik bu şüphe, kamuoyunda yayılmaya başlayarak, vatandaşların seçimlere ve ülkelerinin demokrasisine güvenmemelerine neden oluyor. The New York Times tarafından yapılan bir anket, seçmenlerin yüzde 28'inin seçim sonuçlarının doğruluğuna çok güvenmediklerini ortaya koydu. Başka bir deyişle, seçimlerden şüphe duyuyorlar ve hile karışma ihtimalini yüksek görüyorlar. Bu oran Cumhuriyetçi seçmenler arasında yüzde 41'e yükseliyor.
Anketin verdiği en önemli mesaj, seçmenlerin yüzde 71'inin ABD demokrasisinin tehdit altında olduğunu düşünmesi.
ABD’nin durumuna uzun bir süre yansıyabilecek tüm etkileriyle birlikte önümüzdeki hafta ara seçimlerin yapılacağı atmosfer bu. Cumhuriyetçiler ve Demokratlar, Biden ve Trump'ı es geçme cesaretini bulamadıkça ve son başkanlık seçimlerinin bıraktığı derin çatlakları onarmaya yardımcı olacak bir söylem ile yeni yüzler sunmadıkça, 2024 seçimleri için daha kasvetli bir tablo ortaya çıkacak.