Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Suudi Arabistan ve İran... ‘Elini çek’

2007'de eşi benzeri görülmemiş bir şekilde İran eski Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Katar'ın davetlisi olarak Doha'da düzenlenen 28. Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) zirvesine onur konuğu olarak katıldı. Zirve sırasında dikkat çekici bir tablo ortaya çıktı ve hatta yaşandı.
Fotoğrafta merhum Kral Abdullah bin Abdülaziz, Ahmedinejad ve merhum Umman Sultanı Kâbus bin Said’le el ele tutuşarak yan yana geldi. Bu olaydan bir süre sonra, Paris'te, dönemin eski Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı merhum Prens Suud el-Faysal ile dönemin genel yayın yönetmenleri olarak bir araya geldik.
Bu görüşmeden önce, El-Faysal, Ahmedinejad'ın 2007 yılı başlarında Suudi Arabistan'ı ziyareti sırasında İran hakkında daha önce açıklamalarda bulunmuştu. El-Faysal, Amerikan dergisi Newsweek’e, merhum Kral Abdullah bin Abdülaziz’in Mahmud Ahmedinejad'la açık bir şekilde konuştuğunu, İran'ın Arap iç işlerine müdahalesini reddettiğini ve Ahmedinejad'ın o sırada “Biz müdahale etmeyiz” yanıtını verdiğini söylemişti.
Rahmetli Kral Abdullah ona, “İnkâr etsen de etmesen de İran'dan bir tedirginlik var ve biz artık durmanız gerektiğine inanıyoruz” demiş ve Suudi Arabistan, Ahmedinejad'ı ateşle oynamaması ve uranyum zenginleştirme dosyası konusunda uyarmıştı.
Paris'te Prens Suud el-Faysal ile görüştüğümüzde, o dönemde El-Hayat Gazetesi’nin Suudi Arabistan versiyonunun yazı işleri müdürü olan ve şu an Ukaz Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni meslektaşımız Cemil ez-Ziyabi bu açıklamalardan dolayı ona doğrudan şöyle bir soru sordu: “İran'ı uyarıyorsunuz, sonra bir fotoğraf çıkıyor, merhum Kral Abdullah ve Ahmedinejad el ele tutuşmuş. Bunu nasıl anlayabiliriz?” Tam o esnada El-Faysal, merhum Kral Abdullah'ın bir telefonu nedeniyle izin istedi ve biz de prensin soruyu duymadığını düşündük.
Prens Suud el-Faysal birkaç dakika sonra geri döndü ve meslektaşım ez-Ziyabi’ye şunları söyledi: “Kral Abdullah'ın Ahmedinejad'a, çek elini benden demesini ister miydin?" Yani Suudi kralına sarılan Ahmedinejad'dı. O sırada gülümsedik. Ancak Suudi Arabistan-İran ilişkilerindeki genel çerçeve ve özellikle de İran'ın Riyad hakkında Tahran'dan yaptığı Takiyye içeren açıklamasıyla ilgili durum aklımda kaldı.
İran'ın Suudi Arabistan hakkındaki açıklamalarının hacmini hesaplamaya çalışırsak, ki ben kötü niyetli ifadelerden bahsetmiyorum bile, işin içinden çıkamayız. Ve bunların hepsi açık bir oyun; İran'ın Suudi Arabistan'ı müzakere ve diyaloga çağıran, büyükelçilikleri yeniden açan, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile koridorlarda dahi olsa herhangi bir görüşmeye sıcak bakan veya daha önce Irak'ta yapılan görüşmelerin konuşulmasından bahseden açıklamalarına rağmen İran'da gerçek manada reformist kimse yok.
Buradaki soru şu: Neden İran Suudi Arabistan’la ilişkileri düzeltmekte  acele ediyor? Kesin olan şu ki İran’ın amacı, Arap saflarını bölmek, Suudi medyasını etkisiz hale getirmek ve Suudi Arabistan'ı İran'ın konumunu zayıflatacak herhangi bir uluslararası tavır ve pozisyon almaktan uzaklaştırmaktır. Riyad'da Çin ile yapılan zirveleri düşünmekle yetinelim.
Benzer şekilde, ABD'nin yakında Suudi Arabistan'la ilişkileri gözden geçireceği korkusu da İran dahil pek çok ülkeyi şoke edebilir. Bu doğrultuda İran'ın Suudi Arabistan'la yakınlaşmaya yönelik açıklamasını ne zaman görsem, rahmetli Prens Suud el-Faysal'ın  “Çek elini benden mi diyelim?” sözünü hatırlıyorum.
Tabii ki böyle bir ifade kullanmayalım ama bunu duruşumuzla söylemeliyiz; Çünkü Tahran'daki mollalar rejiminin yalanlarını biliyoruz, defalarca yaşadık ve orada reformist hiç kimsenin olmadığından eminiz.