Cuma Bukleyb
TT

ABD bir yol ayrımında

Bugünlerde ABD'nin birçok eyaletinde tanık olunan ve halen de devam eden şiddetli fırtına ve kasırga dalgası, eski Başkan Donald Trump'ın siyasi bir fırtına gibi tekrar ABD ve uluslararası medya kuruluşlarının manşetlerine girmesiyle aynı zamana denk geliyor. Geçen yıl tanımlandığı gibi Donald Trump dünyanın en tartışmalı figürü olduğu için, kasırganın ABD sisteminin temellerini sarsacak kadar şiddetli olması kaçınılmaz. Tabii fırtınalar ve kasırgaların siyasetçilerden farkı, günler sonra geçmesi ve zararlarının kısıtlanıp tazmin edilmesidir. Ancak siyasi fırtınalar yıllarca devam edebilir ve zararlarını sınırlamak ya da yansımalarını kestirmek çok zordur. Bu, mevcut Trump fırtınası için de böyledir. Şimdi soru şu: ABD eninde sonunda bir yol ayrımına mı geldi?
Eski Başkan Trump, siyaset dünyasında istisnai bir vakadır. Kısa bir süre içinde birkaç tarihi emsal oluşturmuştur. Gelgelelim bu hafta mahkemeye çıkışının emsali tüm beklentileri aşmış, ABD’de şaşkınlığa yol açmış ve bölünmüşlüğün yarasını daha da deşmiştir. İşler New York’taki hukuk adamlarının planına göre giderse bunun hapis cezası ile sonuçlanması olası.
Son Trump kasırgası, ABD siyaset sahnesinin bugünlerde New York’a gelen bir sirk gibi gözükmesine yol açtı. Birdenbire tüm dünya bu konuyu konuşur oldu. Ortada tehlikeleri herkesçe malum olan ve daha önce bildiğimiz ve aşina olduklarımızdan farklı siyasi bir sirk dönüyor. Bu sirkin gelecek performansları sırasında yaşanacak gelişmeler ve sürprizler, kaçınılmaz olarak ABD’de ve dolayısıyla dünyada olayların gidişatını değiştirecektir. Örneğin, Trump'ın bu işten sapasağlam bir şekilde sıyrılması mutlaka popülaritesinin artmasına, yaklaşan başkanlık seçimlerini kazanma şansının artmasına ve Beyaz Saray'a muzaffer bir şekilde dönüp tekrar Oval Ofis’e yerleşme olasılığına kapı açacaktır. Son kamuoyu anketleri, kendisine yöneltilen suçlamadan bu yana sadece destekçilerinin arasında değil, başka kesimlerde de popülaritesinin önemli ölçüde arttığını gösteriyor. Bazı yorumcular, 2020'de kendisine karşı oy kullanan seçmenlerin sempatisini, eski bir ABD başkanının benzeri görülmemiş bir davaya maruz bırakılmasından duydukları hoşnutsuzluğa dayandırıyor.
Haber kanallarında ve ABD gazetelerinde tanık olunan hararetli tartışmalara göre bu senaryo gerçekleşirse -ki bu çok olası-, Ukrayna bunun ilk kurbanı olacaktır. Trump'ın Rusya'nın Ukrayna'ya saldırılarının başladığı günden bu yana yaptığı açıklamalar ve savaş ile ABD’nin desteği karşısındaki tutumu bir sır değil. Bunlara internet üzerinden ulaşılabilir. Ukrayna başlangıç darbesi olduğunda bu, kimsenin nasıl, nerede, ne zaman ve kim tarafından durdurulacağını bilmediği bir topun yokuş aşağı yuvarlanmaya devam etmesi anlamına gelir.
Bu senaryo ihtimaller dairesinde olduğu gibi, Trump’ın 2016 yılında birden siyaset dünyasının dışından gelerek sahneye çıktığı günden beri ABD toplumunda yarattığı bölünme durumu göz önüne alındığında karşı alternatifleri de görmezden gelmek mümkün değil. Mahkeme yargıçları Trump'ı suçlu bulup hapse atma kararı verirse ne olur? Örneğin bir iç savaşın patlak vermesine tanık olur muyuz? Trump'ın destekçileri ve özellikle de aralarındaki radikaller şimdiden harekete geçmeye, güçlerini toplamaya ve çeşitli eyaletlerden New York'a gelmeye hazırlanmaya başladılar. Bu kişiler silahlılar, örgütlüler ve gerekirse ikinci bir iç savaş başlatmaya tamamen hazırlar. İlk iç savaş (1861-1865), net bir şekilde köleliği kaldırma amacı ile başlayarak yaklaşık beş yıl sürmüştür. Peki, ikinci bir iç savaş ne uğruna çıkar? Bazıları bu senaryonun kötümser olduğunu ve durumun gerçekliğine ve olasılıklarına uymadığını düşünebilir. Böyle düşünenlere karşı değilim. Ancak ABD medyasında ve tanınmış yorumcular tarafından yapılan siyasi analizler ve gerek güvenlik yetkilileri gerek davaya karşı çıkanlar tarafında olsun artan teyakkuz ve hazırlık durumları, bu senaryoyu olası kılıyor. Bunun nedeni bence yargılama olayının emsalsiz olmasından kaynaklanıyor. Ceza gerektiren bir suç işleyen eski ABD başkanları, başkanlık makamına gösterilen saygıdan ötürü mahkeme huzuruna çıkmaktan kurtulmuşlardır. Bu düzeyde bir siyasi olayın emsalinin olmaması, tartışmanın hararetini yükseltiyor ve daha fazla kafa karışıklığına yol açıyor. Bu da bazen düşüncelerde aşırıya gidilmesine zemin hazırlıyor.
Trump olayına ilişkin görüşler ne kadar farklı olursa olsun bu pek de önemli değil. Asıl önemli olan, ABD’nin göz göre göre girdiği tünelden nasıl ve ne şekilde çıkacağıdır.