Konu 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne gelince yarından bahsediyormuşuz gibi. Birleşmiş Milletler’in (BM) tüm dünya ülkelerine, halklarının belirli göstergelere dayanarak ortaya konan sürdürülebilir kalkınma için belirlenen 17 hedefe ulaşmaları doğrultusunda koyduğu sürenin bitmesine yedi yıl gibi oldukça az bir zaman kaldı. 2015 yılında düzenlenen Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde BM üye ülkeleri yeni sürdürülebilir kalkınma gündemini kabul etmişlerdi. Bu kapsamda 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi belgesi içinde 17 küresel hedef, 169 alt hedef ve 231 gösterge belirlenmişti. Bu gündemden önce 2000 yılında oluşturulan ve sekiz hedef içeren Milenyum Kalkınma Hedefleri gündemi ortaya atılmıştı. Bu, 2000-2015 yılları arasında BM üye devletlerini en yoksul ülkelerdeki sosyal ve ekonomik koşulları iyileştirmeye çalışmakla yükümlü tutuyordu. Ancak yükümlülüğün sonuçları, iddialı hedeflere kıyasla zayıf kaldı.
2030 Sürdürülebilir Kalkınma planı 1980 yılına dayanan ‘sürdürülebilir kalkınma’ yaklaşımına dayanmakta.
Teorik olarak dünya, 2016 yılından başlayarak yeni 2030 Sürdürülebilir Kalkınma zorluklarıyla mücadeleye girmiştir. BM’ye üye 193 ülke, 2030’a kadar bu hedeflere ulaşma taahhüdünde bulunmuştur. 2030 Sürdürülebilir Kalkınma gündemi, kalkınmanın sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarını birleştirerek insanlık için sürdürülebilir bir geleceği desteklemeyi amaçlayan iddialı ve küresel bir gündem.
Bununla birlikte şunu fark ediyoruz ki, Sürdürülebilir Kalkınma Programı’nın hedeflerinin iddiası o kadar yüksek ki, bu, hedeflerin gerçekleştirilmesi için bir engel teşkil edebilir. Örneğin ilk hedef, her yerde yoksulluğun tüm biçimlerine son verme mücadelesini gündeme getiriyor. Ancak, dünya çapında halihazırda 736 milyondan fazla insan aşırı yoksulluk içinde yaşarken yoksulların artmakta olan büyük demografik boyutuna ve milletler tarafından üzerinde anlaşılan tarihin yakınlığına bakıldığında, bu gerçekçi olmayan bir iddia olarak kalıyor. İkinci hedef de gerçeğe kıyasla yüksek iddiası açısından birinciden pek de farklı değil. İkinci hedefte, açlığın ortadan kaldırılacağı, gıda güvenliğinin sağlanacağı, beslenmenin iyileştirileceği ve sürdürülebilir tarımın teşvik edileceği iddia ediliyor. Bu bağlamda 2022 yılında BM tarafından yayınlanan bir rapora bakmak yeterli olacaktır. Söz konusu raporda dünyada açlık çeken insan sayısının 2021 yılında yaklaşık 828 milyon kişiye yükseldiği ifade ediliyor. Bu da 2020 yılından itibaren 46 milyon kişilik bir artışa ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından itibaren 150 milyon kişilik bir artışa tekabül ediyor. Dolayısıyla 2030 yılına yaklaştıkça göstergeler negatif düzeyde yükselirken hedeflerde gerileme kaydediliyor.
Peki bu, dünyanın 2030 sınavından kalacağı anlamına mı geliyor?
Elbette hedeflere tamamen ulaşılması neredeyse imkansızdır. Bununla birlikte, 17 sürdürülebilir kalkınma hedefine ulaşmak ne kadar başarı sayılsa da, yoksul insan sayısını, açlık oranını ve diğer hedeflerdeki olumsuz düzeyleri azaltmak da bir o kadar başarı sayılır. Şu ana kadar, birinci ve ikinci hedeflerdeki başarısızlık aşikârdır, ancak önümüzdeki yedi yıl içinde bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir.
Hiç şüphesiz, 197 ülkenin 197’sinin başarısızlık ve başarı seviyeleri bir değil.
Ayrıca, 2030 yılında sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmanın tek ve nihai plan olmayacağı ve BM’nin belirlenen süreye kadar başka bir plan yapmak zorunda kalacağı kesin. Alternatif plan kapsamında gerçekçi hedeflerin belirlenmesi, net bir finansman planı yapılması ve bazı ülkeleri nispeten başarıya götüren uygulamaları ve politikaları içeren bir eke yer verilmesi önemli. Ayrıca, çok sayıda gösterge, belirli hedeflerde göstergelerini iyileştirebilen ülkelerin uzmanlık ve deneyimlerini içeren eyleme ilişkin kanıtlar gerektirir.
Bu noktada, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile birlikte politika ve kalkınma planlarının oluşturulması görevinin önem kazandığına dikkat çekmek mühim. Bu hedefler, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlara sahip olup, hedefler ve göstergeler açısından (yoksulluk, açlık, sağlık, eğitim, iklim değişikliği, cinsiyet eşitliği, su, sanitasyon, enerji, çevre, sosyal adalet) birbirleriyle sıkı bir ilişki içerisindedir.
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri yüksek hedeflere ve çeşitli zorluklara sahip olduğundan, bu hedeflere ulaşma yolunda ilerleyerek çetin savaşı kazanmak için kamu, özel sektör ve sivil toplum gibi farklı tarafların çabalarını birleştirmek elzemdir. Ayrıca, fakir ülkelerin bu hedeflere ulaşması noktasında zengin ve gelişmiş ülkelerin büyük sorumlulukları vardır. Para olmadan ne kalkınma ne de sürdürülebilir kalkınma gerçekleşebilir. Bu nedenle, 2030 yılında sürdürülebilir kalkınma hedefleri için gereken maliyeti ve her ülkenin bunu nasıl karşılayacağını belirlememiz gerekiyor.
Kafilenin gerisinde birinin kalması dünya güvenliğinin çıkarına olmaz.