Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Yeni Suudi Arabistan dönemi

Geçen yüzyılın yetmişli yıllarının ortalarında Suudi Arabistan Krallığı'nın Ortadoğu'da ulaştığı konumu ifade etmek için Prof. Dr. Muhammed Hasaneyn Heykel'in kullandığı tabir, “Suudi Arabistan Dönemi” idi.

Krallık, bu konumunu, petrolün sivil ve askeri endüstrilerdeki tüm makineleşme ile birlikte modern çağ için çok önemli bir emtia haline geldiğini dünyanın keşfetmesi için bir araya gelen bir dizi unsur aracılığıyla elde etmişti. Dahası, önemli bir emtia olan petrol Körfez bölgesinde yoğunlaşıyordu ve üretim, rezervler açısından Suudi Arabistan, bu üretimi gelecek uzun yıllar boyunca garantileme konusunda bölgede ön sırada yer alıyordu.  OPEC, bu önemli emtianın arz ve talebini yönetebilen sağlam ve dengeli bir örgüt haline gelmişti. Ana örgütün Arap versiyonunu oluşturan OAPEC ise Ekim 1973 savaşında petrol silahını kullanmak için kolları sıvamış ve petrol ile Arap kanının aynı savaşta buluşması, dünyanın önemli bir Arap kutbunun mu doğduğundan bahsetmesine neden olmuştu. O dönemde böyle bir şey olmadı ama özellikle petrol fiyatlarının ve finansal getirilerinin küresel para hareketinin ve ekonominin bir parçası haline gelmesi ile birlikte, küresel düzeyde kaydedilen husus Ortadoğu'nun artık eskisi gibi olmadığıydı. Suudi Arabistan dönemi, Vietnam savaşının etkisiyle Doğu Asya bölgesinin tekelinde olan uluslararası ilginin çoğunu kendisine çeken bölgedeki etki ve nüfuz katsayısının yükseldiğinin bir ifadesiydi.

Suudi Arabistan’ın yeniden merkezde olduğu dönem başladı. Bu yeni dönem, bazı konularda ilk Suudi Arabistan Dönemi’nden farklı ama bir bakıma da onun bir uzantısı. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Abdulhalık Abdullah, daha önce birden fazla bağlamda Körfez dönemleri üzerine çalışmasını yayınlamıştı. Çalışması, BAE’ye özel olarak odaklanarak, Arap Körfez bölgesinin bir bütün olarak kaydettiği ilerlemeye dikkat çekiyordu. Her iki durumda da, önceki on yıllarda Arapları ve Arapçılığı temsil etmeye dikkatini veren Mısır, Irak, Suriye ve Lübnan gibi modernite alanında önce gelen diğer Arap ülkeleriyle bir karşılaştırma vardı. Buradaki anın tanımı, sinemasal öykü ve anlatıların değindiği konunun, sanatsal çalışmada düğümünün çözüldüğü o aydınlanma halidir. Tarihte “Aydınlanma”, Avrupa'nın azgelişmişlik ve Kilise’nin baskısından kurtuluşunun, akla, bilime ve mantığa dayanmasının, değişme zamanı gelen bir durumun aydınlanmasının ifadesiydi. Suudi Arabistan Krallığı'nın Arap ve İslam dünyasında her zaman özel bir yeri olmuştur. Çünkü o, İslam milletleri ve halkları arasında kendilerine duyulan sevgi ve sahip olduklar kutsal statü ile Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere'deki Haremeyn-i Şerifeyn’in koruyucusu ve hizmetçisiydi ve bu konuda tekti. Geçen yüzyılın yetmişli yıllarından itibaren küresel ölçekte yaşanan gelişmelerin ışığında, elbette petrolün de sahip olduğu bu şerefin etkisine büyük bir ek katkısı oldu.

Yeni Suudi Arabistan dönemi, yukarıdakilerden sonraki büyük bir sıçramayı ifade ediyor. Çünkü Krallığın siyasi ve sosyal performansına damgasını vuran aşırı muhafazakarlık, yukarıda bahsedilen etki ve nüfuzu eksiltiyordu. Aşırı muhafazakarlık bir bütün olarak ve dini liderlik sayesinde bu yönelimde Arap ve Müslüman takipçilerden oluşan nesiller yetiştirmişti.

Geçtiğimiz 10 yılda ve belki de Kral Abdullah bin Abdulaziz'in (Allah ona rahmet etsin) ülkenin liderliğini devralmasından itibaren yaşananlar ise, Suudi Arabistan’da eğitimin başka bir ilerici yola girişiydi. Bu bağlamda atılan adımlardan biri de gelişmiş ülkelere eğitim için çok ve büyük sayıda burslu öğrenciler göndermekti. Bu, 19. yüzyılın başında Mısır'da yaşananların bir benzeriydi. Niteliksel değişim ve büyük aydınlanma anı, 2015 yılında Kral Selman bin Abdulaziz'in iktidara gelmesi ve onunla birlikte Prens Muhammed bin Selman'ın Veliahtlık görevini üstlenmesiyle gerçekleşti. 8 yıl içinde Suudi Arabistan başka bir tarihi aşamaya girdi ve kendisi ile birlikte Arap bölgesini de yeni ilerleme ufuklarına taşıdı.

Yeni Suudi Arabistan Dönemi’nin başlangıcı, tanımı gereği 4 kriterde niteliksel bir değişim anlamına gelen modernlikti. Bunlardan ilki kimliktir ki daha derin, geniş ve kapsamlı olmalıdır.

İkinci kriter devletin topraklarına nüfuz etmesidir, yani içinde kendisine ulaşılmayan ve ele alınmayan hiçbir yer kalmamalıdır.

Üçüncüsü, ülkedeki mevcut kaynakları harekete geçirerek üretkenliğini ve küresel pazara katılımını artırmaktır. Dördüncüsü, toplumda ve devlette meydana gelen değişim süreçlerine en fazla sayıda insanın katılımını sağlamaktır. Modernitenin yukarıdaki boyutlarının tümü, insanlık tarihinde Orta Çağ'ı takip eden dönemde Avrupa'da yaşananların bir benzeri olan “reform” süreci olarak bilinmektedir. Veliaht Prens'in basına verdiği birden fazla demeçte ​​Suudi Arabistanlılar ile Arap reformcu dostlarının dünyanın yeni Avrupası'nı oluşturacaklarından bahsetmesi belki de tesadüf değildir.

Ulus-devlet, modern Suudi Arabistan kimliğinin geniş başlığıydı ve bu nedenle İslam'dan önceki ve sonraki tüm tarihinin derinliği kadar derindir. İslam Suudi Arabistan topraklarında doğduğunda uygarlık alanında bir boşluk bulmamıştı. Tarihsel keşifler, insan ve uygarlığın varlığına tanıklık eden krallıkları ve anıtları ortaya çıkararak bunu doğrulamaktadır. Devletin topraklarına nüfuz etmesi ile birlikte kısa sürede yollar açıldı, havaalanları ve limanlar inşa edildi, hızlı trenler, belki de tarihin tanık olduğu en kısa sürelerde ülkenin doğusunu batısına, kuzeyini güneyine bağlamak için harekete geçti. 2 milyon kilometrekarelik bir alanda ve Kızıldeniz, Akabe Körfezi ve Arap Körfezi’ne nazır uzun kıyı şeridi boyunca “gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesi”, mevsimlik bir Körfez sloganı olmaktan çıkıp, Suudi Arabistan'ın sanayi ve turizm alanında Arap ülkelerinin önüne geçtiği bir gerçeğe dönüştü. Hatta Suudi Arabistan bir çöl ülkesinde tarım yapmaya bile başladı. Kadın veya erkek, Sünni ya da Şii olsun Suudi Arabistanlıların buna katılımı, iyi eğitimli Suudi Arabistanlı gençlerle başladı. Bu, dini düşüncede, Allah’ın insana bahşettiği akıl, tercih yapma, başarma isteği, inşa etmeye hazır olma, ortak insanlık deneyiminde hemcinslerine katılma enerjilerine büyük değer veren devrimci bir yenilenmenin ışığında gerçekleşti.

Yeni ya da İkinci Suudi Arabistan Dönemi olarak adlandırabileceğimiz bu yeni aşamada sadece Suudi Arabistan'ı değil, Arap dünyasını ve tüm dünyayı da ilgilendiriyor…