Geçtiğimiz çarşamba günü (23 Ağustos) ABD’nin Wisconsin eyaletindeki Milwaukee şehri, 2024 başkanlık seçimlerine parti adına aday olmaya çalışan Cumhuriyetçiler arasındaki ilk tartışmaya sahne oldu.
Genellikle bağışçıların ve seçmenlerin tepkileri, tartışmadan yaklaşık bir hafta sonra belirmeye başlar. Yani bu cümleler gün ışığına çıktığında Cumhuriyetçi arasındaki kanatlar, şanslı adaya yönelik ön görüşü belirginleştirmiş olacak.
Tartışma bir sürpriz mi getirdi yoksa sonuç, belirsiz adayın lehine mi bağlandı?
Büyük ihtimalle öyle.
Diğer adaylar, onun tartışmanın on birinci saatinin son çeyreğinde ortaya çıkacağından endişelense de başkanlık adayı eski Başkan Donald Trump, sözünü tuttu ve tartışmaya katılmadı.
Akşam yaşanan olayların bağlamı, Trump’ın seçim oyununu iyi oynadığını ortaya koydu. Nitekim sahneyi rakiplerine bırakırken aynı zamanda parlak gazeteci Tucker Carlson’ın yanında özellikle boy gösterdi ve şansı ile payı az olanların oklarına hedef olmadan bariz bir şekilde Amerikalıların ilgisini çekmeyi başardı.
Trump’ın Cumhuriyetçilerin adaylığını kazanma şansı neredeyse kesin hale geldi. Tartışma sonrasında yapılan Reuters-Ipsos anketi, onun oyların yüzde 53’ünü aldığını gösterdi. Oylamada ona en yakın kişi olan Florida Valisi Ron DeSantis ise zar zor yüzde 13 elde etti. Aradaki fark çok büyük; neredeyse 40 puan.
Bazılarının John Kennedy’ye benzettiği Floridalı genç Cumhuriyetçiye ne oldu?
DeSantis’in göründüğü sahne, hayret verici bir şekilde hayal kırıklığına sebep oldu ve bu da bazılarının onu sanki yokmuş gibi kabul etmesine yol açtı. Özellikle eski Başkan Donald Trump’ın yokluğunda bir hız kazanacağı yönünde bahisler dönerken onun varlığına bir soğukluk çöktü.
Devasa bir farkla da olsa Trump’a en yakın kişi olan DeSantis, kalabalığın ortasında gözden kayboldu ve rakipleri onu açıkça görmezden geldi. Bununla birlikte komplo teorilerine inananlardan bazıları şunu sorguladı: “Bu bir amaca binaen mi gerçekleşti? Diğer adayların bir yanda Trump’a diğer yanda Hint asıllı genç Vivek Ramaswamy’ye odaklanmasına izin vermek için kasıtlı olarak mı ışıklardan uzak durdu?”
Kampanyası başarısız olsa da tüm ihtimaller halen mümkün. Bunun için ilk tartışmadan birkaç gün önce koordinatörünü görevden aldı. Bu da onu, ‘yere yığılan hasta bir kuş’ olarak niteleyen Trump’ı tasdik etmenin kapısını açıyor.
Peki, 2020 seçimlerinin sıkıntılı bir zamanında, özellikle de Trump’ın seçim sonuçlarına itiraz çabalarını reddettikten sonra Trump tarafından ‘son derece düzgün’ olarak nitelenen eski Başkan Yardımcısı Mike Pence?
Tartışmanın öncesinde uzun bir süre Pence, ‘kendisinden anayasaya aykırı şeyler isteyip de o da buna karşı çıkana kadar, samimiyetle her zaman Trump’ın yanında duran adam’ olduğunu vurguladı.
Tartışma sahnesinde Pence, makul bir tavır sergiledi. Kendisini yarış alanında denenmiş ve gerçek bir muhafazakâr olarak sunmayı başardı ve Trump’ın, onu hain değilse de ayrılıkçı bir hakem olarak gören destekçilerinin kötü karşılamasından etkilenmediğini gösterdi.
Pence, tüm adaylar arasında en çok televizyon süresi elde eden kişiydi. Sağcı ve dinci Evanjelik hareketin hassasiyetlerine seslendiği ve başarılı bir şekilde sempatilerini kazandığı açıkça görülüyor ve ABD için en uygun kişi olduğunu doğruluyordu.
Buna rağmen kamuoyu yoklamalarında Pence’i destekleyenlerin oranı, yüzde 6’yı geçmedi.
İlk tartışma, Cumhuriyetçiler için kazanan bir yarış atı mı ortaya çıkardı yoksa bir siyah at mı?
Durum gerçekten böyle olabilir. Nitekim rüzgârın yönü, henüz 40 yaşına gelmemiş Hint-Asya kökenli iş adamı genç mucize Vivek Ramaswamy’yi işaret ediyor.
Beyaz Saray haberlerini sunan ABD’li gazeteci Andrew Feinberg, Ramaswamy’nin sahnesini şu sözlerle tarif etti: “Kamu memuriyetinde bir gün bile geçirmedi. Daha önce herhangi bir kamu görevine talip olmadı. Sıkı bir Hindu. Ancak bugün, ezici çoğunluğu yaşlı, beyaz ve Hristiyan olan Cumhuriyetçi seçmenlerin ön oyları için yarışıyor.”
Son birkaç ayda Ramaswamy, kendisini Amerikalılara, Cumhuriyetçilere, Demokratlara ve diğerlerine, ‘Amerikan rüyası’ çağını ufuklara geri getiren adam olarak takdim etmeyi başardı. Hindistan’dan göçen bir ailenin oğlu olarak, öğrenciyken ‘milyoner’ olmayı başarmış. Sonra da işte kendisini neredeyse Beyaz Saray’a taşıyacak siyasi bir yarışa giriyor.
Tartışma esnasında Ramaswamy, ‘Trump’ı 20’nci yüzyılın en iyi ABD başkanı’ olarak değerlendirdi. Bununla ağını Trump’ın derin sularına atmayı başardı mı?
Galiba olan bu. Zira Trump hemen Ramaswamy’yi tartışmanın ‘kazananı’ olarak niteledi ve bunu siyasete yeni giren biri için iyi bir adım olarak görüp, onun bu videosunu Truth Social internet sitesinde yeniden yayınladı.
Ramaswamy böylece, olayların rahminde oluşan yeni teşkilatta ‘Trump’ın yardımcısı’ koltuğunu garantilemiş olabilir mi?
Sonuç olarak cadı avı, Trump’ın kredisini düşürmedi, aksine kazancını ikiye katladı. Yine de şu soru halen zihinlerde: Trump, (ciddi bir suçtan) hüküm giyerse desteği azalır mı?
ABD’de hiç kimse, ona yöneltilen hangi suçlamanın ‘ciddi suçlar’ kategorisine gireceğini halen bilmiyor. Bununla birlikte Trump, partinin adaylığını ve Wall Street Journal’ın velayetini illaki kazanacak.