Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

İnsan bilimi olarak Teoloji

Teoloji geleneğinin, disiplinin ve kültürünün olmadığı bir yerde dine, Tanrı’ya, doğaya ve insana dair konuşmak, düşünmek, anlamak ve açıklamak, çok zor bir faaliyettir.  Tanrı bilimi anlamına gelen teoloji, aslında  insanın  kutsalla olan ilişkilerini, anlayışlarını,  amaçlarını ve yaratılış içindeki yerini çalışmayı amaçlayan bir disiplindir. Teoloji, aslında  insanın kutsalla kurduğu her türlü ilişkiyi çalışmak demektir. Teoloji,  aslında insan bilimidir. Teoloji, insanın kutsalla kurduğu tecrübe ışığında  hayatını  anlamlandırmak için  ortaya koyduğu  bütün duygulara, düşüncelere ve davranışlara bir açıklama getirmeye çalışır.Teoloji, insan hayatını kapsayan ve etkileyen bir faaliyettir.

İnsan kutsalla,  kendisi için  en önemli olan değerleri ifade etmek için ilişki kurmaktadır. Örneğin Hz. İsa’nın annesi Hz. Meryem,   İslam ve Hristiyanlık’ta  çok önemli bir yere sahiptir. Hz. Meryem,  ahlak,  iffet ve  tevazunun sembolü olarak kabul edilmektedir. Hz. Meryem’e  saygı duymak, aslında  ahlakı,  dürüstlüğü ve tevazuyu  esas öncelik  haline getirmek demektir. Ahlakı, tevazuyu ve maneviyatı sahici anlamda yaşamsal bir pratiğe dönüştürmeden  Hz. Meryem hakkında  doğmatik spekülasyonlarda bulunmak  teolojik açıdan anlamlı ve işlevsel değildir.Teoloji, önemlidir. İnsan için sahici anlamda önemli ve öncelikli olan  duygular, düşünceler ve davranışlar teolojinin  alanına girmektedir. Teoloji, insanların zihinlerini, kalplerini ve hayatlarını  sahici anlamda etkileyen kutsalla ilgili dünya görüşlerini, değerlerini, davravranışlarını,  bağlılıkları  duygularını kendisine konu almaktadır. Kutsal tecrübesinin insanı nasıl etkilediği ve şekillendirdiği sorusu, teolojinin ana sorusudur.

Teoloji, Yaratan ve yaratılan ayırımını yapmaktadır. Yaratılanların Yaratana bağlı  olduğu ve Yaratan’ın yaratılanlara nimetlerle dolu bir hayat bahşettiği, teolojinin önemli bir kabulüdür.Yaratan, her an hayatlarımızda, duygularımızda, düşüncelerimizde ve davranışlarımızda kendisinin tezahür edilmesini istemektedir.Teoloji, kendini bilmenin Rabbini bilmek olduğu prensibinden hareket eder. İnsanın kendini bilmesi, teolojik  açıdan en önemli  tecrübedir. Kendini bilme çabası içinde olmayan insana dair teoloji yapmak  gereksizdir.

Tanrı gerçekliği, insan hayatına  derin anlam, amaç ve değer kazandırmaktadır. Rabbi’ni bilmek, insanın Tanrı’nın huzurunda   nasıl  bir hayat yaşamamız gerektiği konusunda  bize anlayış kazandırmakta ve yol göstermektedir. Tanrı’nın Rahman ve Rahim olduğu,  bütün varlıkları sevdiği,  herkese şefkatle muamele ettiği, zor anlar dahil olmak üzere hiçbir  zaman insanları ve varlıkları yalnız bırakmadığını bilmek, insanı  güvenle, umutla ve aşkla dolu bir hayat  yaşamaya motive etmektedir. Teoloji, sahici anlamda Tanrı’yla kurulan ilişkinin    insan hayatında meydana getirdiği  farkla ilgilenmektedir.

Tarihin akışı ve insanın tarihsel süreç içinde sürekli olarak kendini yenilemesi, teolojinin odak noktasıdır. Zamanın ruhunu anlamak ve zamana uygun biçimde insanın kendini yenilemesi, insanın önündeki en büyük meydan okumadır. Tarih, hiçbir kişiye, doktrine veya doğmaya göre gelişmez. Kutsal tarih yoktur. Tarih sürekli olarak ilerleme halindedir. Tarihin ilerleyişine göre  insan,  ileriye doğru bakmak, gelişmek ve yaşamak zorundadır. Din, felsefe, sanat, bilim, edebiyat, ekonomi, kısacası insana dair her şey, tarihi takip etmek durumundadırlar. Tarihin ilerleyişine uygun olarak varoluşumuzu yenileyemeyi başarmak, hayatımızı anlamlı kılmayı sağlamaktadır. İnsanlığın tarihsel tecrübesinin bütünlüğüne uygun anlamlı bir hayat yaşamak,   ebedi hayatımız üzerinde  ciddi bir etkide bulunacaktır. Ebedi hayatımız, bu dünyada yaşadığımız hayatın biçimine ve içeriğine bağlıdır.

Teoloji, insanın özgürlüğünü, özgünlüğünü ve onurunu yok eden bütün sahte kültlere, putlara ve kurgulara meydan okuyan  bir disiplindir. Din, kutsal ve Tanrı adına  insana hükmetmek isteyen, insanı köleleştiren ve insanın yaşama sevincini öldüren bütün  sahte yapıları ve  kurguları etkisizleştirmek için teolojinin zengin imkanlarından yararlanmaya ihtiyaç vardır. Teoloji, gerekçesi ne olursa olsun insanın insanı kullanmasına ve linç etmesine hayır demektedir. Teoloji, kutsal adına  insanın insanı yaşaması ve yaşatmasının bilimi olarak  yaşamla ilişkilendirilmelidir.