Tecrübeli bir adam bana tavsiyede bulunarak şöyle dedi: "Günümüzün krizlerini yazarken tarihin yaralarını unutma." Bu söz dikkatimi çekti. Muhatabım, dünyanın tek süper gücünün egemenliğinin zayıflaması ve eski imparatorlukların, haritaları değiştirecek hatta sınırlarını doğrudan değiştirebilecek büyük darbeler aracılığıyla intikam alma yolunda ilerlemesiyle karakterize edilen son derece tehlikeli bir aşamaya doğru ilerlediğine inanıyor. Darbelerin askeri işgal ya da ideolojik işgalin yanı sıra sınırlar ötesi füzeler, insansız hava araçları, siber saldırılar ve milis grupların sponsorluğunu yapmak gibi farklı biçimler aldığını düşünüyor.
Tarihin kendilerine ihanet ettiğine, topraklarını, halelerini, rollerini küçülttüğüne inanan yaralı imparatorluklar uyandı mı? Eski imparatorlukların ruhunda öfkelerini ve ateşlerini kusma fırsatını bekleyen gizli volkanlar mı var?
Adamın sözleri bana Sovyetler Birliği'nin ortadan kalkmasından sonra bazı Arap komünist liderlerden duyduklarımı hatırlattı. Sudan Komünist Partisi genel sekreteri Muhammed İbrahim Nakd’ın buna verdiği tepki, Iraklı ve Lübnanlı mevkidaşları Aziz Muhammed ve George Havi'nin tepkilerine benziyordu. Rusya'nın yenilgi karları altında çok uyumayacağını, bağımlı bir devlet haline gelmeyeceğini, gücünü toplayıp ayağa kalkacağını ve intikam alacağını söylemişlerdi.
Bazı gözlemciler, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından ve Batı'nın korkunç zaferinden dehşete düşen Rus askeri ve güvenlik kurumunun, gizli bir intikam projesi geliştirdiğini ve bunu uygulama görevini, KGB’nin düşük rütbeli bir subayına verdiğini söyleyecek kadar ileri gidiyorlar. Senaryolar yazarken abartıya kaçmaktan korktuğum için bu teoriyi benimsemiyorum. Ama yaralı bir Rusya'nın şu anda İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük darbe projesini yürüten yaralı bir Çar'ın yönetimi altında yaşadığını düşünmek de hakkımız.
Birkaç gün önce Moskova'yı vuran terör saldırısını bir kenara bırakalım. Bu korkunç katliam, seçimlerden Biden,Trump, Macron veya Scholz'un asla hayal edemeyeceği kadar geniş bir halk desteği ile çıkan Putin'in gücünü sarsmayacak. Batı'nın, Çar'ın ciddi bir rakibin olmadığı seçim sürecini bizzat tasarladığını söylediğini biliyorum. Ama ben Putin'in Rus ruhunun derinliğiyle bağlantı kurmayı başardığına inanıyorum. Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra, Moskova sokaklarında Joseph Stalin dönemine özlemlerini dile getiren yaşlı insanlar gördüm. Ruslar, kaderleri ile oynasa ve boyunlarını vursa bile güçlü bir hükümdarı severler.
Putin'i tanıyan adam, nükleer cehennemin kıyısında dolaşmak anlamına gelse bile Putin'in Ukrayna'da yenilgiye uğramaya katlanamayacağına inanıyor. Haklı olabilir, çünkü Putin, Ukrayna'dan yenilgiyle dönüşünün, tıpkı Kızıl Ordu’nun Afgan yolculuğundan başarısız dönmesinin ardından Sovyetler Birliği'nin dağılması gibi, Rusya'nın da dağılmasına yol açabileceğini biliyor.
Dahası kendilerini ulusun ruhu tarafından görevlendirilmiş sayanlar için tek hüküm tarihteki imajlarıdır. Saddam Hüseyin'in yoldaşlarından birinin bana, Kuveyt'ten çekilmemesinin aynı zamanda hem tarihe karşı hem de Bağdat'taki yoldaşlarına karşı imajını korumakla ilgili olduğunu söylediğini hatırlıyorum. Hiç şüphe yok ki Ukrayna'nın işgali Kuveyt'in işgalinden farklı, buradaki karar verici de oradaki karar vericiden farklı ama deneyimler gösteriyor ki “tarihi lider” bazen kendi imajının esiri olabiliyor.
Muhatabım, Batı'nın İran'ın gerçekleştirdiği darbe ile yaşarken neden Putin'in darbesiyle yaşamayı reddettiğini sorguladı. İran darbesinin 4 haritanın özelliklerini ve bunlardaki güç dengesini değiştirdiğini, Tahran'a başkan atama, hükümet kurma ve bu haritaları füze platformu olarak kullanma hakkı verdiğini söyledi. Çin ve Rusya'ya gemilerinin Kızıldeniz'den güvenli bir şekilde geçme izni verme noktasına gelen Husi milislerine karşı ABD'nin hesaplı ve özenli saldırılar düzenlediğine garipser bir biçimde dikkat çekti. Onlarca yıl önce İran Şahı, ülkesinin mevcut sınırlarını imparatorluk tarihine dar gelen bir giysi gibi görüyordu. Onu deviren Humeyni devrimi, “devrimin ihraç edilmesini” anayasasının önemli bir maddesi haline getirdi.
İstanbul da tarihin yaralarından uzak yaşamıyor. Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin mevcut sınırlarını Osmanlı ruhunun sıkıştırıldığı dar bir giysi olarak görüyor. Bu nedenle Sovyetler Birliği'nin bazı yetimlerini, özellikle de Türkçe konuşanları kendisine çekmeye çalıştı. Ayrıca “Arap Baharı” fırtınası patlak verdiğinde bölgedeki kilit ülkelerin özelliklerini değiştirmeye çalıştı. Türkiye'nin İran ve Rus imparatorluklarıyla uzun bir savaş geçmişi var. Türkiye şimdi de Irak içinde bir güvenlik kuşağının ve Suriye topraklarında bir başka kuşağın temellerini atarken, Batı, Rusya'nın Ukrayna topraklarında kendi kuşağını kurma hakkını reddediyor. Elbette toprak ilhak etmeyen bir kuşak ile toprak ilhak eden bir kuşak arasında fark olduğu unutulmamalı.
Çin’in de tarihi yaraları var ve tutumu net ve kesin; sonsuza kadar Tayvan'ın kendisinden uzakta yaşamasını kabul etmeyecek ve sabrı tükeniyor. Dünyanın şansına Şi Cinping, zaman denen bir müttefike güveniyor ve Putin'in yaptığı gibi bir darbeyle sınırları düzeltme girişiminde bulunmuyor.
Mevcut uluslararası ormanda imparatorluklar kaosu korkutucu. Batı artık dünyayı yönetemiyor. Jandarma artık yok ve yaralı imparatorluklar uyandı. Güvenlik Konseyi işlevsiz durumda ve Guterres'in gözyaşları, Gazze'nin ya da Ukrayna'nın yaralarını iyileştirmiyor.
Dünyaya daha tehlikeli bir şey vaat ediliyor. Moskova'daki terör saldırısı; sahnesi, hedefleri ve zamanlaması itibarıyla tehlikeli ve dramatiktir. Faillerinin davranışları DEAŞ savaşçılarının davranışlarına ve akıbetlerine benzemiyor. İtiraflar istihbarat becerisiyle birleştirilirse belki de tüm ipuçları netleşmeyecektir. Hükümetin bilgisi dışında olsa bile saldırıda “Ukrayna parmağı olduğu” teorisinin doğru çıkarsa bir dönüm noktası oluşturacaktır. Bu, Ukrayna savaşında büyük bir tırmanışın kapısını açacak.
Batı, Rus darbesinin başarılı olma ihtimalini tolere edebilir mi? Avrupa bu ölçüde bir zehri yutabilir mi? Batı, yeni imparatorluğu ve çarını zayıflatmak için Ukrayna savaşını genişletmeye ve uzatmaya karar verirse Rusya ve Kremlin’in efendisi ne yapacak?