Bu satırlarda Arap Temas Grubu'nun geçtiğimiz cuma günü Ürdün'ün güneyindeki Akabe şehrinde yaptığı toplantıda benimsediği Suriye vizyonunu teyit etmek istiyorum. Vizyon ABD, Avrupa Birliği ve Türkiye'nin yanı sıra Birleşmiş Milletler tarafından da desteklendi. Suriye devletinin ulusal toplumu daha fazla temsil edecek biçimde yeniden inşasını, toplumun kesimleri arasındaki ilişkilerde barışın tek seçenek haline getirilmesini vurguladı.
Arap elitlerine, özellikle de Suriyeli kardeşlere bu vizyonu destekleme, bu güzel ülkede büyük yıkıma yol açan 15 yıllık çatışmanın ardından siyasi trenin yeniden barışa, normal yaşama doğru yönlendirilmesine katkıda bulunma çağrısı yapmayı çok önemli görüyorum.
Bu çağrının nedeni intikam almak, pastayı paylaşmak, kazananlardan hesap sormak ya da geçmiş yıllarda yaşananların sorumluluğunu üstlenecek birini aramak yönünde yapıldığını duyduğum çağrılardır. Bu çağrıların bir kısmının samimi gayret ve şevkten kaynaklandığını biliyorum ama çoğunun destanlara, çatışmalara, haklı haksız kışkırtma coşkusuna duyulan bir takıntı olduğunu da biliyorum.
On beş yıl boyunca Suriye, nüfusunun yüzde 17'sinin zorla evlerini terk ettiği ve 1 milyon insanın savaşa ve savaşla ilgili faaliyetlere katıldığı bir savaş treninde yaşadı. Tüm endüstriyel şehirleri yıkıldı ve fabrikaların eski de olsa ekipmanları çalındı. Sanayi, tarım ve hizmet gibi çeşitli sektörlerdeki yeni yatırımlar da durdu. Tüm bunların sonucunda yaşam standardı düştü ve nüfusun neredeyse yarısı aşırı yoksulluğa sürüklendi; aylık geliri ancak 50 dolardı.
Bunları anlatma amacım, felaketin boyutunu göstermek değil, tereddüt edenleri, on yıl süren çatışmaların ardından barışı seçmenin kolay bir iş ve düşünmeden söylenen bir söz olmadığına inandırmaktır.
Savaş zamanlarında savaş, geniş bir kesim için geçim kaynağına dönüşür, ruhlar hamaset ve intikam arzusuyla dolar. Aynı zamanda liderlik yapmak isteyenler de seferber etme ve harekete geçirme konusundaki yeterliliklerini gösterme fırsatı bulurlar. Bunun yanı sıra savaştan ekonomik veya siyasi olarak çıkar sağlayan hükümetler ve gruplar da bulunur.
Savaş bağlamında meydana çıkan bu unsurlar bir anda barışın bileşenlerine dönüşmezler. İnsanlar uygun hazırlık yapılmadan geçim kaynaklarından vazgeçmezler. Önceki durumu imkansız veya işe yaramaz hale getiren yeni bir durum ortaya çıkmadan, nefisler üstün olma yanılsamasından ve intikam arzusundan kurtulamaz. Yeni koşullar öyle iyi olmalı ki savaşçılar ve savaş yatırımcıları alternatif geçim kaynakları aramak zorunda kalmalılar. Gerçek şu ki, bu alternatif geçim kaynaklarının sağlanmasına, savaşçıların ve diğerlerinin bunlardan faydalanmasına yardım etmeliyiz. Aynı şey liderler ve savaştan yararlananlar, çıkarı olan taraflar ve ülkeler için de geçerli. Tüm bu tarafların, çıkarlarının barış trenini engellemekle sınırlı olduğunu düşünmemeleri için eşdeğer veya en azından geçmişte sahip olduklarına yakın alternatifler elde etmeleri gerekiyor.
Henüz şekli belli olmayan yeni rejime gelince, şu anda en önemli meselenin, ülkeyi kontrol eden siyasi gücü, yozlaşmış ya da etkisiz olsa bile devlet aygıtını ayakta tutmaya teşvik etmek olduğuna inanıyorum. Savaş ve iç çatışma deneyimleri bize, hükümetin dağıtılmasının yeniden inşayı imkansız hale getirdiğini ve aynı zamanda ulusal toplumun çeşitli kesimleri arasındaki ilişkilere karşılıklı şüphenin hakim olmasına yol açtığını söylüyor. Thomas Hobbes'un mantığına göre Suriye'nin yaşadığı gibi bir “leviathan” durumunda, herkesi caydıran, acımasız da olsa herkese hükmeden bir gücün olması gerekir. Bu, Suriye ve komşu ülkeler için de bir zorunluluktur. İşler istikrara kavuşursa, o zaman adaleti en fazla garanti eden ve tüm vatandaşların çıkarlarını en doğru şekilde temsil eden sistem hakkında özgür bir tartışmanın kapısını açmak mümkün hale gelecektir.
Suriyeliler evlerini, çiftliklerini ve işyerlerini inşa etme sürecine katılabilsinler ve böylece savaş makinesini besleyen yakıt ikmalini durdurulabilsinler diye, tüm Arap ülkelerini mali ve manevi olarak Suriye'nin yanında durmaya, ekonomisini bir an önce desteklemeye davet ederek yazımı bitiriyorum.