Suriye-Lübnan ilişkilerinde, gizli bir bağlantı yeri bulunuyor. Bu bağlantı iki ülkeden pek çok yetkili ve siyasetçinin, hatta geniş halk çevrelerinin açıklamalarında ve söylemlerinde yaygın olarak “kardeş” olarak tanımlanan iki ülke arasındaki sıkıntı, ilişkilerdeki kötüleşme sahnesine ilişkin net, kabul edilebilir bir açıklama getirebilme yeteneğinin zayıflığını vurguluyor.
Son aylarda iki ülke ve çevresinde yaşanan siyasi gelişmelerin gerçekliği, iki ülke arasında resmi ve halk düzeyinde bir yakınlaşmayı dayatıyor. İki ülke ilişkilerindeki tıkanıklar, siyasi ve güvenlik sorunları ortadan kalktı, ki bunların gerçekleşme ihtimali çok düşüktü. Dahası gerçekleşse bile ancak etkileri ve yankıları iki ülkenin gerçekliğinde ve sakinlerinin ruhlarında uzun süre kalacak bir iç savaş ve kan gölü ortasında gerçekleşecekti. Ancak Suriye'de işler çok kolay bir şekilde ilerledi ve küçük bir militan grup Esed rejimini devirip yerine yeni bir rejim kurdu. Esed'in ölüm ve kontrol aygıtları tasfiye edildi; bunlar arasında Baas Partisi ve ona bağlı halk örgütleri, ayrıca Esed ordusu ve istihbarat güçleri de vardı. Rus ve İranlı işgal güçleri ile mezhepçi milisler ülkeden en az insani ve maddi kayıpla çıkarıldı. Buna karşılık Lübnan'daki değişimin faturası ise ağırdı. İsrail'in başrolde olduğu bu ağır fatura, Lübnan’a ve bazı bölgelerine büyük can kayıplarına ve maddi yıkımlara mal oldu. Sonuçları arasında ise silahlı kuvvetler ile siyasi güçlerin kontrol haritasının yeniden düzenlenmesi, çözümsüz kalan cumhurbaşkanlığı sorununun çözülmesi ve cumhurbaşkanının seçilmesi, geçici hükümet yerine yeni bir hükümetin kurulması, Lübnan'da silah konusundaki iki başlılık sorununun sona ermesi, meşru silahın Lübnan Ordusu ile sınırlanması yer alıyordu. Ordunun statüsü ve Lübnan toprakları boyunca konuşlanma hakkı da yeniden teyit edildi.
Son dönemde Suriye-Lübnan ilişkilerinde yaşanan dönüşümler Esed'in Lübnan üzerindeki kontrolünün temellerini sarstı. Bu kontrolün bir ifadesi de Hizbullah ve müttefiklerinin bir yandan iktidara katılma, diğer yandan da Hizbullah’ın paralel bir oluşum kurması yoluyla Lübnan'ı kontrol altına almalarıydı. Bir diğer ifade şekli ise Hizbullah ve diğer milislerin Esed'in yanında savaşmak için Suriye'ye getirtilmesi, Esed'in Suriye'de sürdürdüğü aşağılama politikasına paralel olarak, Lübnan'daki Suriyeli mültecilere karşı öldürme, zulüm, birçoğunu tutuklama ve bir kısmını da Esed rejimine teslim etme gibi baskıcı politikaları örgütlemeleri ve uygulamalarıydı. Bütün bunlar, hükümetlerinin Suriye'deki savaşa ilişkin tutumunu “uzak durma” olarak formüle eden Lübnan halkının gözü önünde ve bir kısmının katılımıyla gerçekleşiyordu. Bu da Lübnanlı kardeşin, Şam'da iktidarı elinde tutan büyük kardeşe boyun eğişini adeta somutlaştırıyordu.
Suriyeliler ve Lübnanlılar, iki ülkede yaşananların önemi ve Şam-Beyrut ilişkilerinin seyrinde olumlu bir değişime etkisi konusunda farklı görüşlere sahip değiller. Yetkililer çekingen ve sınırlı “olumlu” açıklamalar yaptılar, ancak bunların örneğin Lübnan hapishanelerindeki Suriyeli tutuklular sorununu çözmek, ortak sınırı geçen insanların geçişini kolaylaştırmak gibi pratik karşılığı olmadı. Bu da doğrudan cevabı ancak iki ülke ve halk arasındaki ilişkilerdeki tarihi ve siyasi mirasa geri dönüldüğünde bulunacak soruları gündeme getiriyor.
Tarihsel miras içinde Lübnan, büyük kardeş ile ekonomik, sosyal ve kültürel bağları olan jeopolitik bir gerçeklik içerisinde Suriye’den doğdu. Kara sınırları sadece bu büyük kardeşe açık ve bu sınırlar aracılığıyla dünyaya açılıyor. İki devletin doğuşundan ve bağımsızlığından sonraki son yüzyılda tanık olunan ikili ve bölgesel ilişkilerin seyrinde, ortak sınırlar, çeşitli dikte ve karşılık biçimlerinin oluşmasına katkı sağladı.
Tarihsel miras Suriye'nin Lübnan üzerinde hakimiyet kurma eğilimine paralel olarak Lübnan'ın bağımsızlık yönündeki çabalarını da içeriyordu. Suriye yönetiminin Lübnan'ı kontrol altına alma ve ülkeyi kendi siyasi ihtiyaç ve gereksinimleri doğrultusunda yeniden yapılandırma çabaları arttı ve 1976 yılında Suriye güçlerinin Lübnan'ı işgal etmesi bu doğrultuda ideal bir fırsat oluşturdu. Siyasi, ekonomik ve toplumsal yapıda köklü değişiklikler gerçekleştirildi ve Lübnan, Esed dönemi politikaları için bir serbest ortam rolünü üstlenmesi istenen çarpık bir Suriye modeline dönüştü.
Böylece Esed rejimi Lübnan'ın bütün işlerine karıştı ve bozdu, sonunda da kapsamlı bir değişim gerçekleştirdi. Süreç temel olarak Hafız Esed'in iktidarı ele geçirmesinden sonra 1970-2000 yıllarını kapsayan Birinci Esed döneminde gerçekleşmiş olsa da, bu politikanın bir kısmı Esed’ten önceki bağımsızlık sonrası dönemlerde görülmüş ve uygulanmış, bir kısmı da 2000-2024 yıllarını kapsayan veliahdı Beşşar Esed döneminde tamamlanmıştır.
Lübnan bağımsızlık sistemi, iktidarın parlamenter sistem aracılığıyla paylaşılması ve devir teslimi, geniş siyasal, toplumsal ve medyatik özgürlüklerin sağlanması, özgür ve açık bir ekonomik sistemin benimsenmesi konusunda bileşenlerin liderleri arasında varılan bir mutabakat temelinde doğdu. Bunların hepsi, kurulduğu günden itibaren iç ve dış ideolojik ve siyasal çatışmaların yaşandığı ve bu çatışmaların kısa sürede askeri yapıya yansıdığı Suriye’deki bağımsızlık sisteminden farklı bir örneği temsil ediyordu. Böylece Suriye’de askeri yapı 1949'daki ilk darbe ve sonraki on yıllarda birbirini takip eden darbeler ile başlayan iktidar mücadelesinin güncel bir gücü haline geldi.
Askeri güç, Suriye'de devleti ve toplumu kendi tasavvur ve çıkarları doğrultusunda yeniden inşa etmeyi başardı. Daha sonra Lübnan'a taşıdığı ve 1976'daki müdahalesinden sonra ona dayattığı şey de buydu. Bu müdahaleden sonra siyasi, ekonomik ve toplumsal yapıda köklü değişiklikler yaparak, Lübnan'ı Esed dönemi politikaları için serbest bir ortam, soluk aldığı bir arena rolünü oynayabilecek çarpık bir Suriye modeline dönüştürdü.
Kısacası, Suriye ve Lübnan, nispi farklılıklar ile birlikte benzer bir sisteme dönüştüler. Bu farklılıklar da diğer nedenlerle birlikte iki ülke ve elitleri arasında bir özdeşleşmeye yol açan haklı anlaşmazlıklardan kaynaklanıyordu. Her iki ülkede de rejimin çökmesine ve iktidar elitinin etkin bir kesiminin devrilmesine rağmen, Suriye ve Lübnan'daki iki yeni dönem, iki ülke arasındaki eski ilişkilerden kurtulmanın, yeni şartların sonucunda daha iyi bir modele yönelmenin gerekliliğini henüz kavrayabilmiş değil. Bunun için sadece biraz beklememiz gerekiyor!