“Nükleer silahlarımız, uluslarımızın güvenliğine ve hayati çıkarlarımıza yönelik en büyük tehditleri caydırmak için mevcuttur. Nükleer kuvvetlerimiz bağımsızdır, ancak koordine edilebilir ve İttifak'ın genel güvenliğine, Avrupa-Atlantik bölgesinde barış ve istikrara önemli ölçüde katkıda bulunabilirler.”
Bu, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un İngiltere'ye yaptığı üç günlük olağanüstü ziyaretin ardından, İngiltere ve Fransa Cumhuriyeti tarafından yayınlanan “Northwood Deklarasyonu”nun özüdür. Avrupa uyanışının farklı aşamasına yönelik yeni bir vizyonun ürünüdür. Böylece iki ülke, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılma kararının akabinde yıllarca süren rahatsızlığın ardından bir sayfa açmış oldular.
İki Avrupalı güç, özellikle iki endişe verici gelişme ışığında nükleer cephanelikleri konusunda iş birliğini güçlendirme konusunda anlaştılar.
Birinci gelişme, Doğu’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’nın durumuna kesin bir jeopolitik çözüm getirme stratejik hedefine ulaşana kadar, Ukrayna ile geçici bir anlaşmaya varmaya veya geçici bir ara vermeye istekli görünmüyor. Sürekli olarak tarihi haksızlıkları gerekçe olarak kullanıyor ve NATO'yu 20. yüzyılın en büyük günahını işlediği, Sovyetler Birliği'nin çöküşüne neden olduğu için affedemiyor. Bu, silahlı çatışmaların büyüyebileceği ve acı dolu geçmişten bir veya daha fazla bölümün yeniden canlanabileceği anlamına geliyor.
İkincisi, ABD Başkanı Donald Trump'ın ikinci döneminin başlangıcından itibaren Rus mevkidaşına açılması, Avrupa'da transatlantik ilişkiler ve özellikle beklenmedik olaylar her zaman yaşandığı için Rusya ile bir savaş durumunda Washington'un Avrupalı müttefiklerine yardım etme, onları savunma taahhüdünü ne kadar yerine getireceği hakkında varoluşsal soruları gündeme getirdi.
Onlarca yıldır transatlantik iş birliğinin sembolü olarak ABD’nin sürdürdüğü Avrupa'nın temel nükleer caydırıcılık söylemi artık korunan anlaşmada yer almıyor. Avrupalılar bunu yakın zamanda fark ettiler, dolayısıyla yeni, değişen bir jeopolitik gerçekliği öngörmeleri gerekiyor gibi görünüyor.
Ancak Northwood Deklarasyonu’nu anlamak için en başta şunun gibi derin sorular sormak gerekiyor: Anlaşma ilk etapta ne anlama geliyor? Putin’in çevresindeki Rus silovikilerinin görmek isteyeceği gibi, bu gizli bir savaş ilanı mı?
Londra ve Paris arasındaki nükleer koordinasyon anlaşmasının arkasındaki temel düşüncenin, Avrupa'nın Rus çekici ile Amerikan örsü, yani Moskova’dan gelen tehditler ile Washington’un şantajları arasında sıkıştığı şu dönemde, ortak bir Avrupa kararlılığı göstermek olduğu kesin olarak söylenebilir. Nitekim ABD şantaj yoluyla NATO bütçesine etkin bir katkı olarak her NATO üye devleti için GSYİH'nın yüzde 5'i oranında harcamayı zorunlu kıldı.
Barış zamanında, Londra ve Paris, nükleer denizaltıların korunmasını için nükleer güçle çalışan saldırı denizaltıları, fırkateynler ve denizaltı karşıtı savaş kabiliyetleri sağlayarak birbirlerinin denizdeki caydırıcılık operasyonlarını ortaklaşa destekleyebilirler.
Tehlike zamanlarında ise anlaşma, üslere ve diğer destek biçimlerine erişme olanağı tanıyor. Havadan caydırıcılık operasyonları da ortak destekten faydalanabilir.
Fransa ve İngiltere nükleer silahları Avrupa'nın savunmasında yer alacak mı?
Avrupa kıtasını koruyan nükleer şemsiye meselesi hem seçkinler hem de sıradan insanlar olmak üzere Avrupalılar için bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Öngörülemez bir adam olan Başkan Trump'ın adımlarını ve örneğin herhangi bir anda Almanya’daki Amerikan nükleer kuvvetlerini çekip çekmeyeceğini, bunları bir sonraki savaşın kesin olarak Çin ile gerçekleşeceği Hint-Pasifik bölgesine mi kaydıracağını yahut öngörülebilir gelecekte Rusya ile en doğrudan karşı karşıya gelecek ülke olan Polonya'ya mı kaydıracağını kimse tahmin edemez.
Her halükarda, yaşlı kıtada nükleer temelli olsun ya da olmasın herhangi bir kriz sırasında, İngiltere ve Fransa, NATO çerçevesinde yakın askeri iş birliği içinde olacaklardır. Görünüşe göre, İngiltere ve Fransa'nın, dünyanın geri kalanını da kapsayan daha geniş bir çaba dışında, nükleer kapasitelerini birbirlerini desteklemek için kullanacakları çok az olasılık var.
Fransa bu anlaşmada, Avrupa düzeyinde İngiltere’nin sunabileceğinden daha fazlasını mı sunuyor? Teorik olarak Londra, ABD'den tamamen bağımsız olarak kullanılabilecek Fransız nükleer silahlarına erişimden yararlanıyor.
İngiltere, ABD onayı olmadan denizaltından fırlatılan Trident balistik füzelerini fırlatabilse de Fransa'nın aksine, nükleer silahları için hâlâ ABD teknolojisine güveniyor.
Anlaşmanın görünmez bir yönü var mı?
Hedef planları ve teknolojik eğitim, nükleer araştırmalarda iş birliği ve uluslararası nükleer silahların yayılmasının önlenmesi sisteminin güçlendirilmesi de dahil olmak üzere, nükleer savaş planlaması için kesinlikle daha fazla fırsat sunuyor.
Northwood Deklarasyonu Putin'in öfkesini uyandıracaktır… Peki ya Trump?