Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Batısız bir zirve

Şanghay Zirvesi'ni derinlemesine değerlendirmek istiyorsanız, iki şeyden birini veya her ikisini de deneyin.

Birincisi: Katılımcı listesini okuyun.

İkincisi: Hatıra fotoğraflarına dikkatlice bakın.

İlk şok edici izlenim; 22 devlet başkanı arasında Batı'nın varlığının olmadığı küresel bir zirve olduğudur.

İkincisi; büyük demokratların yokluğu ve tek adam rejimlerinin varlığıdır: Vladimir Putin, Kim Jong Un, Mesud Pezeşkiyan ve ev sahibi Şi Jinping.

Fotoğraflarda Batı'nın tam anlamıyla yokluğunu ve demokratların neredeyse var olmadığını fark ederken, en büyük iki insan toplumunun varlığını fark ediyorsunuz; Hindistan ve Çin. Arap katılımı, Mısır ile sınırlıydı ve o da Devlet Başkanı tarafından değil, Başbakan Mustafa Madbuli tarafından temsil edildi. Arap ülkeleri, Batı'nın ağırlık merkezi olmayacağı yeni bir dünya düzeninin kurulması gibi görünen bir girişimde küresel bölünmeyi desteklemekten kaçınmış gibi görünüyor. Batılı ülkelerin zirveyi boykot etmesinin de nedeni buydu.

Uluslararası ilişkilerde, en azından Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana böyle bir emsal yok.

Batı'nın yokluğu, özellikle Trump'ın ABD’si ile açık çatışmasında Çin için açık bir meydan okuma sayıldı. Bu, niyetleri alenen ortaya koyan ilk kültürel ve medeniyetsel uçurum. 23 ülkeden yalnızca biri silahsız ve “Asyalı” değildi, o da Ermenistan. Şi Jinping ve Putin arasındaki çok yakın yakınlaşma, Pekin ve Moskova'nın, komünizm artık ilişkilerinde önemli bir unsur olmasa da, stratejik bir ittifakı kaçınılmaz gördükleri eski hayalleri yeniden canlandırdı.

Şanghay Zirvesi'nde ideolojilere dair pek bir işaret yoktu; son radikal komünist lider Kim Jong Un, Putin'e en yakın kişi ve Hindu milliyetçisi Başbakan Modi de aralarında. Eğer insan nüfusu günümüz dünyasında önemliyse, ağırlık merkezinin Asya'ya kaydığı ve öyle kalacağı şüphesiz. Sayısal üstünlüğe bilimsel ve askeri ilerlemeler de eklendi.

Zirve sırasında Pekin, etkileyici gücünden ve askeri ilerlemelerinden bazılarını sergiledi. Amacının güç değil, barış ve güvenlik mesajı olduğunun altını özenle çizdi. Ayrıca dünya çapındaki bilimsel ve tıbbi katkılarını da sıraladı.

Ancak güç mesajı gizli değildi…