Yoğun bir gündemi olmasına rağmen, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmelere Sudan da dahil edildi. Prens'in girişimi, ABD Başkanı'nın görüşmelerden sadece yarım saat sonra bu konuda harekete geçtiğini açıklamasının da kanıtladığı gibi, anında ve doğrudan bir etki yarattı. Bu girişim çeşitli Sudanlı taraflar tarafından memnuniyetle karşılandı ve bu hamlenin önümüzdeki günlerde Sudan savaşı üzerindeki potansiyel etkisine dair beklentiler arttı.
Sosyal medya platformlarındaki Sudanlı hesaplarda yayınlanan birçok görüntü ve yorum arasında aklımda kalan görüntü, Prens'in Başkan Trump ile Sudan konusunu ele alması ve bunun sonucunda yaşanan değişimin ardından sevincini ifade etmek için, Suudi Arabistan sokaklarına inen Sudanlı bir adamın görüntüsüydü. Suudi Arabistan bayrağı taşıyan adam, yolun ortasında Sudan’ın geleneksel Ardah dansı ile dans etmeye başlıyor ve bir Suudi vatandaşı da arabasını durduruyor, Sudanlı adamın sevincini paylaşmak için arabadan iniyor ve dansa katılıyor.
Sudanlı hesaplar arasında geniş yankı bulan bu sahne, pek açıklama gerektirmeyen, kendiliğinden gelişen bir duygu ifadesiydi. Bunun ötesinde, bu sahne, Suudi Arabistan'ın bu hamlesinin, Sudan meselesinin Amerikan Başkanı’na doğrudan açıklanması gerektiği bir anda geldiğini yansıtıyor. Zira Sudan meselesinde birçok şey birbirine karıştı, birçok gerçek çarpıtıldı, sayısız çıkar ve müdahalenin iç içe geçmesi, durumu daha da karmaşıklaştırdı, savaşı ve modern tarihinin en sert ve yıkıcı deneyimlerinden birini yaşayan Sudan halkının acılarını daha da uzattı.
Sudan halkı kesinlikle bu savaşın sona ermesini ve barışın geri dönmesini arzuluyor; aklı başında hiçbir insan bunun devam etmesini istemiyor. Ancak soru şu: Bu noktaya nasıl ulaşılabilir? Kalıcı olabilecek ve Sudan'ın belki de daha şiddetli bir şekilde savaş döngüsüne geri döneceği kısa süreli bir ateşkesten ibaret olmayan bir barış nasıl sağlanabilir?
Farklı görüşler göz önüne alındığında durum karmaşıklığını koruyor ve bu da kolay veya yakın bir çözüm olmadığı ve asıl engelin Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) geleceği olacağı sonucunu ortaya çıkarıyor.
Sudan hükümeti, her düzeyde, Başkan Trump'ın Prens Muhammed bin Selman ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamaları büyük bir memnuniyetle karşıladı. Barışı sağlamak için gayretle çalışmaya kararlı olduğunu duyurdu, Sudan'a ve bölgeye kalıcı barış getirecek çözüme dair görüşünü de açıkladı.
Bu görüş, HDK'nin güvenlik veya siyasi alanda gelecekte herhangi bir rolünün reddedilmesine dayanıyor. HDK'nin dağıtılması ve lağvedilmesi gerektiğini vurgularken, bazı üyelerinin yerleşik askeri düzenlemeler ve mesleki standartlar uyarınca silahlı kuvvetlere entegrasyonuna izin verilebileceğini belirtiyor. Ancak bu üyelerin sayısız Sudan vatandaşını etkileyen geniş çaplı insan hakları ihlallerinden hiçbirine karışmamış olmalarını şart koşuyor.
HDK'nin geleceğini ele alma yönteminin, şüphesiz Sudan ve geleceği üzerinde etkileri olacaktır. HDK'nin dağıtılması, silahlı örgütlerin ve silahın endişe verici yaygınlaşmasıyla mücadelede ilk adım olmalıdır. Bu, silahlı örgütlerin entegrasyonunu veya feshedilmesini, hiçbir kuvvetin veya silahın devletin ve silahlı kuvvetlerinin kontrolü dışında kalmamasını gerektiriyor. Bu konuda herhangi bir başarısızlık veya gecikme, savaşı sona erdirmek için yapılacak herhangi bir anlaşmanın, kırılgan ve kısa ömürlü bir ateşkesten ibaret kalacağı anlamına geliyor. Ateşkesin ardından da Sudan, tükenmiş devletin temellerini tamamen sarsacak, birliğini ve egemenliğini tehdit edecek ve etkileri bölgeye ve komşu ülkelere yayılacak daha acımasız savaşların ve kaosun cehennemine geri dönecektir.
HDK'nin feshedilmesi talebi, aslında Sudan halkının Aralık Devrimi sırasında “Ordu kışlaya, Cancavid feshedilmeli” sloganıyla dile getirdiği temel taleplerden biri. Savaştan sonra, bu talep şüphesiz daha da gerekli ve acil hale geldi.
Bazıları, savaş sonrası Sudan vizyonunun da kapsamını oluşturan ordunun kışlaya ne zaman döneceğiyle ilgili hususu sorgulamakta aceleci davranabilir. Askeri liderlik, sivil yönetime geçiş ve halka seçimler yoluyla liderlerini seçme fırsatı verme konusundaki kararlılığını birden fazla kez dile getirdi. Bu, yalnızca ülkenin ve halkının değil, aynı zamanda siyasetin çıkmazları ve bitmek bilmeyen çekişmelerinden büyük zarar gören ordunun da çıkarına olacaktır.
Şimdiki kritik soru, Sudan'ın bu dönüm noktasını nasıl aşabileceği ve savaşı sona erdirerek uzun ve zorlu toparlanma yolculuğuna nasıl başlayabileceğidir. Çoğu husus, HDK'ye silah ve paralı asker akışının durdurulması başta olmak üzere çetrefilli meselelerin nasıl ele alınacağına bağlı olacaktır. Ardından, Sudan devletinin devlet kontrolü dışındaki yardımcı ordular ve silahlar olgusuna son vermesine yardımcı olmayı ve böylece umut edilen sivil yönetimin önünü açmayı içeren bir yol haritası düşünülmelidir.
Başka hiçbir yol Sudan'a gerçek ve kalıcı bir barış getirmeyecektir.