Ukrayna krizi, tüm uluslararası sistemi etkileyen mevcut en şiddetli uluslararası krizdir. Rusya ve Ukrayna arasında sahadaki sıcak savaş, Rusya ile ABD liderliğindeki Batı ülkeleri arasındaki şiddetli çatışmada güçlü şekilde tırmanan soğuk savaşla bir araya geldi.
İster sıcak ister soğuk olsun krizler ve savaşlar siyasetin, insanların ve ülkelerin bitmeyen çatışmalarının bir parçasıdır. Okuyucu ve ilgili kişi, bölgede ve dünyada yükselen ve gerileyen birçok krizi takip edebilir; Nijer'deki askeri darbe ve bunun arka planında Afrika üzerinden Batı ile Rusya-Çin arasındaki çatışma. Sudan'da yaşanan yarı iç savaş. Terör örgütü DEAŞ’ın Suriye'de yeniden boy göstermesi. Lübnan’ın kötüye gitmesi, Suudi Arabistan’ın vatandaşlarından Lübnan’ı terk etmelerini talep etmesi. Kuveyt’in Lübnan Ekonomi Bakanı'na ve açıklamalarına güçlü bir şekilde yanıt vermesi ve bunlar gibi bitmek bilmeyen örnekler.
Rusya-Ukrayna savaşı, en tehlikeli sıcak savaş olduğu ve kimsenin istemediği yıkıcı yönlerde gelişebileceği için uluslararası önceliklerin başında yer alıyor. Savaşın aktif tarafları bir buçuk yılı aşkın süre içinde seçeneklerini tüketseler de savaş devam ediyor. Ukrayna dün bir Rus petrol tankerini insansız hava araçlarıyla hedef aldığını duyurdu. İki taraf arasındaki cephe sürekli bir gerginliğe sahne oluyor ve diğer ülkeler öncülüğünde yaratıcı çözümler bulunmazsa, bu savaş daha uzun süre devam edebilir.
Dün başlayan ve bugün devam edecek olan Cidde toplantısı, Ukrayna’da çatışan sistemlerin dışındaki ülkelerin sunacağı gerçek çıkış yolları ve yaratıcı çözümler için yollar bulmak açısından çok önemli bir toplantı. Suudi Arabistan başta olmak üzere, krizin ve savaşın başlangıcından bu yana üçüncü bir yol oluşturmakta ısrar eden, savaşın başında görülen keskin ve benzeri görülmemiş kutuplaşma süreçlerini reddeden ülkelerle Cidde toplantısı yapılıyor. Ukrayna’nın varlığında ve Çin’in ilk kez katılımı ile Suudi Arabistan’ın bu krizdeki rolünün yanı sıra bölgesel ve uluslararası düzeydeki rolünü destekleyen onlarca ülkenin katılımıyla düzenleniyor.
Cidde toplantısı, dünyanın içinden geçmekte olduğu en tehlikeli krizle ilgili olarak dünya çapında 40 ülkenin ulusal güvenlik danışmanları ve temsilcilerinin bir araya geldiği bir toplantı. Ülkelere göre “ulusal güvenlik” veya “milli güvenlik” şeklinde kullanımı değişen kavram, modern bir kavram olmakla birlikte son derece önemli. Bu danışmanlar ve aygıtları, kapsamlı bir güvenlik sistemi ve etkili stratejiler çerçevesinde, kimlik ve toplum, kişi ve kurumlarla ilgili fikri veya kültürel güvenlik dahil, devletlerin iç ve dış siyasi, ekonomik, askeri ve sosyal güvenliğine ilişkin her şeyle ilgileniyorlar. Görev alanları, gıda güvenliğinden siber güvenliğe kadar modern konseptleriyle çok çeşitli güvenlik türlerini kapsıyor.
Bu düzeyiyle Cidde toplantısı, aslında sonunda barışı sağlayacak, savaşa son verecek ve bu yolda savaşın iki ülke ve dünya üzerindeki yıkıcı etkilerinin hafifletilmesini sağlayacak gerçek potansiyelleri araştıran bir toplantı. Suudi Arabistan'ın krizin başlangıcından bu yana takındığı tutumu ve Veliaht Prensi’nin net vizyonunu ortaya koyan bir toplantı. Suudi Arabistan yaratıcı çözümlere doğru ilk adımları atarak daha önce kimsenin yapamadığını yapmaya çalışıyor.
Uluslararası güç dengelerinin bozulması, genellikle taşıdığı tehlikelerle birlikte dünyanın başa çıkmaya çalıştığı bir kavram haline geldi. Ama tehlikelerine rağmen, fark yaratma yeteneği ve vizyonuna sahip ülkeler için etki ve etkinliği artırma fırsatları ve yolları da sunuyor. Yeni Suudi Arabistan da tüm dünyanın tanıklığıyla bu ikisine sahip gücü, potansiyeli ile onu etkili uluslararası roller oynamaya uygun hale getirdi. Bölgesel ve küresel krizlere ilişkin vizyonu artık iyi biliniyor ve küçük- büyük dünya liderleri Suudi Arabistan ile artık buna göre çalışmak zorundalar. Bu bağlamda sayısız örnek bulunuyor.
Suudi Arabistan'ın yaklaşık bir buçuk yıl önce patlak veren Rusya-Ukrayna krizinde izlediği ve Soğuk Savaşı sırasındaki “Bağlantısızlık Hareketine” benzeyen ama aynı olmayan yol, son derece tehlikeli ve tırmanan uluslararası gerilim koşullarında başladı. O dönemde gerilim tüm "uluslararası sistemi" ve tüm ürünleriyle "küreselleşmeyi" tehdit eder bir noktaya ulaştı. Buna rağmen zaman, Suudi Arabistan’ın yürüdüğü bu yolun dünyanın birçok ülkesinin aradığı en iyi yol olduğunu kanıtladı. Cidde'deki toplantıya 40 ülkenin katılması, geleceği öngörebilen ve çok geçmeden dünyadaki birçok ülkenin katıldığı bir siyasi pozisyon önerebilen Suudi Arabistan'ın seçiminin ne kadar doğru olduğunu açıkça gösteriyor.
Rusya-Ukrayna krizi yakında sona ermeyecek olsa da Cidde toplantısında doğru yönde atılabilecek adımlar müzakere edilecek. Bu nedenle Ukrayna, Suudi Arabistan'a toplantıyı düzenlediği için açıkça teşekkür etti ve toplantıyı krize yönelik tasavvurlar ve pratik çözümler oluşturmak için önemli bir fırsat olarak gördü. Rusya ise katılmasa da memnuniyetle karşıladı, çünkü bir bütün olarak krizle ilgili olumlu gelişmelere ihtiyacı var.
Suudi Arabistan'ın tarihsel olarak inşa ettiği güvenilirlik önemli ve mevcut politikalar, pozisyonlarla bu güvenirlikten doğru şekilde yararlanılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin Batı ve Doğu'daki tüm büyük uluslararası taraflarla; Batı ülkeleri, Çin ve Rusya'nın yanı sıra Ukrayna ile kurduğu dengeli ilişkiler, Suudi Arabistan'ı bu büyüklükteki bir girişime liderlik etmek, bir sonraki aşamada daha önemli bir gelişmenin anahtarı olacak uluslararası uzlaşı oluşturmak için uygun konuma getirdi.
Ukrayna kriziyle ilgili Cidde’de bir toplantının düzenlenmesine ilişkin uluslararası mutabakat, Suudi Arabistan'ın son derece karmaşık ve iç içe geçmiş sorunlara çözüm bulma yeteneğine sahip aktif ve etkili rolüne ilişkin açık uluslararası kabul ve mutabakattır. Bölgede Suudi Arabistan’ın liderlik ettiği birçok modelin sonucudur. Suudi Arabistan, İran ile Çin himayesinde bölgenin çehresini değiştiren bir anlaşmaya öncülük etti. Suriye'nin Arap Birliği'ne dönüşünü yönetti. Yemen'de etkili bir ateşkese öncülük etti. Ortadoğu'da tüm tarafları kapsayan gerçek barışa yönelik gerçek bir vizyona sahip.
Suudi Arabistan'ın İran ile arasındaki gerilimi yatıştırma, Türkiye ile anlaşmazlıkları aşarak köprü kurma, İsrail ile ilişkilerde bir vizyon sunma başarısı, Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin “yeni Avrupa” olarak tanımladığı ve özellikleri tüm dünya için yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan bölge vizyonu, Rusya-Ukrayna krizinde Suudi Arabistan’ı barış arayışları için önemli bir seçenek haline getirdi. Tüm bunlar, bu vizyon ve zorlukların üstesinden gelme, tüm taraflar için ikna edici uygun çözümler ve pratik çıkış yolları belirleme yeteneği olmadan gerçekleşemezdi.
Cidde toplantısı, daha önce Danimarka'nın Kopenhag şehrinde düzenlenen toplantının, Çin inisiyatifinin, Afrika inisiyatifinin ve diğerlerinin devamıdır. Çatışmanın taraflarının ve dünyadaki çoğu ülkenin istediği şey, bu toplantıda daha sonra geliştirilebilecek ilkelere varılmasıdır. Suudi Arabistan da bunun için çabalıyor.
Son söz; bin millik yolculuk tek bir adımla başlar ve Cidde toplantısı barış yolculuğundaki bu adımdır.