Muhammed Ali Sekkaf
Yemenli yazar
TT

BRICS genişlemesinin jeopolitik boyutları

BRICS Grubu, Güney Afrika'nın Johannesburg şehrinde gerçekleştirilen 15. Zirvesi’nin sonunda 1 Ocak 2024 itibarıyla Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır, İran, Arjantin ve Etiyopya'yı gruba katılmaya davet etti. BRICS'in bu genişlemesi, ilk zirvesinin Haziran 2009'da bir Rus şehrinde düzenlenmesinden ve Aralık 2010'dan itibaren de Güney Afrika'nın katılımını kabul etmesinden bu yana türünün ilk örneği. Bu, grubun son üyelerini genişletme kararının 14 yıllık bir beklemeyi gerektirdiği ve kurucu ülkelerin gruba katılım başvurularını ancak bu süreden sonra kabul ettiği anlamına geliyor.

Haberlere göre BRICS ittifakına resmi olarak 25 ülke üyelik başvurusunda bulunmuş durumda ve bunlardan sadece bahsettiğimiz 6'sının başvurusu kabul edildi. Üç gün süren son zirvenin gündemine BRICS grubunu genişletme çağrıları hakim oldu ve yeni üyeleri kabul etme süreci ve kriterleri konusunda blok içinde bölünmeler olduğunu ortaya çıkardı

Bu konuyla ilgili çelişkili haberler yapıldı ve bazıları, grubun üye sayısını genişletme konusunda istekli olanların Çin ve Rusya olduğunu vurguladı.

Zirvenin ikinci gününde Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, "Daha adil ve akılcı bir dünya yaratmak" amacıyla “Daha fazla ülkenin BRICS ailesine katılmasına izin vermeliyiz" diyerek bloğun genişleme sürecinin hızlandırılması çağrısını dile getirdi. Hindistan Başbakanı Narendra Modi' de ona bu konuda destek verdi ve Hindistan'ın BRICS grubunun genişletilmesi konusunda ilerlemeyi memnuniyetle karşıladığını söyledi.

Ancak Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa’nın, kararlarını oybirliğiyle alan grubun, "BRICS genişleme sürecine ilişkin kılavuzlar, standartlar ve prosedürler" üzerinde mutabakata vardığına dair açıklaması, buna daha kesin bir şekilde ışık tuttu.

Bunlar şu soruları gündeme getiriyor: BRICS grubunun üye sayısını genişletme kriterleri üzerinde anlaşmaya varmak için neden 10 yıldan fazla bir süreye ihtiyaç duydu? Üyelerin sayısını genişletme süreci bu süre boyunca grup içinde hiç gündeme getirilmedi mi? Hedefleri ve coğrafi alanının genişliği nedeniyle BRICS’in uluslararası bir örgüt olarak sınıflandırılma ihtimalini gözden kaçırmak mümkün mü? Kurucu ülkeleri, örneğin yakın zamanda üyeliğe kabul edilen 6 ülke gibi, gruba daha sonra katılan diğer ülkelerden farklı imtiyazlara ve yetkilere sahip olacak mı? Bu önemli sorulara bir sonraki yazımızda cevap vermeye çalışacağız.

​BRICS’in üye sayısının genişletilmesinin jeopolitik boyutuna ilişkin yazının başlığına dönecek olursak, grubu kuran ülkelerin farklılıklarına, farklı çıkarlarına ve Batı kampıyla ilişkilerinin doğasına değinmeliyiz.

BRICS'in 2009'daki kuruluş aşamasında Rusya ile Ukrayna, ABD ve Avrupa Birliği arasında Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesiyle gittikçe kötüleşmeye başlayan ciddi kriz yoktu. Başkan Putin'in deyimiyle özel operasyonların (2014-2023) başlaması, Rusya ile Çin arasında benzeri görülmemiş bir bağ ve dayanışmanın oluşmasıyla sonuçlandı. Batı’nın boykot ve abluka politikası sonucunda iki ülke arasındaki bu ilişki artık eskisi gibi eşit değil ve gözlemcilere göre Çin lehine yön değiştirmiş durumda. Çin ile Hindistan ilişkilerine gelince, değişmeyen faktör, aralarındaki gergin sınır anlaşmazlıklarına rağmen, BRICS çerçevesinde birbirleriyle bir arada yaşamaya devam etmeleridir. Brezilya, BRICS’in kuruluşu sırasında muhafazakar akımdan Jair Bolsonaro tarafından yönetiliyordu, şimdi Brezilya sol hareketinden olan ve başkanlığa geri dönen Lula da Silva onun yerine geçti.  Şu anki Güney Afrika Cumhurbaşkanı da Rusya yanlısı olarak sınıflandırılıyor! Bu beş kurucu devletin panoramasıdır. Bu gazetenin yayınladığı 5 ülkenin dijital verilerine gelince, BRICS'in ekonomik ve jeopolitik bir blok olarak önemi açıkça ortaya koyuyor. Uluslararası Para Fonu'na (IMF) göre, toplu olarak 5 kurucu ülke 2023 yılında küresel GSYİH'nın yüzde 32,1'ini (yaklaşık 27 trilyon dolar) temsil ettiler. Grubun 6 ülkeyi de bünyesine katarak genişlemesiyle birlikte payında yaklaşık 3,1 trilyon dolarlık bir artış yaşandı. Bu da 2024 yılı başında BRICS'in küresel GSYİH içindeki toplam payını yüzde 35'in, nüfus yoğunluğunu da dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 50'sinin üzerine çıkaracak. 

Bu müthiş rakamlar, şüphesiz Batı'nın karşısında kendisine uluslararası güç dengesi ve yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik açıdan ve gelecekte uluslararası parasal ilişkiler düzeyinde büyük bir ağırlık kazandıracak. Üye sayısını genişletmesinin belki de en önemli katkısı Suudi Arabistan, BAE ve İran gibi büyük petrol ülkelerinin BRICS'e kabul edilmesiydi.

Devam edeceğiz…