Muhammed Ali Sekkaf
Yemenli yazar
TT

Fransa niçin Afrika’dan peş peşe tokatlar yiyor?

Geçtiğimiz 26 Temmuz’da yaşanan Nijer darbesi şokunun üzerinden yaklaşık bir ay geçtikten sonra, 30 Ağustos’ta Gabon Cumhurbaşkanı da devrildi. 2020-2021’de Mali’de ve 2022’de Burkina Faso’da yapılan önceki askerî darbeleri de unutmayalım. Fransa’nın eski sömürgelerindeki tüm bu darbeler niçin? Nijer’deki darbe liderleri gibi çoğunluğu Fransız askerî akademilerden mezun olan bazı askerî liderleri harekete geçiren Fransa düşmanlığının sebebi ne? Eski sömürgeci Fransa’nın yüzüne inen tokatların sebeplerinden biri, mevcut Fransa iktidarının kötü yönetimi ve muamelesi mi yoksa bunun kökleri Fransa’dan bağımsızlaşma dönemine kadar mı uzanıyor? Avrupa Birliği ülkeleri, Fransa’nın başına gelenler karşısında nasıl bir tutum sergiliyor? ABD’nin Batı kampındaki konumu nedir?

Akla gelen bir diğer soru da şu: Fransa’nın eski sömürgeleriyle ilişkilerinde yaşadığı bu durumu Birleşik Krallık, Fransa’dan daha yaygın olan ve ona ‘üzerinde güneş batmayan imparatorluk’ sıfatı kazandıran sömürgeleriyle ilişkilerinde neden yaşamadı?

Bu son sorunun cevabı siyaset bilimi profesörü Maurice Vaisse’in ‘Güç mü Nüfuz mu? 1958 Sonrası Dünyada Fransa’ adlı kitabında verildi. Yazar diyorki, Fransa hariç tüm Avrupa ülkeleri Afrika’dan el çekti. Mesela Birleşik Krallık, 2000 yılı baharında Sierra Leone’de yaşanan iç savaşı hariç tutarsak, eski sömürgelerinde bile hiçbir şeye müdahale etmedi; eski sömürgelerinde askerî üsleri dahi yok.  

Fransız gazetesi Le Monde, Gabon’u yarım asrı aşkın bir süre yöneten Bongo ailesi hakkında ilgi çekici bir rapor yayınladı. Rapora göre 41 sene ülkeye hükmeden Ömer Bongo’nun iktidara gelişi, Fransa sayesinde oldu. Kendisi de Fransız siyasetçileri ve partileri ihsanlara boğmakta ve bazı Fransız liderlerin seçim kampanyalarını finanse etmekte ‘eli sıkı’ davranmadı! Le Monde’un raporu, Cumhurbaşkanı Ali Bongo’nun Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ayrıldıktan sonra, Paris’te daha önce sahip olduğu ağırlığa ve varlığa artık sahip olmadığına dikkat çekiyor.

Tüm bu rüşvetlerin bedelini ödeyen kurban ise Gabon halkıdır. Önce Ömer Bongo, sonra da oğlu Cumhurbaşkanı Ali Bongo’nun israf ettiği ülke zenginliğinden mahrum bırakılan Gabon halkı… Üstelik ne Fransa hükümeti ne de onun petrol şirketi Total-Elf ve manganez madenini işleten Aramite şirketi gibi ülkenin servetlerini yağmalamak ve rüşvet dağıtmakla suçlanan şirketleri kalkınma projeleri gerçekleştirdi. Bilindiği üzere OPEC üyesi bir petrol ülkesi olan Gabon, dünyanın en büyük manganez tedarikçilerinden biri olarak da kabul ediliyor. Ayrıca yüzölçümü küçük ve nüfusu da az. Dolayısıyla Kara Kıta’daki (Afrika) diğer ülkelerden daha iyi bir yaşam standardına sahip olabilirdi. 2007 yılında Fransa mahkemelerinde, petrol şirketlerinden rüşvet alma ve yönetici ailenin menfaati için kamu malına el koyma suçlamasıyla Bongo ailesine karşı yolsuzluk davaları açıldı. Bu durum, merhum Cumhurbaşkanı Ömer Bongo’yu rahatsız etti. Hatta hastalığı ilerlediğinde tedavisini Paris yerine Barcelona’da tamamlamayı tercih etti. Aynı şekilde Cumhurbaşkanı Ali Bongo da 2018 yılında felç geçirdiğinde Londra’da tedavi olmak istedi. Ayrıca Fransa’ya nispet yapmak için Haziran 2022’de Commonwealth’e (İngiliz Milletler Topluluğu) katıldı. Kendisine karşı darbe yapıldığında ise video üzerinden yardım talep ederken, Fransızca yerine İngilizce konuşarak hitap etti!

Fransız yetkililerin, Nijer’in seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Bazoum’a yönelik askerî darbeye karşı yaklaşımı çelişki arz ediyor. Şöyle ki, Fransa Nijer’de, askerî müdahale konusunda ECOWAS’a destek vermeye hazır olduğunu göstermişti. Gabon’daki darbeye karşı tepkisi ise farklıydı. Bu farklılık, anayasal meşruiyete bağlılığıyla yorumlanıyor. Bundan hareketle darbecilerin, Fransız kuvvetlerinin ülkeden ayrılması ve Fransa Büyükelçisi’nin Nijer’den çekilmesi yönündeki taleplerine uymayı reddetti. Bu tutumlarıyla Fransa, farkına varmadan sömürgeci Fransa’nın değişmediğini ve kazandıkları bağımsızlığın göstermelik olduğunu halklarına göstermek isteyen darbecilerin hedeflerine hizmet ediyor, bu çok açık. Gabon darbesinde Fransa askeri alandaki iş birliğini askıya almamış, kalkınma yardımlarını kesmemiştir. Açıklamasında yalnızca özgür ve şeffaf seçimlere olan bağlılığını vurguladı. Fransa Savunma Bakanı kendi ifadesiyle, seçimlerin tarafsızlığına dair şüphelerin varlığını açıkça dile getirdi. Evet bu doğru. Ama bu geç uyanış, baba ve oğlu yarım asırdan fazla süre Gabon’a yönetici kılan önceki tüm seçimlerde böyle bir şey dile getirilmedi. Anayasal meşruiyet ve insan haklarına bağlılık meselesi, Batı’nın çıkarlarına göre geçersiz olabilen hak sözlerdir. ABD, Nijer Devlet Başkanı'nın anayasal meşruiyetini savunurken, Şili’de 1973’te seçilmiş devlet başkanı Salvador Allende’ye yapılan askerî darbeyi destekleyerek yaptıklarını unuttu.

General de Gaulle’dan şimdiki Cumhurbaşkanı Macron’a kadar Fransız liderliğinin sorunlarından biri de ırkçı olarak yorumlanabilecek bazı sözler sarf edilmesidir. Daha önce bahsettiğimiz kitapta General de Gaulle’e atfedilen bir cümle var. General bu cümlede, Afrika İşlerinden Sorumlu Jacques Foccart’a çıkışıp şöyle diyor: “Bu zencilerin hikâyelerini bir kenara bırakalım!”. Macron da yıllık toplantılarında büyükelçilere hitaben yaptığı konuşmada şu ifadeleri dile getirdi: “Delilerin arasında yaşıyoruz.”

Aslına bakılırsa, bu sözler dışında birçok yazar, General de Gaulle'ün, özel olarak Afrika'ya ve genel olarak Üçüncü Dünya'ya olan sürekli ve benzersiz ilgisiyle onu diğer Fransız cumhurbaşkanlarından ayıran önemli rol üzerinde hemfikirdir. Daha sonra Fransa, bazı Avrupalı ​​liderler gibi bazı liderlerinin ABD'den bağımsızlıklarından vazgeçmesiyle, Batı ülkeleri arasındaki benzersiz konumunu kaybetti. Afrika ve Fransa da bu politikaların sonuçları ile yüzleşiyor.