Bekir Uveyda
TT

Derne dehşeti: Gelecek olan daha mı korkunç?

Öncelikle yazının başlığındaki soru ile özellikle Derne şehri kastedilmiyor. Libya’daki Cebel-i Ahdar’ın en güzel ve görkemli şehirlerinden biri olan Derne’nin tüm bu yaşadıkları, halkının başına gelen beklenmedik dehşet, iki barajın çökmesi sonucu oluşan su baskını, suların köyleri tamamen sular altında bırakması, binaların yıkılmasına ve can kayıplarına yol açması ona yeter. Sorunun amacı Libya ve Libyalılardan daha geniş bir yelpazeye, Fas'taki deprem felaketine ve ondan önce bu yılın başlarında Türkiye'de yaşanan depreme kadar uzanıyor. Gerçekten de gezegenin her yerinde, Dünya'nın ikliminden sorumlu yetkililer topluluğu içinde her makul insan, şunu sorgulamaktan kaçınmıyordur; bilinmeyenin derinliklerinde saklanan sel, deprem, kasırga, baraj patlaması, volkanik patlama, orman yangını trajedileri, dünyanın bazı bölgelerinin son 50 yılda görüldüklerinden çok daha korkunç mu olacak?

Bu soru kesinlikle bir lüks olmadığı gibi, genel olarak iklim değişikliğiyle ilgili tehlikelerin yaklaşmakta olduğuna dair abartılı bir uyarı olarak da gündeme getirilmiyor. Pazartesi günü İngiliz gazetesi "Financial Times", meydana gelen ve daha da kötüleşme yönünde gelişen bu değişim konusunda uzmanlaşmış akademisyenlerin, “Derne sel felaketinde iklim değişiklikleri, özellikle de okyanus sıcaklıklarının yükselmesi rol oynadı” sözlerini aktardı. Gazete, "Daniel" fırtınasının Akdeniz, İyonya Denizi ve Kuzey Afrika kıyılarına yayılan "Medicane" adlı bir kasırgadan kaynaklandığını belirtti. BBC Arapça web sitesinde yer alan habere göre, Financial Times ayrıca Almanya'nın Leipzig Üniversitesi'nde iklim bilimci ve meteorolog olan Carsten Hausten’ın "sıcak sular bu fırtınaları sadece yağış yoğunluğu açısından beslemekle kalmıyor, aynı zamanda daha şiddetli hale de getiriyor" dediğini aktardı.

Sebep olduğu felaketlerin çoğuna bizzat insanın katkıda bulunduğu doğal faktörlerin rolüyle ilgili bunları söyleyebiliriz ama sadece Libya'da değil, pek çok yerde asıl yetkililerin bakım konularını ciddiye almamalarının yanı sıra, olası tehlikelere karşı henüz gerçekleşmeden hazırlanmaya dikkat etmeye aldırmamaları, durumu daha da kötüleştirdi. Bir İngiliz radyo kanalının Derne trajedisiyle ilgili haberlerini takip ederken, haberde Libyalı bir yetkilinin, iki barajın patlamasına katkıda bulunan ihmale karıştığı kanıtlanan herkesten ciddi şekilde hesap sorulacağı sözleri aktarıldı. Tamamen benzer sözler daha önce gerek Libya'da gerekse başka yerlerde defalarca söylendi. Acaba, hesap sormaya başlamak için önce bir felaketin meydana gelmesi mi gerekiyor? Bunun üzerine The Guardian gazetesinin geçen perşembe yayınlanan sayısında, Muammer Kaddafi iktidarının devrilmesini takip eden yıllarda çeşitli tesislerin sadece altyapı ihmallerine değil, aynı zamanda yağmaya sahne olduğuna ilişkin haberini de hatırladım. Gazete, Kaddafi rejimi çökmeden önce bile, iki barajdan birinin 2002'den bu yana bakımının yapılmadığı yönündeki haberlere de atıfta bulundu.

Açıkça görüldüğü gibi, gerçekten de gelecekte yaşanabileceklerin insanın kötü davranışlarının katkıda bulunduğu doğal felaketlerden daha mı korkunç olacağını merak etmek ve aslında paniğe kapılmak için birden fazla neden var. Peki, iklim değişiklikleri bir yana, Rönesans Barajı'nın veya bir kısmının patlaması, Etiyopya, Sudan ve Mısır'da ne kadar hasara yol açacak? Peki, ya Mısır’ın Asvan Barajı’nın işletilmesinde herhangi bir aksaklık meydana gelir ve Nasır Gölü bu aksaklıktan kaynaklanabilecek su taşkınını absorbe edemezse neler olacak? Felaketlerin nedeni çok, keza örnekleri de ama belki de olumlu düşünmenin, bardağın dolu tarafına bakmanın önemini de hatırlamak gerekiyor. Ardından Derne trajedisinin Libya'yı ve diğerlerini daha fazla felaketten korumaya yardımcı olacak bir alarm zili olması umuduyla, tarihin babası Herodot'un şu sözü hatırlanmalı: "Yeni olan her şey Libya'dan gelir.”