Yahudi asıllı ünlü oryantalist Bernard Lewis hayatta iken İslam’a karşı bütün dünyayı birlik ve beraberliğe çağırmıştır! Özellikle de İslam dışı dinleri ortak zeminde buluşturmak istemiştir. Kısaca şuubiye denilen ırkçılık akımını ve sekterizm denilen fırkacılık damarını ayrım aracı olarak İslam’a karşı ikame ve seferber etmek istemiştir. İki tezi vardır. Bunlardan birisi medeniyetler çatışması ve İslam’ın Batı medeniyetine karşı meydan okuması ve direnişi. İkincisi de Müslümanların Avrupa’yı istila etme planları. Bir yorumcu bunu tersinden Siyon Liderlerin Protokollerine benzetiyor. Siyon Liderlerinin Protokolleri esasında kimilerine göre Çarlık Rusya’sında Çarlığın gizli polisinin Yahudileri zanlı haline getirmek için uydurduğu bir komplo teorisi idi. Yahudilerin tarih boyunca devrimci hareketlere omuz ve destek verdiği veya kalkışmaları bizzat organize ettikleri bilinir. Bununla birlikte küresel amaçlar taşıyan veya dünyayı kontrol etme amacı taşıyan Siyon Liderlerinin Protokolleri türü ve tipi çalışma yürüttüler mi? Yoksa bu bir fantezi mi? 1984 romanının kurgu dışı hali mi? Bu tartışmalı bir husus. Lakin bu çalışma etkisini göstermiş ve Yahudiler Rusya’da hedef haline gelmişlerdi. Doktor Rıza Nur Ankara hükümeti namına müzakereler yürütmek üzere Moskova ya da St. Petersburg’a giderken trende sünnetli olması hasebiyle Yahudilerle karıştırılmasından son derece tedirgin olur, endişe eder. Ucunda pisipisine ölmek de vardır.
Bat Ye’or isimli Bernard Lewis’in çömezi onun tezini ve tezlerini daha ileriye noktalara götürüyor. Eurabia kitabında İslam’ın intişarı karşısında Hıristiyanlığın Kuzey Afrika bölgesinde gerilediğini hatırlattıktan sonra aynı durumun Sasaniler sonrasında Zerdüştlük ve Mecusiliğin başına da geldiğini ifade etmektedir. İran’da Zerdüştlüğün gerilediği gibi Afganistan ve Orta Asya‘daki Budist izlerin de silindiğini hatırlatmaktadır. Bu hızlı ilerleyiş ve başka dinlerin yerini alma hususu iddia ettiği gibi baskıdan mı kaynaklandı yoksa İslam’ın çekiciliğinden ve tezlerinin güçlü olmasından mı? Bununla birlikte son devirle alakalı olarak burada kısmi de olsa haklı bir noktaya temas etmek lazım. Taliban’ın Bamyan’daki Budist heykellerine ve mirasına dokunması birçok İslami kesim tarafından da kural ihlali ve uygunsuz bir davranış olarak görülmüş ve damgalanmıştır. Keza 2014 yılından itibaren DAEŞ veya IŞID’ın Irak’ın kuzeyine abanması sonrasında Sincar ve civarında Ezidi/Yezidilere yönelik olarak uygulamaları kışkırtıcı olmuştur. Aynı yıl sönmüş Zerdüştlüğü diriltme ve canlandırma amaçlı olarak İngiltere ile İsveç’te mabetler ve araştırma merkezleri kurulmuştur. Sözgelimi İngiltere’de faaliyet yürüten Firdevsi Merkezi bunlardan birisidir. Yine Kürtlerle İslam’ın arasını açmak isteyen Kuzey Irak Kürdistan’ın da faaliyet yürüten Dabiran (Kopuş) Kurumu da aynı yönde faaliyet yürütmüştür. İslam ile Kürtlerin arasına perde koymak istemiştir. Zihinlerinden ve gönüllerinden İslam’ı çıkarmak, silmek istemiştir. ( Tarih ez Zeradiştiyye ve Akaiduha ve Devru’l Müsteşrikine fi İhyaiha, Ferset Mer’a, El-Basair Yayınları s: 12) Keza 2015 yılında Kürdistan bölgesinde Zerdüştlük resmi bir din olarak tanınmış ve resmiyet kazanmıştır. Keza PKK unsurları da yeni Zerdüştlüğe ilgili duymuş, Nimetullah Erdoğmuş gibi kimi Kürt mollalar Yeni Zerdüştlük akımına pozitif anlamlar yüklemiştir. Bütün bunların IŞID’ın eylemlerinden sonraya rastlaması tesadüf gibi görünmüyor.
Ünlü oryantalist Bernard Lewis’in çömezi Bat Ye’or İslam’a karşı bütün dinleri kucaklaştırmak ve seferber etmekten bahsetmektedir. Ona göre hepsi İslam’ın zulmünden paylarını almışlardır!
Bu karşıt çağrının İslam’ın ilk devirlerinde yaşanan Ahzab Kuşatmasına benzediği izahtan varestedir. Tam da konumuzla alakalı olarak bir çalışma yapılmıştır. Çalışmanın orijinal başlığı şu şekildedir: Tarih ez Zeradiştiyye ve Akaiduha ve Devru’l Müsteşrikine fi İhyaiha. Zerdüştlüğün Tarihçesi, İnançları ve İhyasında Oryantalistlerin Katkısı. Bu rol sadece onlara mal edilemez. Onlara bed ve kötü muamele eden IŞİD gibi unsurların da bunda payı büyüktür. Bu kitap boyunca Yeni Zerdüştlük akımından veya sönük hale gelmiş Zerdüştlüğü ihya çabalarından bahsedilmektedir. Sözgelimi dünya çapında 190 bin Zerdüşt unsurdan bahsedilirken aynı sıralarda Kuzey Irak Kürdistan bölgesinde sayılarının 300 bin civarında olduğu ileri sürülmektedir. Bu çelişkidir. Dolayısıyla varlıklarının çapı bu paralel iddialarla büyütülmeye çalışılmaktadır. Özellikle ırkçı bazı Kürtlerin Zerdüştlüğü Kürt dini olarak benimsedikleri görülmektedir. Bu dinin filozofu veya Peygamberi Zerdüşt’ü de Kürtlere gönderilmiş bir peygamber saymaktadırlar. Halbuki Avesta’nın sahibi olarak Zerdüştlük, Sasanilerin resmi dini olmuştur. Burada bir paylaşılamazlık ortaya çıkmaktadır. Zerdüşt Konfüçyüs, Buda gibi peygamber olma ihtimali olan tarihi şahsiyetler arasında gelmektedir. İslam da ateşgede oldukları halde Mecusileri ehli kitap saymaktadır. Bununla birlikte Şiilerde müta nikahı olgusu gibi Zerdüştlerin de onayından geçen yakın akraba evlilikleri sakıncalı kabul edilmektedir. İslam alimleri bu evlilik çeşidini onaylamamışlardır. Zerdüşt’ün Kürtlerle münasebeti Salahaddin Eyyübi, Ebu Müslim el Horasani gibi tartışmalıdır.
Bat Ye’or’a göre, Batı’da Protestanlar İslam haziresine veya zimmet statüsüne girmeye can atıyorlar, dünden razılar! Katolikler ise direnmektedir. İslam’ın esnemeyen potansiyeli karşısında Ye’or veya Lewis gibi oryantalistler İslam’a karşı azınlıkları ve belli başlı hatta sönmüş dinleri de aynı ortak çatı altında buluşturmaya can atmakta ve bunlardan bir çatı örgüt oluşturmak istemektedir. İsimleri unutulmuş nesilleri kesilmiş dinleri, İslam karşısında yeniden canlı hale getirmenin çabası içindeler. İlgili kitap da (Tarih ez Zeradiştiyye) bunun hikayesini dile getiriyor.
Siyonizm kendisine kardeş dinler ve partnerler arıyor.
Bunlar tarihi realiteye ters düşen ve uymayan arayışlar.
Ne diyelim: Böyle buyurmadı Zerdüşt!