Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Kabilecilik, modernlik ve medeniyet

Medeniyet, kabilecilik değildir. Medeniyet, kabileciliğin aşılıp büyük insanlığın gerçekleştirilmesidir. Akıl, bilim, felsefe ve sanat, kabileciliğin aşılarak evrensel büyük insanlık medeniyetinin gelişmesinin temel tecrübeleridirler. Akıl ve bilimi esas alan büyük Aydınlanma  tecrübesi, büyük insanlık toplumunun gerçekleşmesi için gerekli olan   temelleri oluşturmuştur. Ancak günümüzde cinsiyetçilik, ırkçılık, mezhepçilik, millityetçilik, dinbazlık, radikalizm, fanatizm gibi   kabilecilik zihniyetinin   kötülükleri, modernliği ve medeniyeti tehdit etmektedirler. Din, milliyet ve cinsiyet alanlarında, insanlık hala kabileci zihniyeti aşmamış, modern ve medeni düzeyde insanlığın varmış olduğu olgunluk seviyesinden kabilecilik gibi çocuksuluğa her an dönme kolaylığına yönelebilmektedir. Medeniyet ve modernlik, kabilecilik ve barbarlık değildir. Medeniyete ve modernliğe, akılla, ahlakla, adaletle bağlanmak gerekir. Medeniyete   varoluşsal olarak bağlanılmadığı sürece, kabilecilik, bedevilik ve barbarlık, medeniyeti sürekli olarak zayıflatacak ve güçleneceklerdir.

Modernlik ve medeniyet, insanlığın kabilecilikten özgürleşme ve kurtulma seviyesidir. İnsanlığı yeniden kabileciliğe mahkum etmek ve döndürmek için   din, örgüt, kült, kimlik, milliyet, siyaset ve daha bir çok ad altında çaba gösteren kaynaklar, kalıplar ve kişiler bulunmaktadır. Esas gericilik kabileciliktir.  Kabilecilik, insanlığın bilimini, felsefesini, sanatını ve ahlakını tamamen kurutmaktadır. Kabilecilikten, bedevilikten ve barbarlıktan hiçbir zaman bilim, felsefe, sanat ve ahlak oluşmamıştır.

Kabilecilik, kategorilendirmedir. Kabilecilik, sürekli olarak kamplaştırır ve çatıştırır. Kabilecilik, tek doğrunun kendisi olduğunu, kendi dışında kalanların doğru yoldan sapmış sapkınlar ve ikiyüzlüler olduğunu söyler. Yağma, talan, hakimiyet, servet ve şehvet uğruna kabilecilik, sürekli olarak kendisine düşman kamplar yaratmaktadır. Kabilecilik, kendi dışındaki düşman ve sapkınlara karşı savaşmanın en kutsal ve yüce görev olduğunu mutlak doğru yol olarak dayatmaktadır.

Kabileci zihniyete sahip insanlar, batıl inançlara, hurafelere ve illüzyonlara inanırlar. Kabileciliğe esir olan yığınlar, kutsal ve yüce görevleri olduğunu, kendilerinin dünyaya nizam vermekle yükümlü olduklarını, kutsal görevlerini yerine getirmek için ölme ve öldürme dahil her türlü vahşeti yapmayı kendilerinin hakkı olarak görürler. Kabilevi zihniyete sahip barbarlar, hayata değil, ölüme, öldürmeye ve fantezi alemlere yatırım yaparlar. Kabileciliğin, kirli, karanlık ve kanlı bir tarafı vardır. Kabilecilik, ötekileştirdiği ve şeytanlaştırdığı kategorideki insan gruplarını,   yok edilmesi gereken bir hastalık, sorun, kötülük, pislik ve hayvanlık olarak sunar. Kabileciliğin ötekileştirdiği kategorideki kişilere karşı her türlü kötülüğü yapmanın meşru ve gerekli olduğunu insanlar, dilleriyle, düşünceleriyle ve tutumlarıyla ortaya koyarlar. Kabilecilik, yarattığı barbarlıkla dili, düşünceyi ve davranışları kirletmekte ve zehirlemektedir. Kabilecilik, sadece  kendi dini, mezhepsel,  etnik,  kültürel kabilesine mensup olanları insan olarak kabul etmekte, kendisine  mensup olmayanları  insanlığın dışına itmektedir.

Kabilecilik, aklı reddetmek ve mağlup etmek için her türlü   kötülüğü kurgular. Kabilecilik, aklın ve bilimin karşısına hiçbir gerçekliği ve geçerliliği olmayan   yalanları, mutlak tartışılmaz doğrular olarak koyar. Kabilecilik, akla kendi yalanlarına teslim ve tabi olmaktan başka bir çaresi olmadığını dayatır. Tek çözüm yolu olduğunu iddia eden her türlü ideoloji, sistem, kurgu ve doğma, kabileciliğin kendisidir. Kabilecilik, insanlığa akıl tutulması yaşatan ve aklını kaybettiren bir derin barbarlık halidir.

Kabilecilik, insanı karanlığa ve sahte bir gerçekliğe mahkum eden bir hapishanedir. Kişiye içinde bulunduğu karanlığın nedeninin etrafını kuşatan sahte gölgeler olduğunu söyleyen şey, medeniyetin ve modernliğin   akılla, bilimle ve özgürlükle parıldayan ışığıdır. İnsanın sadece akılla, sözle ve düşünceyle aydınlanabileceğini ve olgunlaşacağını medeniyet söylemektedir.İnsanın aydınlanmak, modernleşmek ve medenileşmek için aklın ve bilimin ışığını görme yeteneğine, donanımına ve kapasitesine sahip olması lazımdır. Aklın ve bilimin ışığına gözlerini kapatıp kendilerini doğmalara, kategorilere, inançlara, hurafelere teslim edenlerin, kendi hayatlarına kendileri karar veren bireyler olmaları mümkün değildir. Kabilecilik, kişinin aklını kullanan birey olmasına izin vermez. Kabilecilik, varlığımızın derinliklerinde saklı güçler olan  şehveti, iktidar arzusunu, saldırganlığı ve yağmayı sürekli olarak kışkırtmaktadır.Medeniyet ve modernlik, aklı ve bilimi kurumsallaştırmaktadır. Kabilecilikte ise şehvet, servet ve hakimiyet kutsallaştırılmaktadır. Akla, bilime, medeniyete ve modernliğe meydan okuyan kabilecilik, dünyayı ve insanlığı çölleştirmektedir.