Muhammed Ali Sekkaf
Yemenli yazar
TT

ABD vetosu sonrası yansımalar!

ABD'nin 6 Aralık'ta insani nedenlerle Gazze savaşında ateşkes çağrısında bulunan tasarıyı veto etmesinden sonra ne olacak? Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ender ve istisnai bir şekilde, BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze krizi ve insani yansımalarını görüşmek üzere toplanmasını talep etmek için BM Antlaşması’nın 99. Maddesini işletmesi, İsrail'e körü körüne bağlılığını ve koşulsuz desteğini dünyaya gösteren ABD ile ilişkilerinin gerginleşmesine yol açacak mı?

ABD onun kendisini böyle bir zor durumda bırakmasını affedecek mi?

Bu durum ABD’nin eski Genel Sekreter Dr. Boutros Boutros Ghali ile olan ilişkilerinde olduğu gibi Guterres’ten intikam almasına ve onunla ilişkilerini gerginleştirmesine yol açacak mı?

Guterres ABD karşısında teslim olacak mı yoksa BM Antlaşması’nın kendisine verdiği tüm yetkileri uluslararası hukuk kurallarına saygıyı dayatmak ve dolayısıyla bu aşamada dolaylı olarak Filistin davasına hizmet etmek için kullanmaya mı çalışacak?

Guterres'in talebi üzerine düzenlenen Güvenlik Konseyi oturumunda ABD, Birleşik Arap Emirlikleri'nin insani nedenlerle derhal ateşkes için sunduğu karar taslağına karşı veto yetkisini kullandı. Konseyin 15 üyesinden 13'ü karar lehine oy kullanırken, İngiltere oylamada çekimser kaldı.

ABD’nin veto hakkını kullanması ışığında, BM Genel Kurulu, 21 Arap ülkesinin sunduğu ve çok sayıda üyenin desteklediği, insani sebeplerle derhal ateşkesin sağlanmasını ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasını, insani yardımların ulaşımının garanti edilmesini talep eden bir karar taslağını görüşmek üzere 12 Aralık'ta acil bir oturum düzenledi. BM Haber Bülteni'ne göre, acil oturum talebi, BM Antlaşması’nın 99. maddesinin işletilmesi için Genel Sekreter'in Güvenlik Konseyi Başkanı'na 6 Aralık'ta yazdığı mektuba atıfta bulundu.

Daimi üye devletlerin veto hakkını kullanması durumunda Genel Kurul'un otomatik olarak toplanması fikri, Ukrayna-Rusya krizi kapsamında ABD, Lihtenştayn ve 83 ülke sponsorluğunda sunulan bir öneriyle gündeme gelmişti. 26 Nisan 2022 tarihinde “Güvenlik Konseyi'nde veto hakkı kullanıldığında Genel Kurul'da görüşme yapılmasına ilişkin kalıcı bir yetki oluşturulması” başlıklı L.52 sayılı Genel Kurul Kararı kabul edilmişti.

Bu konuda güzel olan, ABD’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Büyükelçi Richard Mills'in şu açıklamalarıdır: “ABD, veto kullanıldığında Genel Kurul toplantısının otomatik olarak yapılmasını bir avantaj görüyor.” Büyükelçi Rusya'yı veto yetkisini kullanarak BM Antlaşması’nı açıkça ihlal etmek ve Güvenlik Konseyi'nin çabalarını engellemekle de suçlamış ve eklemişti: "Rusya, Güvenlik Konseyi'nin rolünü ve itibarını azalttı, BM Antlaşması’nı baltaladı ve BM'nin itibarını zedeledi."

Rusya'ya yöneltilen bu sert eleştiriler bugün aynı şekilde ABD'nin Gazze savaşına yönelik tutumu için de geçerli değil mi?

Çatışma, bölgedeki en güçlü orduya sahip İsrail ile bir ulusal direniş hareketi ve savunmasız bir halk arasındaki bir askeri çatışma olduğu, Rusya-Ukrayna savaşının aksine çoğu kadın ve çocuk on binlerce şehide yol açtığı için, ABD’nin sadece formalite eleştirilerde değil, daha sert kınamalarda bulunmasını hak etmiyor mu?

Nitekim uluslararası toplumun oyu Ukrayna ve Filistin davaları arasında bir fark olduğunu gösterdi.

27 Ekim'deki Genel Kurul oturumunda Ürdün'ün Arap Grubu adına hazırladığı karar tasarısında, "İsrail ile (Hamas) arasında acil, kalıcı ve sürdürülebilir (düşmanlıkların sona ermesiyle sonuçlanacak) insani bir ateşkes" talep ediliyordu. Genel Kurul'da 193 üyeden 120 üye kabul, 14 üye aleyhte, 45 üye de çekimser oy kullandı.

12 Aralık'ta (Güvenlik Konseyi'ndeki Amerikan vetosunun ardından) yapılan Genel Kurul oturumuna gelince, insani nedenlerle (sadece insani aralarla yetinmeyip) derhal ateşkesin sağlanması çağrısında bulunan karar tasarısına ilişkin oylamanın sonucu 153 üyenin lehte. 10’un aleyhte ve 23’ün de çekimser oy kullanmasıyla sonuçlandı. Mısır Temsilcisinin belirttiği gibi, karar tasarısı Güvenlik Konseyi'ne sunulan ve daha önce zikrettiğimiz gibi, sadece ABD’nin kabul edilmemesi için veto yetkisini kullandığı, karar taslağıyla mutabık olacak şekilde hazırlandı.

İsrail'in Gazze’de yürüttüğü savaşa ilişkin karar ile Genel Kurul'un 2 Mart 2022'de Ukrayna-Rusya krizine ilişkin aldığı bir başka karar arasında karşılaştırma yapılırsa, bahsi geçen karar Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısını kınıyor, Rusya'yı siyasi olarak izole etmeyi amaçlayan bir hamleyle Moskova'ya tüm güçlerini derhal geri çekme çağrısında bulunuyordu. Tarihi olarak nitelendirilen karara 141’den fazla lehte oy verilirken, 5 ülke aleyhte, 35 ülke ise çekimser oy kullanmıştı.

Hatıralarımızda biraz geriye gittiğimizde, Filistin lideri Yaser Arafat'ın, 13 Aralık 1988'de, daha önce 1974'te olduğu gibi, New York'a gitmesine engel olan bir ABD kararı üzerine BM Genel Kurulu'nun taşındığı Cenevre'de yaptığı tarihi konuşmasını hatırlarız.

Aynı tarihte yani 13 Aralık 2023'te ise Güvenlik Konseyi'nden bir heyet, ABD'nin vetosunun ardından insani yardım görevlileriyle görüşmek ve Gazze Şeridi'ne yardım ulaşımını denetlemek üzere el-Ariş ve Refah şehirlerine gitti. ABD bu heyette yoktu. Bu sadece iki olayın tarihlerinin çakıştığı bir tesadüf mü yoksa ilgililere yönelik bir mesaj mı?