Gazze savaşı, sadece Gazze’yi yıkıp harap etmedi aynı zamanda Batılı uluslararası hukuk ve insan hakları ihlallerinin önlenmesi gereği gibi mefhumlara olan inancı da yerle bir etti. Zira İsrail’in okul, hastane, sivil ayırt etmeksizin Gazze’de işlenebilecek tüm savaş suçlarını işlemesi önlenmediği gibi aynı zamanda Batı’dan İsrail’e hem maddi hem de moral destek sağlandı. Bu minvalde Gazze savaşı, bir medeniyetler çatışması olmadığı halde, Müslümanların yaşadığı coğrafyalar tarafından değil Batı tarafından bu mesele haksız olan İsrail’e aşırı taraf olunması nedeniyle medeniyetler çatışmasına dönüştürülmek istendi.
Aslını isterseniz, Huntington’ın medeniyetler çatışması tezi de Batı merkezli, dünyayı ortadan ikiye ayıran, Batı medeniyeti ve diğerleri dercesine ayırıp karşı karşıya getiren bir söylemdi. Doğu’yu, Asya’yı hiçbir surette homojen coğrafyalar olmamalarına rağmen tek bir tip halinde resmediyordu yani Batılı perspektiften, bir Doğu resmi çizerek… Batılı oryantalizmin bir çeşidi de maalesef buradan yürümeye çalışıyor.
Batı’nın Doğu politikalarının tüm insani değerleri nasıl rafa kaldırdığına ve Doğu’nun homojen olmadığına somut örnekler üzerinden bakalım…
Bir süredir Yemen’deki İran destekli Husiler, Kızıldeniz ticaret yolundaki gemileri vuruyor. Sadece “ticareti” engelleyecek bu gemiler nedeniyle de çok kısa sürede ABD ve İngiltere, Husilere yönelik saldırı başlattı. Ancak bir yandan İsrail bombaları diğer yandan açlıktan ölen çocuklar varken İsrail’i bırakın durdurmayı, insani yardım ulaştırmak için bile ikna edemediler, kısa süreli, kıt insani yardımlar hariç. Şu durumda, ABD ve İngiltere önderliğindeki bir Batı için hangi hukuktan, hangi insan hakları önceliğinden bahsedilebilir?
İran destekli Husiler, bu saldırıları İsrail’e karşı Gazze’ye destek amaçlı yaptıklarını öne sürdüler. Oysa yaptıkları bölgede suların daha fazla ısınmasına sebep olmak ve bir anlamda da kendi PR çalışmalarını yapmaktı. Bölge; İsrail, Husiler, ABD ve İngiltere tarafından olduğundan daha gergin bir hale getirilirken bu kez de bölgenin homojen olmadığı, bölgede bölgeye rağmen hareket eden İran’ın da sahneye çıkmasıyla görüldü.
İran, ajan oldukları iddiasıyla Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ndeki bazı hedeflere füze saldırısı düzenledi, biri 1 yaşında çocuk olmak üzere 4 sivili öldürdü. Akabinde -her ne kadar “İran, Pakistan’ı vurdu” şeklinde haberler yapılsa da- İran Pakistan’ı değil bazı militanları vurmuştu. Şöyle ki; İran-Pakistan arasında 1000 kilometreye yakın bir sınır var ve bu sınırlar pek de kontrol edilemiyor. Dolayısıyla sınır boyunca militanlar serbest hareket edebiliyor ve Tahran-İslamabad, birbirlerini sınır çevresindeki militanları desteklemekle suçluyor. Nitekim geçtiğimiz haftalarda bu gruplardan Ceyşul Adl örgütü, İran’ın sınır muhafızlarına saldırı düzenlemişti, İran bir anlamda misilleme yaptı. Yani doğrudan bir Pakistan-İran gerilimden bahsetmek güç her ne kadar iki taraf da birbirlerini ayrılıkçı grupları desteklemekle suçlasa da.
Sonuçta İsrail, Gazze’yi yakarken tüm gözler Gazze’nin üzerindeyken ve öyle olması gerekirken bölgenin drama queen’i İran ve desteklediği yapılar, Gazze için bir şeyler yaptıklarını iddia ederek sahneye çıktılar, Gazze’ye bir faydaları olmadığı gibi bir süreliğine de olsa bölgede gözlerin Gazze’den kendilerine çevrilmesini sağladılar, gövde gösterisi yaptılar ve ABD, İngiltere Husiler’i; İsrail Gazze’yi vururken hiçbir İsrail, ABD, İngiltere noktasını hedef almadan Irak Kürdistan’ı ve Pakistan sınırını vurarak kenara çekildiler.
İran, her zamanki gibi fazla taş atıp kolunu yormadan hareket ederek bölgede tansiyonun yükselmesi ihtimaline rağmen kendi varlığının altını çizmek için bölgede, bölgeye rağmen hareket ederek bölgenin homojen bir yapısı olmadığını gösterirken perde arkasından anlaşmaya dayalı bir girişimi de gölgelemeye, belki de sabote etmeye çalıştı; Finansal Times’ın haberine göre Arap ülkeleri, İsrail ile Filistin konusunu merkeze alarak Filistin’in tanınması, iki devletli çözüm, esirlerin salıverilmesi gibi şartlar üzerinden bir çözüm için çalışıyormuş. Tam da İran’ın hedef alması gereken bir girişim, hafazanallah ya Filistin sorunu çözülür de -ki çok zor- İran’ın Filistin’i bahane ederek bölgede kendine drama üretme imkanları ortadan kalkarsa ya drama queen İran tacını düşürürse, ya takke düşüp kel görünürse… İran için bu, İsrail’in Gazze’yi vuruyor olmasından daha tehlikeli bir durum olmaz mı?