Libya’nın başkenti Trablus’u ziyaret eden herhangi biri bugün, bir yıl önce hâkim olan atmosferin aksine, sokaklarda ve yollarda silahlı görüntülerin silindiğini fark edecektir. Önceki yıllardan farklı olarak şehirde hayat normal görünüyor ve sakin bir hava esiyor. Hayatın, soğuk havaların tesiriyle genelde kentin durulduğu kış aylarındaki günlük tempoyla uyumlu bir şekilde seyrettiği söylenebilir. Trablus yaz kızıdır. Diğer Akdeniz şehirleri gibi kışla sürekli çatışma halindedir.
Ziyaretçi aynı zamanda, sokakların önceki yıllara kıyasla gözle görülür derecede temiz göründüğünü ve yollardaki trafik sıkışıklığının da bir yıl öncesine göre daha fazla olduğunu fark edecektir. Hayat gayet normal ve düzenli bir tempoda devam ediyor. Sanki şehir bir yıl önce ve daha önceki yıllarda çeşitli silahlı gruplar arasında sayısız savaşa tanık olmamış gibi… En önemlisi ise ziyaretçi, Şubat 2011 ayaklanmasının 13’uncu yıl dönümü kapıya dayanmış olmasına rağmen şu ana kadar bu günü karşılamaya yönelik hiçbir hazırlık yapılmadığını fark edecektir.
Ancak yukarıda sayılan tüm bu görüntüler, şehrin ziyaretçiyi aldattığının ve şehrin kendisi ve içinde bulunduğu zaman ile barışık olduğuna inandırdığının göstergesidir. Dışarıdan görülenlerle içerisi farklıdır. Nitekim farklı tarafların ve bayrakların altında olan silahlı gruplar, batıda ve doğuda diğer Libya şehirlerinde olduğu gibi hala Trablus’un boynundaki ilmiklerini tutuyor ve adımlarının yönünü ve ritmini belirliyor. Sokaklarda ve yollarda hakim olan sükûnet, bir anda iki silahlı grup arasında çıkabilecek küçük bir olayın yol açabileceği şiddetli bir fırtınaya ve dayanılmaz bir cehenneme dönüşmeyeceği anlamına gelmiyor.
Kapalı kapılar ardında olup bitenleri ilgiyle takip edenlerimiz, medyanın aktardığı haberlere rağmen siyasi olarak hiçbir şeyin değişmediğini görüyor. Her zaman hatırlanması gereken gerçek şu ki yıllardır süregelen durumun (ne barış ne savaş) devam ettirilmesi, kontrolü elinde tutanların amacıdır. Batılı ve doğulu tüm tarafların ardı ardına ve aralıksız olarak gelen kalıcı barışa ulaşma arzusuna yönelik açıklamalarına rağmen, şu ana kadar kalıcı uzlaşma ve barışa yol açacak gerçek bir değişim olasılığına işaret eden herhangi bir şey yok. Parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılmasına ilişkin söylemler, farklılıkların çözümüne yönelik tek bir adım dahi atılmadan aynı yerde sayıyor.
Merkez Bankası kalesinin sahibi ve oyunun kurallarını belirleyen Es-Sıddık el-Kebir ile Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe arasında son haftalarda perde arkasında yaşanan ve yeni yeni gün yüzüne çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle zorlu ekonomik koşullar halen varlığını koruyor. İki taraf arasındaki canım cicim ayları, beklendiği gibi, sona erdi. Başbakan, Merkez Bankası kalesinin sahibinin desteği olmadan, petrol gelirlerine dayalı bir ülkede hiçbir şey yapamayacağını açıkça gördü. İkisi arasındaki anlaşmazlıklar belirginleşti. Bu durum, her zamanki gibi paralel piyasada doların aniden yükselişe geçmesine ve Libya dinarının düşmesine yol açarak ülke genelindeki Libya vatandaşlarının acısını artırdı. ABD Büyükelçisi Richard Norland, tarafları uzlaştırma umuduyla olaya müdahale etmek zorunda kaldı.
Bu nedenle, önceden düşünülerek alınmış bir kararla, çatışan tarafların mevcut durumu ne pahasına olursa olsun sürdürüp nüfuz ve ganimeti paylaşmaya devam etme konusunda anlaşmasına dayanan katı bir siyasi durumla karşı karşıyayız. İlginç olan şey, başta bankacılık sektörü olmak üzere çeşitli sektörlerdeki yolsuzluk dosyalarının ve kamu parasının yağmalanmasına ilişkin dosyaların başsavcılıkta yığılmış olması.
Yukarıdakilere bakıldığında tablonun ayrıntıları karanlık, kötümser ve belirsiz görünüyor. Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Abdullah Bathiliy’nin görmek istemediği şey tam da bu. Bathiliy, çatışma taraflarını aşan kararlar alma tehditleri savurmasına, yaptığı açıklamalara ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporlara rağmen, kendisinden önceki temsilciler gibi, gündüzleri dövüşüp geceleri ganimeti paylaşan düzenbazların eline düştüğünün ve iyi niyetine ve kararlılığına rağmen öncekilerden daha şanslı olmayacağının farkında değil.